Soru-Cevap

 

بِسْـــمِ اللهِ الرَّحْمٰـــنِ الرَّحِيـــم

Soru-Cevap

 

Soru:

Hilafet Devleti’nin Cihazları kitabının 13. sayfasında şöyle bir ibare geçmektedir: “İslam’da Yönetim Nizamı, demokrasinin hakiki manası ile demokratik de değildir.” Sanki ibarede bir karışıklık var gibi… Zira “hakiki manası” şeklinde zikredilmesinin ne faydası var ki? Bu hususu açıklmamanızı rica ediyoruz. Allah sizi hayırla mükafatlandırdın.

 

Cevap:

 

Hilafet Devleti’nin Cihazları kitabının 13. sayfasında geçen ibare aşağıdaki şekildedir:

 

Yine İslam’da Yönetim Nizâmı; haramlaştıran ve helâlleştiren, güzelin ve çirkinin belirleyici olan yasamanın halka ait olması bakımından ve özgürlükler adı altında şer’î hükümler ile mukayyed olmaması bakımından Demokrasi’nin hakikî mânâsı ile Demokratik de değildir. Kâfirler, Müslümanların bu hakikî mânâsı ile Demokrasi’yi asla kabul etmeyeceklerini idrâk etmektedirler. Onun için Sömürgeci Kâfir devletler [bilhassa bugün Amerika] bunu, Demokrasi’nin yöneticiyi seçme aracı olduğu şeklinde saptırma yoluyla ithâl ederek İslâmî beldelerde pazarlamaya uğraşmaktadırlar. Dolayısıyla Müslümanlara saptırıcı bir imaj sunmak maksadıyla -sanki Demokrasi’de temel işlev yöneticinin seçimiymişçesine- yöneticinin seçimi üzerine odaklanarak bununla Müslümanların duygularını okşadıklarını görürsünüz. İster Krallık isterse Cumhuriyet ile isimlendirilsin, bugün Müslümanların beldeleri; baskının, sindirmenin, zulmün, ağızları kapamanın ve zorbalığın [diktatörlüğün] acısını çekmektedir. Diyoruz ki bugün Müslümanların beldeleri, tüm bu acılara boğulmuş, böylece Kâfirin Müslümanların beldelerinde -güya yöneticinin seçimi olması bakımından- Demokrasi’yi pazarlama işi kolaylaştırılmıştır. Demokrasi’nin esâsî parçasını sarıp sarmaladılar ki bu, yasamanın, helâlleştirmenin ve haramlaştırmanın beşerin Rabbi’ne değil de beşere âit kılınır hale getirilmesidir. O kadar ki bazı “İslamcılar”, hatta içlerinden kimi “şeyhler, aydınlar” -ister iyi ister kötü niyetle olsun- bu aldatmacayı bağırlarına bastılar. Kendilerine Demokrasi hakkında sorarsan, yöneticinin seçimi olması itibariyle onun câiz olduğu cevâbını sana verirler. Kötü niyetli olanları ise egemenliğin halka ait olması anlamında olarak sahiplerinin Demokrasi için belirlediği hakikî mânâsından uzaklaşarak dillerini eğip bükerler ki bu hakikî mânâ, çoğunluğun görüşünün dilediği şekilde yasamada bulunmak, helâlleştirmek, haramlaştırmak, güzeli ve çirkini belirlemek ile “özgür” ferdin tasarruflarında dilediği şekilde davranması, dilerse içki içmesi, dilediği ile zîna etmesi, Demokrasi ve özgürlükler adı altında mukaddesâta dilediği biçimde hakâret edip sövmesidir. Demokrasi’nin vâkıası, delâleti ve hakikâti işte budur! O halde İslâm’a îman eden bir Müslüman, nasıl olur da Demokrasi’nin câiz olduğu veya onun İslam’dan olduğu şeklinde bir söz söylemeye cesâret edebilir ki?!

 

Ümmet’in yöneticiyi seçmesi yani Halîfeyi seçmesi konusuna gelince; bu, nass ile belirlenmiş bir meseledir.

 

Açıktır ki hakiki mananın zikredilmesi, demokrasinin hakiki istilahi manasının demokrasiyi seçim olarak pazarladıkları manadan ayırmak içindir… Çünkü bazıları onun, bir seçim süreci olduğunu zannetmektedir. Bu ise demokrasinin hakiki manası değildir.

 

Yöneticinin seçilmesine ve ona biat edilmesine gelince; Batı yüzyıllardır bunu bilmezken bu, İslam’da mevcuttu…

 

   
H. 04 Zilkâde 1432
    M. 02 Ekim 2011

 

 

Bu Cevabı İndirmek İçin Lütfen Tıklayınız!