- Basın Açıklaması - Terörün Kökünde, Sömürgecilik ve Ajanı Olan Yöneticiler Vardır
5 Ekim 2008 Pazar günü geçen haberlerde, Türkiye-Irak sınırındaki Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı bir jandarma karakoluna düzenlenen saldırıda 15 askerin katledildiği, 2’sinin kayıp olduğu ve çok sayıda yaralı bulunduğu bildirildi, dün Genelkurmay tarafından kayıp 2 askerin de katledildiğinin açıklanmasıyla ölü sayısı 17’ye yükseldi. Böylece aynı karakola yönelik beş saldırıda toplam 45 asker katledilmiş oldu. Bu korkunç hadisenin vukuu bulması üzerine Başbakan Erdoğan, yurt dışı gezisini yarıda keserek Türkiye’ye döndü ve üst düzey yetkililer ile toplanan Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’na başkanlık etti. Dün görüşmeler sonucunda, terörle mücadelede yeni önlemler alınması ve görüş alışverişinin sürdürülmesi kararı alındı. Diğer taraftan Genelkurmay, risk altındaki beş karakolun yerinin değiştirileceğini açıkladı. Dün Dışişleri Bakanlığı, Ankara’daki Amerikan Büyükelçisi’ni çağırarak Amerika’dan daha fazla destek talep etti. Irak’ta da iki Kürt lider Talabani ile Barzani bir araya geldi. Irak’ta bulunan Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey yöneticilerinden Negroponte de yaptığı açıklamada olaydan üzüntü duyduğunu açıkladı. Türkiye’de medya ve muhalefet kesimlerinde de hükümeti suçlayan ve savunan çeşitli tepkiler dile getirildi.
Fakat hiç kimse gerçekleri açık açık dile getirme cüreti gösteremedi. Amerika ve İngiltere’nin bu olaydaki rolü nedir? Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt; “PKK kamplarını BBG evi gibi izliyoruz” dediği halde böyle bir olay nasıl vukuu buldu? Olayın meydana geldiği karakola yakın askeri birlikler neden hemen harekete geçirilmedi? Amerika’nın insansız casus uçakları ile verdiği anlık görüntülere ve istihbarat bilgilerine rağmen, yaklaşık 300 civarında olduğu iddia edilen bu saldırgan grup nasıl tespit edilemedi? Amerika mı istihbarat vermedi, yoksa Dağlıca olayında olduğu gibi Genelkurmay mı izlemekle yetindi? Bu olayın, bu hafta görüşülmesi plânlanan sınır ötesi operasyon tezkeresinin süresinin Meclis’te uzatılması meselesi ile alâkası nedir? Devletlerarası boyutu olduğu bilinen bu olay, neden Türkiye’nin dış politikasında hiçbir değişiklik meydana getirmemiştir? Hükümet, terörist başı Amerika, İngiltere ve “İsrail” ile diplomatik ilişkilerini gözden geçirecek mi? Bu teröristlerin diplomatlarını Türkiye’den kovacak mı? Devletlerarası ilkeleri ve kurumları ayaklar altına alarak Irak’ı işgâl eden zorba Amerikan yönetiminin izni ve gözetimi dahilinde sene başında karın-kışın ortasında Irak’a sınır ötesi operasyona gönderilen, sonra da Amerikan Başkanı’nın binlerce kilometre öteden kükremesiyle zelil bir şekilde geri çekilmek zorunda kalan Ordu, prangalarını kırarak, laik (dinsiz) şiarlarını terk ederek ne zaman terörün gerçek kaynağı olan odaklara, Amerikan-İngiliz unsurlarına yönelecek?
Kim ne derse desin, Türkiye kamuoyu, yıllardır on binlerce evlâdını kurban verdiği, 300 milyar dolardan fazla servetini heder ettiği bu terörün arkasında Sömürgeci devletlerin bulunduğuna inanmaktadır. Ancak Hükümet de, Ordu da, hatta diğer muhalefet partileri ve medya da bu gerçeği kabullenmeye yanaşmamakta, cesaret gösterip Sömürgeci devletlerle cepheleşmeyi göze alamamakta, bu ülkenin masum canlarının ve temiz rızıklarının heba olmasını umursamamaktadır. Çünkü onların hepsi o Sömürgeci Kâfirlerin emrinde ve hizmetindedirler. Bu hizmet sürdüğü sürece, kayıplarımız hiçbir zaman sona ermeyecek, bu İslâmî topraklar ve bu Müslüman halk bu Sömürgeci Kâfirlerden, birbirlerine düşmüş bu zâlim yöneticilerden daha çok çekecektir. Bu gidişatı durdurmanın tek yolu; İslâmî ideolojik Râşidî Hilâfet Devleti’nin kurulması ve bu insanlık düşmanlarının İslâmî topraklardan ebediyen kovulmasıdır. Muhakkak ki bu, Allah’a hiç de zor değildir.
|
||||