- Basın Açıklaması - Hizb-ut Tahrir / Bangladeş’ten, İç Güvenlik Bakanı Sehari Hatun ve İçişleri Bakanı Süheyl Taci’ye Açık Bir Mektup
Bir yerel televizyon kanalı, 25 Nisan 2009’da, İçişleri Bakanı Süheyl Taci’den aktardığı bir haber yayınladı. Haberde şöyle geçmiştir: “İç Güvenlik Bakanlığı, diğer on iki örgütün yanı sıra Hizb-ut Tahrir’i de kara listeye ekledi. Bu örgütlerin hepsinin silahlı eylemler ile bağlantıları olmalarından dolayı gözetime tabi tutulacaklardır.” Bu habere binaen Hizb-ut Tahrir / Bangladeş, gerek mezkur kararınızı şiddetle protesto etmek, gerekse hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde bu kararınızın sırf keyfi ve siyasî bir karar olup özellikle çalışma metodu olmak üzere Hizb-ut Tahrir’in en yaygın fikirleri ile mefhumlarını göz ardı eden bir karar olduğunu teyit etmek amacıyla bu mektubu göndermektedir. Aşağıdaki hususların zikredilmesi kayda değerdir:
Birincisi: Bu siyasî kararınıza ilişkin olarak aşağıdaki hususları vurgularız:
a- Açıktır ki Hizb-ut Tahrir’e karşı zalimane ve gelişigüzel bir şekilde medya kampanyası başlatmaya yeltenmeniz habis planlarınızı siyasî yollarla ifşa ettiği, sınır muhafızları subaylarını tasfiye etme katliamında Hindistan’ın tezgahladığı komployu ve Hükümetin komploda oynadığı şüpheli rolü ifşa etmeyi başarmasından sonra kendisini susturmada sizleri başarısızlığa uğrattığı için Hizb’e karşı koymaktan aciz kalmanız sonucunda gelmiştir.
Zira Hizb, bu katliamın Hint komploları silsilesinin bir parçası olup bunu Hükümet içindeki ve dışındaki bazı ajanı olan unsurları ile işbirliği içerisinde uyguladığını ifade ettiği 28 Şubat tarihli bir beyan yayınladı. Bunun akabinde Hükümet, bu beyanı dağıtmalarının üzerine Hizb’in 31 üyesini tutukladı. İşte o zamandan beri Hükümet, Hizb’e karşı faşist despotik eylemlerde bulunmaktadır. Zira 27 Mart’ta Hükümet, katliamdaki Hükümetin şüpheli rolünü protesto etmek amacıyla Hizb’in düzenlediği yürüyüşü bastırmak için polisi sevk etti ve yürüyüşte 100’den fazla kişi yaralandı ve yürüyüşe katılanlardan 10’un üzerinde kişi tutuklandı. Buna rağmen Hizb, insanları bilinçlendirme çerçevesinde saldırgan olmayan barışçıl faaliyetlerini sürdürdü. Despotik araçlarla Hizb’i susturmaya yönelik uğraşlarınızda başarısızlığa uğramanız üzerine Hizb’i “Kara Liste” denilen şeye dâhil etmenizle bu kararınızın sırf siyasî hilekâr bir karar olduğu noktasında, basar ve basiret sahibi herkes nezdinde hiçbir şüpheye mahal bırakmadınız.
b- Bu kararınız, hem sizlerin hem de sömürgecilerin siyasî bir akîde olarak İslâm’dan duyduğunuz korkudan dolayı alınmıştır. Zira fikrî çatışma ve siyasî mücadele yürüten Hizb-ut Tahrir’in şebâbı, kamuoyunu ve Bangladeş’teki Müslümanların desteğini elde ettiler. Çünkü Hükümetin bozuk kapitalizm ideolojisi ile sözde demokratik oluşumu, Bangladeş’teki ümmeti yüz üstü bırakmış ve Hizb-ut Tahrir şebâbının sıkı ve muhlis çalışmasının bir sonucu olarak da Bangladeş’teki Müslümanlar, kurtuluş yollarının Amerika, İngiltere ve Hindistan gibi müşrik kâfirleri dost edinmekten geçmediğinin farkına varmışlardır. Zira Hizb, insanlara İslâm’ın kehanetçi bir din olmayıp siyasî, iktisadî, içtimaî ve benzeri yönler ile hayatın tüm yönlerini kapsayan bir nizamın da dâhil olduğu siyasî bir akîde olduğunu kanıtlamıştır. O nizam ki yirmi birinci asırdan Kıyâmet Günü’ne kadar insanların karşılaşacakları sorunları çözmeye muktedirdir. Hizb, Hilâfet Devleti’nin kurulması ve Allahu Subhânehu’nun şeriatının tatbik edilmesi için çalışmanın Müslümanlara bir farz olduğu, Hilâfet Devleti’nin ideolojik bir devlet olup bilim ve teknolojik gelişme ile çelişen kehanetçi bir devlet olmadığı, bilakis Hilâfet’in teknolojik gelişmeyi ve modern sanayileşmeyi gerçekleştireceği, devletin askerî açıdan gelişmesini ve diğer devletlere üstün gelmesini sağlayacağı, kendisini sömürgeci devletlerin hegemonyasından kurtaracağı ve dünyada birinci devlet olacağı noktasında insanları uyarmıştır. Keza Hilâfet Devleti’nin liderliği, devletlerarası duruma karşı uyanık ve insanlık için hayırlı olup dünyanın lider devleti oluncaya kadar onların ellerinden tutacak olmasından dolayı insanlara liderlik etmeye muktedir, aydın ve hâkim bir liderlik olacaktır. Bunun içindir ki insanlardan çoğu, Hizb’in etrafında, yani Hizb’in ortaya attığı sâfi siyasî İslâm’ın etrafında toplanmıştır. Sizleri ve sözde aydınlarınızı Hizb’e karşı yalancı bir medya kampanyası başlatmaya ve sizleri despotik üslupları kullanmaya iten şey işte budur. Zira bunlar, her türlü fikrî vesile ile Hizb’e karşı koymaktan aciz kalan müflis bir kimsenin üsluplarıdır.
Ancak Allah ve insanlar şahittir ki Hizb, tatbik ettiğiniz fasit nizamı devireceği ulvî seyrine devam edecek ve inşallah yakında Hilâfet Devleti’ni ikame edecektir.
İkincisi: Hizb’in metoduna gelince; artık en ufak siyasî bilince sahip olan herkes nezdinde bilinmektedir ki Hizb-ut Tahrir, Hilâfet Devleti’ni kurmak amacıyla farklı İslâmî beldelerde fikrî çatışma ve siyasî mücadele yürüten ve ideolojisi İslâm olan siyasî bir Hizb’tir. Hizb, metodunu el-Mustafâ Muhammed [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]’in sîretinden almıştır ki o, Ümmetin akîdesi etrafında toplanması için şiddetten beri siyasî çalışmaya itimat eden bir metottur. İslâm’ı da fikrinin ekseni ve şiarlarının kaynağı kılmıştır ki İslâm’ı hayatında tatbik etsin. Keza Hizb, hatalı fikirleri ve fasit nizamları; fikrî çatışma, siyasî mücadele ve İslâmî âlemdeki sömürgeci planları ifşa etmek yoluyla çürütmektedir.
Ey Bakanlar! Hizb-ut Tahir / Bangladeş, sizleri ve hükümetinizi; aldatıcı üslupları ve batıl propagandaları terke davet eder. Hükümeti de Hizb’e ve üyelerine karşı despotik üslupları kullanmaktan vazgeçmeye davet eder. Zira Allahu [Subhânehu ve Te’alâ], şöyle buyurarak bu günahları işleyenleri tehdit etmiştir: إِنَّ الَّذِينَ يُؤْذُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَأَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا مُّهِينً “Muhakkak ki Allah; Allah’ı ve Rasulü’nü incitenleri dünyada ve Ahirette lânetlemiş ve onlar için muhîn (horlayıcı) bir azap hazırlamıştır.” [el-Ahzâb 57]
Son olarak; Hizb ve üyelerini, ezaya, baskıya, zulme ve iftiraya maruz bırakmanıza rağmen Hizb’i; İslâm Hilâfet Devleti’ni kurmak için çalışma ısrarından vazgeçirmeyi asla başaramayacaksınız. Zira Hizb-ut Tahrir’in üyeleri, büyük fedakârlıklarda bulunmaya hazırdırlar ve âlemlerin Rabbi Subhânehu ve Te’alâ’nın azim ecrine göz dikerek hiçbir despottan korkmadan gayelerine ulaşmak için çalışmaya devam edeceklerdir. وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلاً مِّمَّن دَعَا إِلَى اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحًا وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ الْمُسْلِمِينَ "Allah’a dâvet eden, sâlih amel işleyen ve “Ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü olan kimdir?" [Fussilet 33]
|
||||||