Soru-Cevap

 

بِسْـــمِ اللهِ الرَّحْمٰـــنِ الرَّحِيـــم

Soru-Cevap

 

Soru:

 

Hizb-ut Tahrir’in Siyasî Mefhumları kitabının 75. sayfasında “Devletlerarası Çatışmanın Etkenleri” başlığı altındaki konuda şöyle geçmektedir: “Devletlerarası çatışma, tarihin doğuşundan bu yana ve kıyamet gününe kadar şu iki etkenden biri dışına çıkmaz: Ya egemenlik ve gurur sevgisi yada maddi çıkarların peşinde koşmaktır. Egemenlik sevgisi: Ya Nazi Almanya'sı ve faşist İtalya'nın durumunda olduğu gibi ümmetin ve halkın egemenliği sevgisi yada yaklaşık bin üç yüz yıl boyunca İslami Devlet'in durumunda ve kurulmasından yetmiş yıl sonra geçen asrın doksanlı yıllarının başında yıkılmasının öncesinde otuz yıllık ömrü boyunca komünizm devletinin durumunda olduğu gibi ideoloji ve ideolojiyi yayma egemenliği sevgisi şeklinde olur.”

 

İslam Devleti’nin, diğer devletlerle olan çatışmasının ideolojinin egemenlik sevgisinden kaynaklanmadığını biliyoruz. Çünkü egemenlik sevgisi, beka içgüdüsünün tezahürlerinden biri olup İslam ideolojisinin yayılması ve bizim bundan dolayı sevinmemiz, beka içgüdüsünden kaynaklanmayıp bilakis Allah’ın emir ve yasaklarından kaynaklanmaktadır. Yani tedeyyün içgüdüsüyle ilgilidir. Çünkü İslam Devleti açısından uluslararası çatışma İslam’ı yaymak içindir? Mefhumlarda geçen bu hususu açıklamanızı rica ediyoruz. Allah sizi hayırla mükafatlandırsın.

 

Cevap:

 

Görünen o ki soruyu soran kişi, içgügü tezahürlerini karıştırmış olup bunun devlete intibak ettiğini zannetmiştir. Bu nedenle “ideolojinin egemenlik sevgisi” cümlesinin, beka içgüdüsünün tezahürlerine delalet eden bir cümle olduğu zannına kapılmıştır.

 

Şayet içgüdü tezahürlerinin devletlerle değil de fertlerle ilgili olduğunu idrak ederse nezdindeki karışıklık ortadan kalkar. Mesela şayet bu fert, egemenliği sever dersek, evet burada egemenlik beka içgüdüsünün tezahürü olur ve o zaman sözümüz, fert diğerleriyle egemenliği sevdiği için çatışmaktadır şeklinde olur. Buda beka içgüdüsünün tezahürünü doyurmak için olduğu anlamına gelmektedir… Bu nedenle bu fert egemenliği sevdiği için cihat ediyor yada onu cihada iten dürtünün egemenlik sevgisi olduğunu söylememiz caiz değildir. Bilakis onu iten dürtü, Allahu Subhânehu’ya olan itaat ve O’nun emrine uyması olması gerekir… Ancak bu, devletlere intibak etmez. Dolayısıyla devletin tedeyyün, beka ve nevi içgüdüleri vardır ve bunları doyurmak istemektedir denilmez!

 

Şayet soruyu soran kişi, kendisine nevi içgüdüsü ve tezahürleri hakkında bir soru yöneltse sorun çözülür. Zira o zaman kesinlikle devletin doyurması için nevi içgüdüsünün olduğunu söylemenin imkansız olduğunu görecektir! Hakeza bütün içgüdüler de fertlerle ilgilidir.

 

Şayet bunu, soru soran kişiye açıklarsanız sorusunun, cevabı da taşıdığını görecektir. Çünkü kitapta şöyle geçmektedir: “Devletlerarası çatışma, tarihin doğuşundan bu yana ve kıyamet gününe kadar şu iki etkenden biri dışına çıkmaz: Ya egemenlik ve gurur sevgisi yada maddi çıkarların peşinde koşmaktır. Egemenlik sevgisi: ümmetin ve halkın egemenliği sevgisi yada İslami Devlet'inde olduğu gibi ideoloji ve ideolojiyi yayma egemenliği sevgisi…

 

Buda İslam Devleti açısından uluslararası çatışmanın, İslam ideolojisinin egemenliğini sevdiği, yani İslam’ı tatbik eden ve onu yayan bir devlet olurken ideolojinin egemenliğiyle ilgili şeri hükme uyduğu anlamına gelmektedir. Burada bu, devletin tedeyyün içgüdüsünün veya devletin beka içgüdüsünün tezahürlerinden bir tezahürdür denilmez. Bilakis bu, devletin uygulaması gereken şeri bir hükümdür. Çünkü devletin içgüdüleri yoktur bilakis fertlerin içgüdüleri vardır.

 

   
H. 13 Safer 1433
    M. 07 Ocak 2012

 

 

Bu Cevabı İndirmek İçin Lütfen Tıklayınız!