|
||||||
- Basın Açıklaması - Hükümet, Suriye’ye Yönelik Somut Adım Atmak İçin Daha Ne Bekliyor
Suriye’de yaklaşık sekiz aydır her gün onlarca Müslüman, Beşşar Esed’in güvenlik güçleri ve çeteleri tarafından vahşice ve pervasızca katlediliyor. Bu vahşi zulümleri durdurmak için tüm dünya gibi Türkiye’de, somut bir adım atmak yerine, cılız tepkiler vererek bu katliamları seyrediyor. Arap Birliği, aldığı göstermelik kararlarla Esed yönetimine zaman kazandırırken, Avrupa ülkeleri ve Amerika, bildik eleştirilerini sıralamakla yetiniyor. Amerikanın yeni dünya düzeninde bölgesel güç olma yönünde ilerleyen Türkiye, Suriye rejiminin bu vahşetine gerçek tepkiler vermekten kaçınarak, Suriye topraklarından geçen hacılarını dahi koruyamayıp, elçiliklerini savunmaktan aciz kalıyor.
Hatırlanacağı üzere Suriye’deki olaylar ilk başladığında, AKP Hükümeti Suriye yönetimine pek çok kez temsilciler göndermiş, reform önerisinde bulunmuş ve meselenin en kısa zamanda çözülmesini umarak, zalim Esed’in zarar görmemesini istemişti. Hükümetin önde gelen isimleri, Beşşar Esed’i “kardeşim, dostum” gibi sıcak sıfatlarla anmış, Suriye’nin demokratikleşmesi yönünde ümitli olduklarını ifade etmişlerdi. Fakat aradan geçen aylar boyunca Esed, barışçıl gösterileri serbest bırakarak katliamlarını durdurmak bir yana, saldırılarını daha da şiddetlendirmiş, şehirlerin üzerine bombalar yağdırmış, onbinlerce kişiyi tutuklatmış ve bu vahşetin de, kadın, çocuk, yaşlı demeden ağzını açan, sokağa çıkan, hatta evinde oturan herkesi hedef almıştır.
Olayların büyümesi üzerine Başbakan Erdoğan, bu sefer uslubunu sertleştirmiş, kan akıtarak iktidarın sürdürülemeyeceğini ve Esed’in artık devrini tamamladığını ifade etmiştir. Ancak kendi tarafından hiçbir somut adım atma işareti de vermemiştir. Benzer açıklamaları Cumhurbaşkanı Gül de yapmış, Esed’in gideceğini, ancak dost ve kardeş gördüğü katil Esed’in ölmesini arzu etmediğini ifade etmiştir.
Suriye ile alakalı gelişen bu süreç, Türkiye’nin de dâhil olduğu uluslararası bir konsensüse işaret ediyor ki, o da şudur: Amerika, Suriye rejimine zaman kazandırmak istiyor ve Esed’in hemen gitmesini istemiyor. Zira sanılanın aksine Suriye rejimi, on yıllardır Amerika’nın karşısında değil, güdümündedir. Amerika, Suriye rejimine zaman kazandırarak bir yandan ürettiği sahte bir muhalefet hareketine (Suriye Ulusal Konseyi) dayalı alternatif çözümler ararken, diğer taraftan da, Suriye rejiminin devlet içinde ve halk arasında keskin bir tasfiye operasyonu yürütmesine imkân tanıyarak, bilhassa İslam tehlikesinin önüne geçmeye çalışıyor. İşte Beşşar Esed’in, Sunday Times Gazetesi’ne verdiği demeçte bu hususa işaret etmektedir.
Hiç
kuşkusuz ki, Esed zaliminin sonu gelmiştir. Öyle yada
böyle, bugün yada yarın Esed’de diğer zalim Arap
liderler gibi devrilip gidecektir. Böylece Suriye halkı
layık olduğu İslâmî yönetime yani Hilâfet’e, Allah’ın
izniyle kavuşacaktır. Zira Suriye’de, zalimlere karşı
hakkı haykıran, masum bedenlerini kurşunlara siper eden
ve cesaretle direnişlerine devam eden Müslümanlar
bulunmaktadır. Bu hayırlı kardeşlerimiz, gönüllerimizde
ve dualarımızdadır. Ancak AKP Hükümeti ve diğer Müslüman
ülkelerin yöneticileri, eğer Suriye’de yaşanan zülme
ortak olmak istemiyor ve ahiret günü böyle büyük bir
vebali boyunlarında taşımak istemiyorlarsa, Amerika yada
Avrupa’dan gelecek bir talimatla değil, sadece Müslüman
kardeşleri katledildiği için Suriye’ye müdahale
etmelidirler. Batılılar gibi sömürmek için değil, mazlum
kardeşlerine yardım etmek için bunu yapmak
zorundadırlar.
|
||||||