25 Mart
2009
USAK STRATEJİK GÜNDEM
Ergenekon Davası
2.İddianame-IV
II. BÖLÜM
SORUŞTURMANIN DİĞER AŞAMALARI
Trabzon İl Jandarma Komutanlığının 156 hattını gizli
numaradan arayarak isim ve kimliğini belirtmeyen bir
şahsın, “Ümraniye Çakmak Mahallesi Muhtarlığı’nın
karşısındaki tek katlı binanın çatısında elektrik
direğinin yanında el bombası ve C-4 patlayıcı madde
bulunduğu, patlayıcı maddeyi Mehmet DEMİRTAŞ isimli şahsın
sakladığı, bu patlayıcıları bir astsubayın temin ettiği,
adres olarak Mithatpaşa caddesi ile Samanyolu caddesinin
birleştiği sokakta bulunan Kardak Balıkçısının yanındaki
tek katlı bina” şeklinde ihbarda bulunduğu ve bu ihbarın
önce İstanbul İl jandarma Komutanlığına, sonrasında da
İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bildirildiği anlaşılmıştır.
Soruşturmada, Emniyet Genel Müdürlüğünün her yıl
güncellenen terör örgütleri listesinde yer almayan,
örgütlenme biçimi, amacı ve faaliyetleri açısından bilinen
terör örgütlerinden önemli farklılıklar gösteren, daha
önce bir ceza davasına konu olmamış Ergenekon isimli Terör
Örgütüne ulaşılmıştır.
Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından, örgütün yapılanması
ve faaliyetlerine yönelik elde edilen bilgi ve tespitler
doğrultusunda hazırlanan iddianame mahkemenizin 2008/209
esas sayılı dosyasında yargılama halen devam etmektedir.
Soruşturma sürecinde elde edilen örgütsel nitelikli
dokümanları, gizli tanık ifadeleri ve adli teknik takip
çalışmaları; hiyerarşik ve farklı toplumsal katmanlara
nüfuz etmeye odaklı örgütlenmenin göstergelerini
oluşturmuştur.
30.06.2008 tarihine kadar gerçekleştirilen operasyonlarda
birçok şüphelinin ev ve işyerlerindeki aramalarda elde
edilen ERGENEKON ANALİZ YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE
GELİŞTİRME PROJESİ İSTANBUL 29 EKİM 1999 - LOBİ ARALIK
1999 - OLUŞUM ARALIK/1999 - FUNDAMENTALİST TERÖR İSTANBUL
27 MART 2000 - ULUSAL MEDYA 2001 İSTANBUL / ARALIK 2000 -
ŞİRKET KÖSTEBEKLER GÖZLEM ANALİZ İSTANBUL / ARALIK 2000 -
MİT MEDYA VE AJAN GAZETECİLER İSTANBUL / ARALIK 2000 -
İŞÇİ PARTİSİNİN TÜRK VE KÜRDÜ BİRLİKTE ÖRGÜTLEME TASARIMI
ANALİZ İSTANBUL 7 NİSAN 2000 - ÖRTÜLÜ FAALİYETLER BİR
İSTANBUL 6 NİSAN 2000 - DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI
ÜZERİNE 25 KASIM 1999 isimli dokümanların incelenmesi
teknik takip çalışmaları, gizli tanık beyanları ve elde
edilen deliller doğrultusunda,
Ergenekon Terör Örgütünün; bazı TSK mensubu ve sivil
şahısları kullanarak, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ ün
adını, ilke ve inkılâplarını suistimal ederek, illegal
kazanç, gizli istihbarat, legal ve illegal faaliyetler,
terör dünyasına yön vermek amacı ile naylon terör örgütü
kurmak, mafyayı re-organize ederek kullanmak, naylon
şirketler oluşturma, suikast ve propaganda gibi yöntemler
vasıtası ile bir örgütlenme oluşturup, gizlilik
prensipleri altında Türkiye Cumhuriyetinin devlet
kademelerini ele geçirip, örgütün amaçları doğrultusunda
bir devlet yapısı kurmak, başıboş gezen şahısları amaçları
doğrultusunda kullanmak, medyayı ele geçirerek devletin
yeniden yapılanması çerçevesinde kullanmak, oluşturulacak
sivil toplum kuruluşları vasıtası ile propaganda yapmak,
kuvva-i milliye, ulusal güç birliği adı altında faaliyet
yürüten dernekler ve güvenlik şirketleri kurarak bunlar
vasıtası ile istihbarat toplamak, gibi yöntemler ile
devleti yeniden yapılandırma amaçları doğrultusunda
faaliyet yürüttüğünün anlaşıldığı,
Şüpheliler Barbaros Hayrettin Altıntaş, Hasan Atilla Uğur,
Birol Başaran, D.Ali Özoğlu, Kemal Aydın, Osman Gürbüz,
İbrahim Özcan, M.Şener Eruygur, Sinan Aydın Aygün, Ahmet
Hurşit Tolon Ve Levent Ersöz,Tunç Akkoç, Ercüment Ovalı,
Hamza Demir, Muhammet Murat Avar, Siyami Yalçın, Ufuk
Büyükçelebi, İlker Güven Adnan Türkkan, Erol Mütercimler,
ve Hatice Bahtiyar ait işyeri ve ikametlerinde yapılan
aramalarda çok sayıda yazılı doküman, elektronik malzeme,
11 adet tabanca, 2 adet av tüfeği, 1 adet baston tüfek,
çeşitli çap ve ebatta 1036 adet fişek, 28 adet kovan, 18
adet şarjör 2747 adet CD/DVD, 300 adet disket, 95 adet
bilgisayar, 27 adet flash disk, 22 adet hafıza kartı, 260
adet videokaseti, 46 adet teyp kaseti, 99 adet ajanda, 27
adet telefon fihristi ve çok sayıda Devletin güvenliği, iç
veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla
gizli kalması gereken GİZLİ BELGELER ele geçirilimiştir.
Şüpheli şahıslardan Ayışığı, Yakamoz, Eldiven isimli darbe
girişimine yönelik hazırlanan slaytlar ele geçirilmiş ve
ayrıca Cumhuriyet Çalışma Grubu adı altında illegal bir
yapılanma kurdukları anlaşılmıştır.
Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturma
devam etmekteyken, 12.08.2008 günü saat 18.20 sıralarında
emniyete yapılan ihbar üzerine13.08.2008 günü arama
yapılan aramada; 2 adet Kalashnikof marka tüfek, 8 adet
uçaksavar mermisi, 2 adet tabanca, 3 adet av tüfeği, bahse
konu silahlara ve çeşitli ebatlara haiz 1218 adet Fişek,
1034 adet Kovan, 9 adet Şarjör, 4 adet el telsizi, 1 adet
dürbün, 1 adet ses kayıt cihazı, 52 adet Vhs, Beta, Mikro
ve Ses kaseti, çok sayıda yazılı doküman ve 1367 gram
esrar elde edilmiştir.
Elde edilen malzemeler neticesinde iş yeri sahipleri
Muzaffer ÖZTÜRK’ün 13.08.2008 günü, ihbarda adı geçen Arif
DOĞAN’ın 14.08.2008 günü gözaltına alındıkları ve
tutuklandıkları,
Şüpheli M. Şener ERUYGUR’ un ADD Genel Merkezindeki ofisi
ve şüpheli Hurşit TOLON’un Ankara ilindeki ikametinden
elde edilen CD’lerin içeriğinde, Cumhuriyet Çalışma Grubu
adıyla faaliyet yürüten bir yapılanmanın kuruluş,
teşkilatlanma ve çalışmalarına dair çok sayıda doküman
bulunmuştur. Adı geçen grubun, Aralık 2003 tarihinde
dönemin Jandarma İstihbarat Başkanı Emekli Tuğgeneral
Levent ERSÖZ’ ün talimatıyla İstihbarat Başkanlığı
bünyesinde İstihbarat Yönetim Şube Müdürlüğü adıyla
kurulduğu anlaşılmaktadır.
Yapılan incelemelerde; grubun görev ve faaliyetleri ile
ilgili çeşitli tarihlerde hazırlanmış olan rapor ve
sunumlara rastlanmıştır. Bunlardan “Cumhuriyet Çalışma
Grubu Teşkilat ve Faaliyetleri” adlı sunumda grubun
kuruluş gerekçesinin anlatıldığı slaytta yer alan
ifadeler, operasyon kapsamında ele geçirilen özel
istihbarı bilgiler, psikolojik harekat planları ve fişleme
çalışmalarının hangi kapsamda yürütüldüğü konusuna açıklık
getirmektedir.
“Cumhuriyet Çalışma Grubu Teşkilat ve Faaliyetleri” adlı
sunumda “Vakit Gazetesinin Saldırılarına Karşı Alınacak
Tedbirler” başlığı altında yer alan “İllegal Faaliyetler”
bölümünde silahlı eylem, sabotaj, adam kaçırma vb. yollara
başvurulması gerektiği yönündeki ifadelerin bulunduğu
görülmüştür.
Devletin en temel kurumlarından biri olan ve sorumlu
olduğu bölgede illegal faaliyetlerle mücadele ile görevli
olan Jandarma Teşkilatı içinde yer alan bir grubun, suç
teşkil eden illegal eylemleri bir yöntem olarak
benimsemesi ve bunu resmi bir sunumda açıkça ifade
etmesinin ortaya koyduğu tehdit ve tehlikenin büyüklüğü,
kurumlar içerisinde örgütlenmiş illegal yapılarla
mücadelenin aciliyet ve önemini kaçınılmaz bir şekilde
ortaya koymaktadır.
Ergenekon Terör Örgütü içerisinde faaliyetlerde bulunduğu
tespit edilen ve örgüte yönelik yapılan çalışmalarda
gözaltına alınan şüphelilerle irtibatları tespit edilen
şahıslara yönelik yürütülen çalışmalar sonucu 18.09.2008
günü 9. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı doğrultusunda
İstanbul, Ankara, Kırklareli, Sakarya, Hakkâri, İzmir,
Elazığ ve Mersin illerinde başlatılan operasyonlarda
toplam on dokuz (19) şüpheli gözaltına alınmıştır.
12.06.2007 tarihinde Ümraniye’de ele geçirilen el
bombaları sonrasında ortaya çıkartılan ve Ergenekon
yapılanması içerisinde oldukları tespit edildikten sonra
yakalanan şahıslardan elde edilen örgütsel doküman
niteliğindeki belgeler, iletişim-bilişim malzemelerinden
elde edilen bilgi ve dokümanlar, teknik takip çalışmalar
sonrasında ele geçirilen her türlü bilgi ve belgenin
incelemesi sonrasında, bu örgütle ilişki içerisinde
oldukları yönünde kuvvetli deliller elde edilen şahıslar
ile irtibatları tespit edilen;
Mehmet Ali ÇELEBİ, Yaşar TOZKOPARAN, Noyan ÇALIKUŞU, Eren
MUMCU, Hasan Hüseyin UÇAR, Hamza DEMİR, Rıfat DEMİR, Rıfat
YILDIRIM, Mahmut OĞUZ, Kurtça BEKTAŞ ve Süleyman SOLMAZ,
Doğukan YORULMAZ, Mahmut oğuz Kazancı ve Levent TEMİZ On
Dokuz (19) şüpheliye ait işyeri ve ikametlerinde yapılan
aramalarda çok sayıda yazılı doküman ve elektronik
malzeme, 4 adet tabanca, 2 adet şarjör, 63 adet fişek, 26
adet kovan, 5 adet renkli torba içerisinde kimyasal madde
(uyuşturucu), 1839 adet CD/DVD, 144 adet disket, 23 adet
bilgisayar, 6 adet flash disk, 9 adet hafıza kartı, 156
adet videokaseti, 40 adet teyp kaseti, 5 adet ajanda, 130
adet dergi ( aydınlık(5) ,köklü değişim (104), Türkeli
(7), kuvvai milliye (1)…vb) ele geçirilmiştir.
Mahmut OĞUZ, Süleyman SOLMAZ, Kurtça
BEKTAŞ, Rıza DEMİR, Rıfat YILDIRIM isimli şüphelilerin
birlikte hareket ettikleri, Hizb-ut Tahrir gurubu
içerisinde yer aldıkları, belirli aralıklarla toplantılar
yaptıkları ayrıca yapılan aramalarda Hizb-ut Tahrir terör
örgütüyle ilgili çok sayıda doküman, dergi, kitap
bulunarak el konulmuştur. Kitapların bazılarının yasak
yayınlardan olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan soruşturmada tutuklanan askeri personel olan
Mehmet Ali ÇELEBİ’ nin Süleyman SOLMAZ ile irtibata
geçtiği, bu şahıstan Hizb-ut Tahrir le ilgili kitap, dergi
ve CD aldığı, daha sonra bu dokümanların Neriman AYDIN’ ın
evinde yapılan aramalarda ele geçirildiği anlaşılmıştır.
Mehmet Ali ÇELEBİ’ nin, Süleyman SOLMAZ ile olan irtibatı
sırasında kendisini başka isimle tanıttığı, askeri
personel olduğunu söylemediği ve muhasebeci olduğunu
anlattığı tespit edilmiş olup, bu şahısla görüşmeler
yaptığı ve toplantılar yapmak üzere sürekli
telefonlaştıkları anlaşılmıştır. Bu konuyla ilgili telefon
görüşmeleri dosyaya konulmuştur.
02.09.2005 günü ilimizde Cuma namazı çıkışında Fatih Camii
avlusunda toplanan Hizbut Tahrir örgüt mensuplarının,
anayasal düzenin kaldırılıp yerine Raşidi Hilafet olarak
adlandırılan hilafet devletinin kurulmasına yönelik
yapılan olaylı toplumsal gösteri neticesi yakalanan
şahıslardan;
• Mustafa Türker GÜVEN’ in 02126711022 numaralı
telefonunun, Ergenekon Soruşturması sırasında ölen Kuddusi
OKKIR’ dan elde edilen 0533 7624601 numaralı cep
telefonunda kayıtlı olduğu,
• Sedat TEMİZ’ in 05357919153 numaralı telefonunun,
Ergenekon Soruşturması kapsamında tutuklanan Fikret EMEK’
ten elde edilen 5357919153 numaralı cep telefonunda
kayıtlı olduğu,
• Kirami KÜÇÜKADA’ nın 2125089600 numaralı telefonunun,
Ergenekon Soruşturması kapsamında tutuklanan İsmail
YILDIZ’ dan elde edilen harddisk içerisinde bulunan İso-gen
.xls isimli rehberde kayıtlı olduğu,
• Uğur KANKUR’ un 2125501173 numaralı telefonunun,
Ergenekon Soruşturması kapsamında tutuklanan İsmail
YILDIZ’ dan elde edilen harddisk içerisinde bulunan f
rehber 2.xls isimli rehberde kayıtlı olduğu,
• Bayram AKIN’ ın 2122509301 numaralı telefonunun,
Ergenekon Soruşturması kapsamında tutuklanan İsmail
YILDIZ’ dan elde edilen harddisk içerisinde bulunan f
rehber 2.xls isimli rehberde kayıtlı olduğu,
• İsmail GÖRPÜZ’ ün 2125499820 numaralı telefonunun,
Ergenekon Soruşturması kapsamında tutuklanan İsmail
YILDIZ’ dan elde edilen harddisk içerisinde bulunan f
rehber 2.xls isimli rehberde kayıtlı olduğu tespit
edilmiştir.
01.07.2008 tarihinde şüpheli Neriman AYDIN’ ın ikametinde
bulunan belgeler arasındaki bir not kağıdında;
“Hizbuttahrir” yazdığı, bunun altında da, “Süleyman” “Ulus
kiler çarşı girişindeki Türkcell telefoncu Rıza arkadaşı”
“Keçiören sanatoryum konuşma yerleri” “Her hafta toplantı
yapılıyor, ayda bir büyük toplantı” “Aşama aşama hazırlık”
“Senin bu kitaba geçmen için altı ayın var” “Bu iş için
hiçbir şey talep etmeyen hocalarımız var” “CD ler
kalabalık ortamda izleyin” “Telefonda kayıtları sayı
olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi” şeklinde
yazılar olduğu görülmüştür. Not kâğıdında Hizb-ut Tahir
terör örgütü mensuplarının toplantı yerlerini ve davranış
özelliklerini gösterir yazılar bulunduğu, bu yazıdan
örgütün gizliliğe dikkat ettiği, aynı zamanda propaganda
çalışmaları yürüttüğü anlaşılmış ,ayrıca not kâğıdı
şüpheli Süleyman SOLMAZ’ a sorulduğunda, kendisine ait
olmadığını, ancak notta geçen bilgileri şüpheli Mehmet Ali
ÇELEBİ ye verdiğini beyan etmiştir.
Askeri personel olan şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ nin,
Hizb-ut Tahrir bağlantısı olduğu anlaşılan şüpheli
Süleyman SOLMAZ ile irtibata geçmesi, toplantılarına
katılacağını anlatması, bu konuyla ilgili sık sık
mesajlaşmaları ve şüpheli Neriman AYDIN’ ın ikametinde
bulunan not kâğıdı değerlendirildiğinde, şüpheli Mehmet
Ali ÇELEBİ’ nin şüpheli Süleyman SOLMAZ vasıtasıyla,
Hizb-ut Tahrir terör örgütü içersine sızmaya çalıştığı, bu
şekilde ERGENEKON terör örgütünün, Hizb-ut Tahrir terör
örgütünü kontrol altına alarak yönlendirmeyi amaçladığı
anlaşılmıştır.
Şüpheli Levent TEMİZ den elde edilen daktilo ile yazılmış
3 sayfalık “turan ihtilal ordusu / manifestosu” başlıklı
yazıda kısaca;
“Bugün, demokrasi adı altında yüce Türk ırkına empoze
edilmeye çalışan sistemin Türkün şahsına ve vicdanına ters
ve aykırı bir sistem olduğundan, Türk Kimliğinin Osmanlı
İmparatorluğu zamanında eritildiğinden, ikinci bir Kuvai
Milliye ruhuna bürünerek gerçekleştirilecek mukaddes Türk
ihtilali ile başlatılacak bir mücadeleden, Türk ırkının
göstermiş olduğu iyi niyeti ve samimiyeti istismar eden
aşağı iktidai ırklara geçmiş asırlarda göstermiş olduğumuz
hoşgörü ve sevgiden feragat edileceğinden, azınlıkların
tüm hukuki ve mülkiyet haklarının ellerinde alınarak, mal
varlıklarının ihtilal komitesince devletleştirileceğinden,
azınlıkların nüfus kağıtlarının, müsadere olunarak
Müslüman olanlara devşirme, Müslüman olmayanlara Jenosit
kartı verileceğinden, azınlıklara tek tip çamur renginde
devşirme ve Jenosit amblemli formalar giydirileceğinden,
tüm basın kuruluşlarının kapatılacağından, yöneticilerinin
kurşuna dizileceğinden” bahsedilmektedir.
Ayrıca şüpheli Levent TEMİZin 17.05.2006 tarihinde
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından yürütme organını
devirmeye kalkışma eylemi olarak planlanan DANIŞTAY
saldırısından üç gün önce 14.05.2006 gecesi saat 03.45
sıralarında Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Veli KÜÇÜK,
Sevgi ERENEROL, M.Fikri KARADAĞ ve Kemal KERİNÇSİZ’ e
“BUGÜN TÜRK TARİHİNDE GÖRÜLMEDİĞİ KADAR AŞAĞILANMAKTADIR.
AVRUPANIN VE ABD’ NİN SALDIRGANLIĞI TEHLİKELİ BOYUTLARA
ULAŞMIŞTIR. İŞBİRLİKÇİ KOMPRADOR SİSTEM GÖRÜLMEDİK
DERECEDE AŞAĞILIKTIR. BU DURUMDA TÜRKÇÜ-DEVRİMCİ GENÇLERE
İHTİYAÇ VARDIR. BEN T.C’NİN SADECE TAM BAĞIMSIZLIĞINI
İSTEDİM. BU NEDENLE BEN VE ÜLKÜDAŞLARIM EMPERYALİZME VE
İŞBİRLİKÇİLERE KARŞI SAVAŞTIK. BUNDAN DOLAYI ÖLÜMDEN
KORKMUYORUZ. BEN GENÇ YAŞTA ÜLKEMİN BAĞIMSIZLIĞINA KENDİMİ
ARMAĞAN ETMEKTEN ONUR DUYUYORUM. TÜRKLÜĞÜN TEK KURTULUŞ
ÇARESİ KALMIŞTIR ODA SİLAHLI MÜCADELEDİR. AV. LEVENT
TEMİZ” mesajını gönderdiği tespit edilmiştir.
Ergenekon Terör Örgütü içerisinde faaliyetlerde bulunduğu
tespit edilen ve örgüte yönelik yapılan çalışmalarda diğer
şüphelilerle irtibatları tespit edilen şahıslara yönelik
yapılan çalışmalar sonucu 23.09.2008 günü 9. Ağır Ceza
Mahkemesinin kararı doğrultusunda İstanbul, Ankara ve
İzmir illerinde başlatılan operasyonlarda toplam on üç
(13) şüpheli gözaltına alınmıştır.
Adil Serdar SAÇAN, Emcet OLCAYTO, Hüseyin NAZLIKUL, Tanju
GÜVENDİREN, Gürbüz ÇAPAN, Mahir AKKAR ve Tuncay ÖZKAN,
Adnan KILIÇASLAN, Selim Utku GÜMRÜKÇÜ, Mesut ÖZCAN, Murat
AĞIREL ve Evrim BAYKARA ile Şüpheli Adil Serdar SAÇAN’ ın
ikametinden elde edilen CD içerisinde bulunan ve daha
önceki aramalarda da elde edilmeyen Ergenekon Terör
Örgütüne ait örgütsel içerikli;
BATI DÜNYASINDAN DEMOKRATİK HUKUK ÖRNEKLERİ İSTANBUL / 11
NİSAN 2000
BATI VE İŞBİRLİKÇİLERİNİN KRONOLOJİK SÖYLEM VE AMAÇLARINA
ATATÜRK’ÜN YANITLARI İSTANBUL / 11 NİSAN 2000
• TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANLARI VE 10.
CUMHURBAŞKANI ADAYLARI OPERASYON İSTANBUL / 30 NİSAN 2000
• BİRLEŞİK KOMÜN GİRİŞİM İSTANBUL / 27 HAZİRAN 2000-06
OPERASYON (daha önceki aramalarda doküman olarak elde
edilmiş olan örgütsel dökümanlar şüpheli Adil Serdar
SAÇAN’ da dijital olarak elde edilmiştir) dokümanları elde
edilmiştir.
On üç (13) şüpheliye ait işyeri ve ikametlerinde yapılan
aramalarda çok sayıda yazılı doküman ve elektronik
malzeme, 10 adet tabanca, 9 adet şarjör, 730 adet fişek, 3
adet el bombası, 2 adet kelepçe, 4193 adet CD/DVD, 334
adet disket, 204 adet bilgisayar, 22 adet flash disk, 16
adet hafıza kartı, 722 adet videokaseti, 48 adet teyp
kaseti, 56 adet ajanda, 7 adet telefon fihristi ve çok
sayıda GİZLİ İBARELİ dokümanlar elde edilmiştir.
20.10.2008 tarihinde saat:09.30 sıralarında Kars ili
Sarıkamış ilçe Emniyet Müdürlüğü kapı girişinde Emniyet
Koruma nöbetçisinin yoldan geçen bir şahsın belini kabarık
bir vaziyette görmesi üzerine, şahsın yanına giderek silah
taşıyıp taşımadığını sorduğu,şahsın “evet taşıyorum”
şeklinde cevap vererek belinden silahı çıkarttığı, silahın
ruhsatı sorulduğunda ise silahın ruhsatının olmadığını,
silahın Ertaç GİRAY isimli bir şahsa ait olduğunu beyan
etmesi üzerine, Hüseyin KESKİN isimli şüphelinin
yakalandığı,
Şüphelilerden;
İki (2) şüphelinin yapılan ev ve iş aramalarında; 147 adet
CD/DVD, 6 adet tabanca, 1 adet şarjör, 16 adet fişek, 6
adet bilgisayar, 2 adet hafıza kartı, 2 adet telefon
fihristi, 1 adet mikro kaset elde edildiği,
Yapılan ihbar üzerine 26.10.2008 günü Merdan YANARDAĞ,
Şener ÖZTÜRK, Anet SAHAKYAN, Fuat KARİP ve Cengiz BALTA
isimli Şüphelilere ait işyeri ve ikametlerinde yapılan
aramalarda çok sayıda yazılı doküman 3 adet tabanca, 3
adet şarjör, 227 adet fişek, 262 adet CD/DVD, 56 adet
disket, 15 adet bilgisayar, 3 adet flash disk, 5 adet
hafıza kartı, 43 adet videokaseti, 25 adet teyp kaseti, 4
adet ajanda, 8 adet telefon fihristi elde edilmiştir.
Ergenekon Terör Örgütünün; kitleler üzerinde sonuç alıcı
bir etkiyi gerçekleştirmek üzere hareket etmesinin
gerektiği, bu açıdan da örgütlenme modeline özel bir önem
verildiği görülmektedir. Bu açıdan, örgütle ilgili
yürütülen soruşturmada farklı meslek ve gelir gruplarından
kişiler bir araya gelmiştir. Ayrıca örgütün yapılanmasına
ilişkin örgüt dokümanlarında ortaya konulan fikri ve
ideolojik modeller, örgütlenmenin toplumun değişik
katmanlarına yayıldığını göstermektedir.
Bir kısım şüphelilerin yukarıda belirtilen amaçlar
doğrultusunda istihbarat topladıkları, çeşitli kuruluşlara
ait krokiler hazırlattıkları, patlayıcı madde ve silah
temin ettikleri, dernek ve vakıflar kurdukları, medya
kuruluşu sahip olma yoluna gittikleri, ticari ve güvenlik
şirketleri kurdukları, topladıkları istihbaratlar
neticesinde eylem hazırlıkları içerisinde oldukları ve
neticesinde toplumda infial uyandıracak eylemlerin
gerçekleştirilmesiyle, ülkede kaos ortamının oluşturularak
ülke yönetimini ele geçirmek amacı ile askeri müdahaleye
zemin hazırladıkları tespit edilmiştir.
Şüpheli İbrahim ŞAHİN ve çevresindeki şahıslara yönelik
yapılan teknik takip çalışmalarında da “S-1” adı altında
bir yapılanmadan bahsettiği, bu yapı içerisinde
görevlendireceği Emniyet mensubu ve Askeri görevliler
temin etmeye çalıştığı tespit edilmiştir.
Soruşturması kapsamında haklarında halen teknik takip
işlemleri devam eden şahıslardan bir kısmının, geçmişe
dönük yapılan çalışmalarda, aynı soruşturma kapsamında
yakalanıp hakkında işlem yapılan diğer örgüt mensuplarıyla
irtibatlarının olduğu, birlikte örgütsel faaliyetlerde
bulundukları ve örgütün amaç ve stratejileri doğrultusunda
hareket ettikleri anlaşılmıştır. Geçmişte olduğu gibi,
ileriye dönük olarak da, örgütün kamu, sivil toplum
kuruluşları, mafya, medya ve benzeri oluşumları içerisinde
yer alan mensuplarını da harekete geçirerek, ülkenin bir
çıkmaza sürüklenerek, hedeflenen kaos ortamının
oluşturulması amacıyla harekete geçtiklerinin tespiti
üzerine,
Ergenekon Terör Örgütü içerisinde faaliyetlerde bulunduğu
tespit edilen ve örgüte yönelik yapılan çalışmalarda diğer
şüpheli şahıslarla irtibatları tespit edilen şahıslara
yönelik çalışmalar sonucu 07.01.2009 günü başlatılan
operasyonlarda toplam otuz üç (33) şüpheli gözaltına
alınmıştır.
Hakkında evrak tefrik edilen Şüpheliler Hasan Ataman
YILDIRIM, Mustafa Levent GÖKTAŞ, Mustafa KOÇ, Hüdayi
ÜNLÜER, Mehmet KORAL, İbrahim ŞAHİN, Engin AYDIN, Yalçın
KÜÇÜK, Fatma CENGİZ, Fahri KEPEK, Yaşar Oğuz ŞAHİN,
Oğuzhan SAĞIROĞLU, Taylan Özgür KIRMIZI, Cengiz KÖYLÜ,
Muhammed SARIKAYA, Ersin GÖNENCİ, Oğuz BULUT, Mustafa
DÖNMEZ Erdal ŞENEL Hüseyin Vural VURAL, İlyas ÇINAR,
Hüseyin BUZOĞLU ve Tuncer KILINÇ, Bekir ÇELİK, Engin
ERKILINÇOĞLU, Erdal ŞAHİN, Kemal YAVUZ, Erbay ÇOLAKOĞLU,
Cihandar HASANHANOĞLU, Kemal GÜRÜZ, Coşkun UMUR, Ümit
HANDAN, Özkan BEKTAŞ ve Barış DALAN ait işyeri ve
ikametlerinde yapılan aramalarda çok sayıda yazılı
doküman, bomba imalatında kullanılan malzemeler,
kesici-delici alet, elektronik malzeme, 27 adet el
bombası, 10 adet el bombası gövdesi, 10 adet el bombası
ateşleme mekanizması, 18 adet dilim el bombası gövdesi, 12
adet bubi tuzaklı bomba, 12 adet bubi tuzaklı bomba ateş.mek.
,10 adet el bombası fünye grubu, 8 adet gösteri el
bombası, 21 adet sis bombası, 13 adet tüfek bombası, 4
adet hakem bombası, 13 adet göz yaşartıcı bomba, 2 adet
lav silahı, 3 adet uzun namlulu silah, 29 adet tabanca, 1
adet kalem tabanca, 820 gr plastik patlayıcı, 17132 adet
mermi, 10 adet av tüfeği, 7 adet dürbün, 4 adet el
telsizi, 2259 adet CD/DVD, 464 adet disket, 72 adet
bilgisayar, 30 adet flash disk, 46 adet hafıza kartı, 398
adet videokaseti, 53 adet teyp kaseti, 42 adet ajanda, 16
adet telefon fihristi ve çok sayıda GİZLİ İBARELİ
dokümanlar elde edilmiştir.
ŞÜPHELİ İBRAHİM ŞAHİN’ VE MUSTAFA DÖNMEZ DEN ELE
GEÇİRİLEN SİLAH VE PATLAYICI MADDELER
Muvazzaf Yarbay Mustafa DÖNMEZ’ in Sakaryadaki ikametinden
22 adet el bombası,
6 adet tabanca,
2100 adet Kaleşnikof mermisi,
8 adet Kaleşnikof şarjörü,
2 adet av tüfegi,
1 adet Mısır yapımı makineli tüfek,
3 adet el dürbünü (1’i Kanas dürbünü olabilir, 1’i sahra
dürbünü),
Bol miktarda çeşitli çaplarda mermi,
(1) adet Somtel marka elektronik kalaylı taşıt tesisat
kablosu (bomba imalatında kullanılabilen yaklaşık 15 metre
civarında)
Yaklaşık 30 cm çapında sarılı vaziyette bomba imalatında
kullanılabilen alüminyum alaşımlı madeni tel,
Muvazzaf Yarbay Mustafa DÖNMEZ’ in Ankaradaki ikametinden
2 Adet Kaleşnikof marka uzun namlulu silah
4 Adet Tabanca
Mustafa DÖNMEZ’in ajandasında yapılan incelemesinde tespit
edilen krokiye istinaden Ankara Yenikent’te 12.01.2009
günü yapılan kazıda;
2 adet taarruz tipi el bombası
10 adet el bombası gövdesi
10 adet el bombası ateşleme mekanizması
12 adet tüfek bombası
18 adet parça dilim el bombası gövdesi
12 adet bubi tuzaklı bomba
12 adet bubi tuzaklı bombaya ait ateşleme mekanizması
9 adet göz yaşartıcı bomba
6 adet gösteri bombası
800 adet G3 mermisi elde edilmiştir.
İbrahim ŞAHİN’ in İstanbul’ daki ikametinden
8 adet ruhsatsız tabanca,
İbrahim ŞAHİN’ in Ankara’ daki ikametinden
1 adet Glock marka ruhsatsız tabanca,
İbrahim ŞAHİN’in evinden elde edilen bir krokiye istinaden
Ankara Gölbaşı ilçesinde 09.01.2009 günü yapılan
kazılarda;
2 adet lav silahı
10 adet el bombası fünye grubu
820 gram plastik patlayıcı
210 cm saniyeli fitil
8 metre infilaklı fitil
1 adet dolu el bombası gövdesi
4 adet hakem bombası
1 adet antipersonel tüfek bombası
21 adet sis bombası ve kutusu
2 adet gösteri el bombası elde edilmiştir.
Soruşturma kapsamında şüpheli İbrahim ŞAHİN’ in ikametinde
yapılan aramalarında suikast, eylem ve tedhiş planları
çıkmıştır. Bu bağlamda;
· Ermeni Patriği Mesrob MUTAFYAN’a yönelik ayrıntılı
fotoğraf, kroki ve açıklamaların yer aldığı “Tedhiş Planı”
adı altında silahlı eylem planı,
· Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali BALKIZ’a yönelik
ayrıntılı açıklamaların yer aldığı “Tedhiş Planı” adı
altında silahlı eylem planı,
· Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım GENÇ’e
yönelik ayrıntılı açıklamaların yer aldığı “Tedhiş Planı”
adı altında silahlı eylem planı,
· Ankara ili Eryaman Ayaş yolu No:93 adresinde bulunan
Optimum Alışveriş Merkezine yönelik hazırlanmış olan
ayrıntılı fotoğraf, kroki ve açıklamaların yer aldığı
bombalı eylem planı ele geçirilmiştir.
Şüpheli Ibrahim Şahinden elde edilen dokümanlar, bu
şüpheli ye bağlı bağlı hücre yapılanmasının, eylemler
serisi düzenleme hazırlığında olduğunu ve bu eylemlerin
hazırlık aşamasının bitip uygulama aşamasına geldiğini
göstermektedir.
Bu çerçevede, Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan
çalışmalarda İbrahim ŞAHİN liderliğindeki hücre
yapılanmasının ülkemizde yaşayan Ermeni asıllı
vatandaşlarımıza yönelik eylem hazırlığı içerisinde olduğu
ve özellikle Sivas ilinde yaşayan ve o bölgedeki Ermeni
asıllı vatandaşlarımızın ruhani lideri konumunda bulunan
Minas Durmaz GÜLER’ e yönelik suikast hazırlıkları
yaptıkları anlaşılmışması üzerine olayı gerçekleştirecek
şüpheliler el bombaları ve silahlarla birlikte
yakalanmışlardır.
Diğer taraftan şüpheli İbrahim ŞAHİN’ in Ankara ilindeki
ikametinde yapılan aramalarda “S-1” başlığı altında 7
Emniyet görevlisi ve 8 Askeri görevlinin isimlerinin,
rütbelerinin, görev yerlerinin, doğum yeri ve doğum
tarihlerinin, T.C. Kimlik numaralarının, sicillerinin ve
kan gruplarının yazıldığı görülmüştür. Bu çerçevede
Emniyet görevlilerinden; Emniyet Amiri Servet KAYNAK,
Polis Memuru Fahri SÜSLÜ, Polis Memuru Kemalettin BAKİ,
Polis Memuru Bülent GÜNGÖRDÜ, Polis Memuru Zerrar ATIK,
Polis Memuru Murat ÇAVDAR ve Polis Memuru Mehmet DALAGAN
ile Askeri görevlilerden ise Üsteğmen Taylan Özgür
KIRMIZI, Teğmen Emre BALTACI, Teğmen Melih YÜKSEL, Teğmen
Onur ÖZDEMİR, Teğmen Cihan ARIK, Üst Çavuş İlhan BOLAYIR,
Üst Çavuş Murat EKE ve Üst Çavuş Ali Oktay ŞAHBAZ ile
ilgili bilgilerin mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca örgüte para aktardığı yönünde kuvvetli şüpheler
bulunan bazı mensuplarının, örgüt stratejisi doğrultusunda
hareket eden sivil toplum kuruluşlarını da eylemsel olarak
harekete geçirip, legal görünümlü eylemlerle, toplum
içinde bir çatışma ortamının oluşturulması için
faaliyetlerini sürdürdükleri yine ele geçirilen örgütsel
doküman ve devam eden teknik takip çalışmalarından
anlaşılmıştır.
Gerek mahkemeye intikal eden dosya içeriği, gerekse
Savcılık nezdinde devam eden soruşturma süreci, örgütün
yapılanması ve eylemselliğine ilişkin yeni bulgular ortaya
çıkarmıştır. Özellikle dokümanter tespitler ve adli
nitelikli teknik dinlemeler, örgüt soruşturmasının daha
önceki aşamalarında ulaşılan sonuçlar ile bağlantıları
açısından dava dosyasına dâhil edilmesi gereken ve mahkeme
tarafından delil olarak nitelendirilebilecek düzeyde öneme
haiz görülmüş, örgütlü suç soruşturmasının zorunlulukları
da göz önünde bulundurularak 21.01.2009 tarihinde
Şüpheliler Mustafa ÖZBEK, Ayhan ATABEK, Servet KAYNAK,
Fahri SÜSLÜ, Bülenk GÜNGÖRDÜ, Zerrar ATİK, Kenan TEMUR,
Murat ÇAVDAR, Kemalettin BALCI, Mehmet DALAGAN, Muhterem
BAĞCI, Onur ÖZDEMİR, Cihan ARIK, Emre BALTACI, Melih
YÜKSEL, Murat EKE, İlhan BOLAYIR, Oktay ŞAHBAZ Erhan
GÖKSEL Hüseyin ÇOBAN, Fatih Kağan ULU, Süleyman ERDİNÇ,
Muharrem ASLIYÜCE, Mecit HAZIR, Pevrul KAVLAK ve Ünal
İNANÇ a ait işyeri ve ikametlerinde yapılan aramalarda çok
sayıda yazılı doküman ve elektronik malzeme, 4 adet
tabanca, 3 adet tüfek, 3 adet şarjör, 5 adet av tüfeği,
884 adet fişek, 12 adet kovan, 3168 adet CD/DVD, 173 adet
disket, 172 adet bilgisayar, 24 adet flash disk, 35 adet
hafıza kartı, 343 adet videokaseti, 15 adet teyp kaseti,
57 adet ajanda, 5 adet telefon fihristi ve çok sayıda
GİZLİ İBARELİ doküman elde edilmiştir olup bu şüpheliler
hakkındaki soruşturmada ayrılan soruşturma evrakında devam
etmektedir.
ERGENEKON YAPILANMASI NEDEN BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR
Çeşitli kişilerin bir araya getirerek meydana getirdikleri
bir örgütlenmenin Türk Ceza Hukuku uygulaması bakımından
terör örgütü ve bir kimsenin de terör suçlusu
sayılabilmesi için; 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanununda, Türk Ceza Kanununda ve yargısal içtihatlarda
gösterilen unsurların bu örgütlenmede ve kişilerde
bulunması gerekli ve zorunludur.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda bunun için aranan
ölçüler kanunun 1. maddesinde ayrıntılı olarak
gösterilmiştir. Buna göre;
Örgütlenmenin cebir ve şiddet kullanarak, korkutma,
yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden birini
kullanmayı benimsemiş olmalıdır.
Yine örgütlenmenin Anayasamızda belirtilen Cumhuriyetin
niteliklerini, siyasal, hukuksal, sosyal, laik, ekonomik
düzeni değiştirmeyi, Devletin ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlüğünü bozmayı, Türk Devletinin ve
Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmeyi, Devlet
otoritesini zaafa uğratmayı veya yıkmayı veya ele
geçirmeyi, temel hak ve hürriyetleri yok etmeyi, Devletin
iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı
bozmayı amaçlamış olmalıdır. Örgütlenmenin sayılan bu
hedeflerin bir ya da bir kaçını da amaçlamış olması
mümkündür.
Örgütlenmedeki üye sayısı en az 3 kişi olmalıdır.
Aynı Kanunun 3. ve 4 maddelerinde doğrudan terör suçları
ile terör amacıyla işlendiğinde terör suçu sayılan suçlar
gösterilmiştir.
Yine uygulamanın son derece haklı olarak “Silahlı Terör
Örgütü” diye kabul ettiği “Silahlı Örgüt”ün düzenlendiği
5237 sayılı TCK.nun 314. maddesi ile bu maddenin gönderme
yaptığı 5237 sayılı TCK.nun 220. maddesinde oldukça
ayrıntılı ölçütler getirilmiş bulunmaktadır.
Bu maddeler ile getirilen silahlı terör örgütüne ilişkin
düzenlemelere bakıldığında, bu örgütlenme sadece Devletin
Güvenliğine ve Anayasal Düzenine karşı işlenecek suçlar
bakımından kurulabilecektir. Bu suçlar 5237 sayılı TCK nun
302 ve 316. Maddeleri arasında düzenlenen suçlardır.
Bu örgütlenme mutlaka silahlı ve en az 3 kişiden
oluşmalıdır. Örgütlenmede hiyerarşik bir yapı, süreklilik
arz eden bir sistem bulunmalı ve örgütlenme amaçladığı
suçu işlemek için araç gereç bakımından elverişli
vasıtalara sahip olmalıdır.
Soruşturma kapsamında ele geçirilen temel ve tali örgütsel
dokümanlar, tanık beyanları, aramalarda elde edilen
ipuçlarından yola çıkılarak ele geçirilen silah, mühimmat,
eylem planları, devletin ve uluslararası kuruluşların en
iyi korunan mahallerinden çıkarıldığı anlaşılan ve gizli
kalması gereken belgeler diğer delillerle birlikte bir
bütün olarak incelenip, yukarıda gösterilen ölçüler göz
önüne alınarak Ergenekon Terör Örgütünün değerlendirilmesi
isabetli olacaktır.
Soruşturma kapsamında ortaya çıkarılabilen şekliyle bir
örgütlenmenin mevcut olduğu tartışılamaz açıklıkta bir
olgudur. Vahamet arz eden eylemleri bir yana bırakılsa
görmezden gelinse bile ele geçirilen temel dokümanlarına
göre örgüt, hedeflerine ulaşmak için cebir ve şiddet
kullanarak; korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit
yöntemlerinin sadece birini değil hepsini benimsemektedir.
Anayasamızda belirtilen Cumhuriyetimizin temel
niteliklerini yorumlamak, bunların uygulanmasını sağlamak
ve takip etmek, Cumhuriyetimizin düzenini korumak gibi
işlevler Anayasal bir görev olarak meşru devlet
organlarına aittir. Anayasamızın açık ve herkes tarafından
anlaşılabilecek düzenlemelerine karşın örgüt bu organları
yok saymakta, Cumhuriyetin niteliklerine Anayasal tanım ve
anlayış dışında örgütün illegal amaçlarına meşruiyet
sağlama yönünde gayrı meşru yaklaşımlar getirmektedir.
Oluşturduğu paravan doktrin doğrultusunda, bu
yaklaşımların doğurduğu illegal sonuçları korumak için,
benimsemiş bulunduğu terör yöntemlerini kullanmaktadır.
Soruşturma kapsamında şüphelilerin ev ve işyerlerindeki
aramalarda ele geçirilen devletin arşivlerinde olması ve
çok gizli kalması gereken aralarında iç ve dış
güvenliğimize ait evrakın da bulunduğu binlerce sayfalık
belgeler, kamu görevlilerinden TSK mensuplarına,
işadamlarından siyasetçilere hatta Yüksek Yargı
mensuplarına kadar toplumdaki her kesimden insanın özel
hayatına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri ihtiva
eden ve ancak oluşturulacak özel donanımlı ekipler
tarafından yapılabilecek istihbari çalışmalar, fişlemeler,
en üst düzeyde korunması gereken üst düzey devlet
adamlarının koruma planları ve evlerinin krokileri, ele
geçirilen kamu düzenini ve toplumsal barışı bozmaya
yönelik olarak vatandaşların kalabalık biçimde birlikte
bulundukları alışveriş merkezleri ve üst geçitlere ilişkin
eylem planları düşünüldüğünde, örgütün Devlet otoritesini
zaafa uğratılması veya yıkılması veya ele geçirilmesi,
temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesinin amaçlanmasının,
iç ve dış güvenliğimiz bakımından ne derece büyük bir
tehdit oluşturduğunu apaçık gözler önüne sermektedir.
Soruşturma kapsamında yakalanan örgüt mensuplarının sayısı
nedeniyle örgüt, Kanunda gösterilen “en az 3 kişinin
mevcudiyeti” koşulunu fazlasıyla taşımaktadır.
Soruşturma kapsamındaki örgüt, Terörle Mücadele Kanunu’nun
3. maddesinde gösterilen ve doğrudan terör suçları
arasında bulunan 5237 sayılı TCK.nun 311. maddesinde
düzenlenen Yasama Organına karşı ve 312. maddesinde
gösterilen Yürütme Organına karşı suçu işlemek üzere
kurulmuştur. Yine örgüt Terörle Mücadele Kanunu’nun 4.
maddesinde gösterilen suçları da örgütün faaliyeti
cümlesinden işlemekte, ayrıca gelecekte de işlemeyi
amaçlamaktadır.
5237 sayılı TCK.nun 314. maddesinde düzenlenen silahlı
terör örgütü yukarıda gösterildiği gib, maddenin TCK’nda
yer aldığı kısmın 4. ve 5. bölümlerinde yazılan suçları
işlemek üzere kurulabilir. Örgütün işlemeyi amaçladığı
suçlar bahsedilen bu kısmın 5. Bölümünde bulunmaktadır.
Silahlı bir örgüt olduğunda kuşku bulunmayan bu örgüt çok
sayıda, vahim nitelikte, illegal yollardan örgüte
sağlanmış bulunan ve tabancadan uzun namlulu tüfeğe, el
bombasına kadar her türlü silah ve mühimmatı örgütün
amaçları doğrultusunda kullanmakta, gelecekte eylemlerinde
kullanılmak üzere saklamaktadır. Silahların çeşitliliği,
miktarları ve arz ettiği vahamet ile sağlanma şekilleri
örgütün Yasama organını ve Yürütme organını cebren ortadan
kaldırarak veya çalışamaz duruma getirerek Terörle
Mücadele Kanununun 1. Maddesinde belirtilen “Devlet
otoritesini zaafa uğratmayı veya yıkmak veya ele geçirmek”
hedefini gerçekleştirmek bakımından ne kadar kararlı ve
yeterli olduğunu göstermektedir.
Temel dokümanlarında belirtildiği gibi örgüt, oluşturulan
hiyerarşik yapı iş bölümüne ve uzmanlığa dayalı olarak
süreklilik gösteren bir sisteme kavuşturulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti, bölünmez ülkesi ve yıkılmaz devleti
ile, bölücü ve yıkıcı terör diye adlandırılan iki ana
terör koluna karşı kararlı ve başarılı bir mücadele
vermektedir. Mücadele sürecinde terörün ortaya çıkış
şekline göre beliren terör örgütü kalıplarının sınırları
belirginleşmiş ve bunlarla mücadelede eşsiz bir uzmanlık
sağlanmıştır. Ancak Ergenekon Terör Örgütü hem amaçları
doğrultusunda doğrudan ya da paravan ve taşeron yapılarla
faaliyetlerine devam etmiş hem de bilinen terör örgütü
kalıpları içerisine girmekten kaçınmıştır. Böylece
Devletin terörle mücadeledeki sarsılmaz kararlılığını icra
eden güvenlik görevlileriyle karşılaşmaktan fevkalade
sakınarak, varlığının fark edildiği durumlarda da her
türlü dezenformasyon yöntemlerini kullanarak gizlenmesini
bilmiştir.
Ergenekon Terör Örgütünün anlaşılıp
kavranabilmesi için bölücü ve yıkıcı diye adlandırılan
terör örgütlerinden farklı olarak ele alınmalı ve
değerlendirilmelidir. Ergenekon Terör Örgütü bilinen dini
motifli veya Marksist Leninist metotları benimsemiş terör
örgütlerinden ideolojik olarak farklı bir yapı olarak
ortaya çıkmaktadır. Bu yapı temelde, Cumhuriyetimizin
temel niteliklerinin örgütün amaçları doğrultusunda
istismarına, örgütün amaçları doğrultusunda netice
vermeyen demokratik tercihlerin gayrı meşru sayılmasına ve
sonuçlarına karşı açık veya örtülü cebri mücadele
verilmesine dayalıdır. Örgütün üye profilinin çeşitliliği,
ancak örgütün amaçları dikkate alındığında anlaşılabilir.
Amaç Yasama ve Yürütme organlarının cebren ortadan
kaldırılması veya çalışamaz duruma getirilmesi olduğunda,
itiyadi suçluların, esrar kullanıcılarının, mafya
mensuplarının, gazetecilerin, devletin emekli ya da halen
görevde olan memurlarının, benzemez, benzetilemez ve
normal koşullarda bir araya gelmez kimlikteki başka
kişilerin örgütün amaçları doğrultusunda iş bölümü ve
hiyerarşi içerisinde bir örgüt yapısı etrafında bir arada
tutulmaları zorunlu olmaktadır. Bu bağlamda Cumhuriyet
Gazetesine bomba atılması ya da Danıştaya yapılan menfur
saldırı örnekleri ele alındığında, soruşturma kapsamında
ortaya çıkan verilerden hareketle; bu eylemlerin
yapılması, kamuoyunun örgütün amaçları doğrultusunda
yönlendirilmesi, eylemden hemen sonra yapılan ve
yaptırılan acil ve olgusal gerçekliğe uygun olmayan
açıklamalar ve benzeri tüm faaliyetler örgütün amacına
ulaşabilmek için sahip olması gereken üye profilinin
bilinen terör örgütlerinin üye profilinden farklı olması
gerektiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca bir kısım örgüt
mensuplarının kılık ve kıyafetlerini değiştirerek
İstanbul’daki bazı dini gruplara örgütün amaçları
doğrultusunda sızmaları, bir kısım örgüt mensuplarının da
Ankara’da Hizb-ut Tahrir örgütüne sızmaları bilinen terör
yöntemleriyle açıklanamayacaktır. Bu nedenlerle Ergenekon
Terör Örgütünü ülkemizde bu güne kadar ortaya çıkarılmış
terör örgütlerine bakarak değerlendirmeye çalışmak sığ ve
sonuçsuz bir çabadan öteye geçemeyecektir.
Soruşturma sonucunda bir kısmı ortaya çıkarılan Ergenekon
Terör Örgütünün, gerçekleştirdiği bir eylemden sonra
ankesörlü telefondan gazeteleri arayıp eylemi üstlenmesi
ya da elinde kaleşnikofla kırlardan kentlere yürümek
isteyen duygusal devrimcilerden oluşan kadrolara sahip
olmasını beklemek Devletimizin karşı karşıya olduğu
tehlikeyi algılayamamış olmakla eş değerdedir.
Yukarıda gösterilen ölçüler ve bu ölçüler bakımından
yapılan değerlendirmelere göre; Ergenekon Terör Örgütü
Terörle Mücadele Kanunu ve 5237 sayılı TCK hükümlerine
göre silahlı bir terör örgütüdür. Bunun doğal sonucu
olarak ta bu örgütün mensupları hem mensubiyetleri
bakımından hem de mensubu bulundukları örgütün işlemeyi
amaçladığı suçlar bakımından terör suçlusudurlar.
GİZLİ YAPILANMA VE ÖRGÜTSEL İRTİBATLAR
Yapılan operasyonlarda şüphelilerden bir çok örgütsel
dokümanın ve gizli belgenin ele geçirildiği ,bu belgelerin
içeriğinde, örgüt içi yazışmalar ,örgütün hiyerarşik
yapısına sunulan arz yazıları ,birçok kamu kuruluşunda
görevli üst düzey bürokrat , valiler, hakim –savcılar,
kaymakamlar, maliye müfettişleri, hastanelerde görev yapan
personel ve cami imamlarına kadar kişilerin dini inanış ve
özel hayatlarına ilişkin kaydedilen verilerin ,örgütsel
yazışma ve gizli raporların bulunduğu, teknik incelemeler
sonucu bu yazı ve raporların büyük bir kısmının Türk
Silahlı Kuvvetlerine ait bilgisayarlarda yazıldıklarının
tespit edildiği, ancak, bu belgelerin Türk Silahlı
Kuvvetleri kayıtlarına aktarılmamasının ,yapılan
çalışmaların ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaç ve
faaliyetleri doğrultusunda o kurumda görev yapan bazı
kişilerce hazırlandığı sonucunu ortaya koyduğu
anlaşılmıştır.
Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları
bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken
bilgilerden ;
Şüpheli Mustafa Ali BALBAY’da (436) Dörtyüzotuzaltı adet
belgenin olduğu.
Yetkili makamların kanunu ve düzenleyici işlemlere göre
açıklanması yasakladığı ve niteliği bakımından gizli
kalması gereken bilgilerden olan;
Mehmet Şener ERUYGUR isimli şahıstan, (5) Beş adet
belgenin olduğu.Mustafa Ali BALBAY isimli şahısta, (16)
Onaltı adet belgenin olduğu.Savcılığa ihbarla gelen CD
içerisin de, (2) İki adet belgenin olduğu.Yazışma usul ve
esaslarına göre “GİZLİ” gizlilik derecesi verilmekle
beraber niteliği bakımından gizli kalması bugün itibariyle
zorunlu olmayan bilgilerden olan;Ahmet Hurşit TOLON isimli
şahıstan, (129) Yüzyirmidokuz adet belgenin olduğu.Mehmet
Şener ERUYGUR isimli şahıstan, (8) Sekiz adet belgenin
olduğu.
Mustafa Ali BALBAY isimli şahısta, (3) Üç adet belgenin
olduğu.Milli Güvenlik Kurulu toplantı Tutanakları ve Milli
Güvenlik Kurulu Sekreterlince hazırlanan “GİZLİ”
belgelerden olan;Mehmet Şener ERUYGUR isimli şahıstan,
(13) Onüç adet belgenin olduğu.
Ahmet Hurşit TOLON isimli şahıstan, (9) Dokuz adet
belgenin olduğu anlaşılmıştır.
Şüphelilerden elde edilen gizli bilgi ve dokümanlar
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na gönderilmiş
olup,alınan 14.08.2008 tarihli cevabi yazıda ;"Kopya-CD-03
Hurşit Tolon-ÇAYYOLU İnceleme ve Araştırma
Yazıları"ibareli CD içinde yer alan dosyalardan EK-A'da
belirtilen;6 sıra numaralı dosya içindeki belgenin"Yazışma
usûl ve esaslarına göre "GİZLİ" gizlilik derecesi
verilmekle beraber niteliği bakımından gizli kalmasının
bugün itibariyle zorunlu olmadığı değerlendirilen"
belgelerden olduğu, "Kopya-CD-05 Hurşit Tolon-ÇAYYOLU
Konuşma Metinleri" ibareli CD içinde yer alan dosyalardan
EK-A'da belirtilen 9 sıra numaralı dosya içindeki
belgelerin; "TSK iç mevzuatına göre düzenlenen
Gizli/Önemli olmayan bilgi ve belgeler" olduğu,
"Kopya-CD-04 Hurşit Tolon-özel dosyalar/sağlık/Özel
Yazılar Takip edilen
yazılar/Şiirler Veciz Sözler" ibareli CD içinde yer alan
dosyalardan EK-A'da belirtilen;
11 sıra numaralı dosya içindeki "TMR Başkanlığının
"Genişletilmiş Avrupa ve Büyük Ortadoğu" konulu ve
"Hizmete Özel" gizlilik dereceli yazının"TSK iç mevzuatına
göre düzenlenen Gizli/Önemli olmayan bilgi ve belgeler"
den olduğu,
"CD-06 Hurşit TOLON-ÇAYYOLU Haftalık ve Aylık Faaliyet
Programları ve Ordu Komutanı ziyarete gelen ziyaretçi
listesi" İbareli CD içinde yer alan dosyalardan EK-A'da
belirtilen; 13 sıra numaralı dosya içindeki belgelerin
TSK'ya ait olmadığı ,
"CD-08 Hurşit TOLON-ÇAYYOLU ARAŞTIRMA YAZILARI" ibareli CD
içinde yer alan dosyalardan EK-A'da belirtilen;
(a) 14, 15 ve 17 sıra numaralı dosyalar içindeki
belgelerin "TSK iç mevzuatına göre düzenlenen Gizli/Önemli
olmayan bilgi ve belgeler" olduğu,
(b) 16 sıra numaralı dosya içindeki belgeye mevcut
kayıtlarda rastlanılmadığı,
"Kopya-CD-06 Hurşit Tolon-ÇAYYOLU Haftalık ve Aylık
Faaliyet
Programları ziyaretçi listesi" İbareli CD içinde yer alan
ve EK-A'da belirtilen; 18 sıra numaralı
dosya içindeki belgeler "TSK iç mevzuatına göre düzenlenen
Gizli/Önemli olmayan bilgi ve
belgeler" kapsamında olduğu,
"Hurşit Tolon-TÜRKİYE VE KIBRIS İLE İLGİLİ BELGELER
MAKALELER
MEKTUPLAR VE GAZETE KUPÜRLERİ CD-14" ibareli CD içinde yer
alan dosyalardan EK-A'da belirtilen;
(a) 19 sıra numaralı dosya içindeki belgenin TSK'ya ait
olmadığı ,
(b)20 sıra numaralı dosya içindeki belgenin "Yazışma usûl
ve esaslarına göre "GİZLİ" gizlilik derecesi verilmekle
beraber niteliği bakımından gizli kalmasının bugün
itibariyle zorunlu olmadığı değerlendirilen" belgelerden
olduğu,.
"EGE ORDU KOM.LIĞINCA HAZIRLANMIŞ ANDİÇLAR - Ahmet Hurşit
Tolon- CD-11" ibareli CD içinde yer alan dosyalardan EK-A'da
belirtilen;
(a) 21, 31, 34 ve 36 sıra numaralı dosyalar içinde bulunan
belgelerin TSK'ya ait olmadığı ,
(b) 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29 ve 35 sıra numaralı
dosyalar içinde bulunan belgenin"Yazışma usûl ve
esaslarına göre "GİZLİ" gizlilik derecesi verilmekle
beraber niteliği bakımından gizli kalmasının bugün
itibariyle zorunlu olmadığı değerlendirilen" belgelerden
olduğu,
(c) 30, 32 ve 33 sıra numaralı dosyalar içinde bulunan
belgeler in ise "TSK iç mevzuatına göre düzenlenen
Gizli/Önemli olmayan bilgi ve belgeler" den olduğu,
"Kopya-CD-01 Hurşit Tolon-ÇAYYOLU Ülkemiz ve Kıbrıs ile
ilgili Basında
Yer Alan Gazete Haberleri ve Gelen Belgeler"ibareli CD
içinde yer alan dosyalardan EK- A'da belirtilen;
(a) 38, 39 ve 41 sıra numaralı dosyalar içinde bulunan
belgelerin TSK'ya ait olmadığı ,
(b) 37 ve 40 sıra numaralı dosyalar içinde bulunan
belgeler in ise "TSK iç mevzuatına göre düzenlenen
Gizli/Önemli olmayan bilgi ve belgeler" kapsamında olduğu,
Savcılığa Posta ile Gelen İhbar Mektubu Ekindeki "DECODISC"
ibareli CDiçinde yer alan dosyalardan EK-A'da belirtilen;
(a) 42, 43, 44, 49, 51, 52, 53, 55, 56, 58, 59 ve 60 sıra
numaralı dosyalar içinde bulunan belgelerin TSK'ya ait
olmadığı ,
(b) 45 sıra numaralı dosya içinde bulunan belgenin
"Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları
bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken
bilgiler" kapsamında olduğu ,
(c) 48 ve 50 sıra numaralı dosyalar içinde bulunan
belgelerin "Yetkili makamlarınkanun ve düzenleyici
işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği
bakımından gizli kalması gereken bilgilerden" bulunduğu,
(ç) 46, 47 ve 54 sıra numaralı dosya içindeki belgeye
mevcut kayıtlarda rastlanılmadığı,
"İMAJ-CD ve DOKÜMANLAR" ibareli DVD içinde bulunan ve
ağırlıklı olarak (E) Org. Ahmet Hurşit TOLON, (E) Org.M.Şener
ERUYGUR, (E) Alb.Hasan Atilla UĞUR ve Mustafa Ali BALBAY
isimli kişilerle ilişkili dosyalardaki tüm bilgi ve
belgelerin incelenmesinde,
(1) 45 adet belgenin "Devletin güvenliği, iç veya dış
siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli
kalması gereken bilgiler" den olduğu,
(2) 13 adet belgenin içeriği İtibariyle, "Yetkili
makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre
açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli
kalması gereken bilgilerden" olduğu,
(3) 18 adet belgenin "Yazışma usûl ve esaslarına göre
"GİZLİ" gizlilik derecesi verilmekle beraber niteliği
bakımından gizli kalmasının bugün İtibariyle zorunlu
olmayan"belgelerden olduğu,,
(4) 43 adet belgenin "Türk Silahlı Kuvvetleri iç
mevzuatına göre düzenlenen Gizli/Önemli olmayan bilgi ve
belgelerden" olduğu,
(5) 86 adet belgeye mevcut kayıtlarda rastlanılmadığı,
(6) 145 adet belgenin ise Türk Silahlı Kuvvetlerine ait
olmadığı ,
Belirtilmiştir.
Raporun sonuç kısmında;
a) Söz konusu çizelgelerde; "Türk Silahlı Kuvvetlerine ait
değildir" ve "mevcut kayıtlarda rastlanılmamıştır" ibaresi
bulunan belgelerden bazılarının, askeri belgelerin yazım
teknikleri taklit edilerek oluşturulduğu, bilgisayar
ortamında bulunan bazı dosyaların bilgisayar özellikleri
değiştirilerek, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bir
bilgisayarda yazılmış gibi gösterildiği, dosyalara ait
teknik özelliklerin kurgulanmak suretiyle üzerlerinde
değişiklikler yapılmış olabileceği, bazı belgelerin ise
geçmişte bilgisayar ortamında yapılmış taslak çalışmalar
olabileceği” ,
b) İncelenen belgeler içinde Türk Silahlı Kuvvetlerine ait
ve niteliği bakımından "Devletin güvenliği, iç veya dış
siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli
kalması gereken bilgiler" ile "Yetkili makamların kanun ve
düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve
niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgiler"
kapsamında belgelerin olduğunun tespit edildiği,bu
belgelerin şüphelilerin eline nasıl geçtiğinin
belirlenemediği ,
Yönündeki tespitlere yer verilmiştir,
Bahse konu raporun sonuç kısmında ; "Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait değildir" ve "mevcut kayıtlarda
rastlanılmamıştır" ibaresi bulunan belgelerden
bazılarının, “askeri belgelerin yazım teknikleri taklit
edilerek oluşturulduğu, bilgisayar ortamında bulunan bazı
dosyaların bilgisayar özellikleri değiştirilerek, Türk
Silahlı Kuvvetlerine ait bir bilgisayarda yazılmış gibi
gösterildiği, dosyalara ait teknik özelliklerin
kurgulanmak suretiyle üzerlerinde değişiklikler yapılmış
olabileceği, bazı belgelerin ise geçmişte bilgisayar
ortamında yapılmış taslak çalışmalar olabileceği
değerlendirilmektedir .” şeklinde açıklamaya yer verilmiş
ise de, , üst düzey örgüt yöneticilerinin ordu
komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve çeşitli
kademelerde askeri ve istihbari görev yapan kişiler olması
, bu şüphelilerin görevlerinde iken de bizzat ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaç ve faaliyetleri doğrultusunda
yaptıkları illegal çalışmaları yine görev yaptıkları
yerlerde ve birçok illegal faaliyetlerinde resmi yazışmada
kullandıkları bilgisayar ve şablonlar üzerinden yazıp
resmi arşivlere değil ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları
doğrultusunda oluşturulan ÖZEL İSTİHBARAT ARŞİV’ine
attıkları,
Dolayısıyla, belgelerin kayıtlarda olmayan kısımlarının
,Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olanlarla aynı yerlerde
yazıldığı ve bizzat şüphelilerin görevlerinde iken
yazdıkları örgütsel içerikli yazışmalar ve raporlar olduğu
anlaşılmıştır.
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KENDİNE ÖZGÜ YAPISI
Ordu ve kuvvet komutanlığı yapmış şüpheli Mehmet Şener
ERUYGUR’un,emekliliğini müteakip geçmişte önemli suçlar
işleyip mahkum olan hükümlü Semih Tufan GÜLALTAY ile
toplantı yapması ,ERGENEKON gizli yapılanmasının nasıl
yönetildiğini toplumsal olaylarda infiale neden olan basit
gibi görünen fiillerin hangi makamlardaki görevliler
tarafından yönlendirildiğini çok açık ortaya koymaktadır.
Yine ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları arasında ,terör
örgütü kurup yönetmek ve terör dünyasını yönlendirmek ,
toplumda kargaşa ve kaos ortamı oluşturmak için farklı
siyasi kimlikteki kişilerin ortak hareket etmesinin
sağlanması olduğu ele geçirilen örgütsel belgelerden
anlaşılmaktadır.
Yargılaması devam eden dosyada mevcut tanık beyanlarından,
Kuvayı Milliye Derneği (1919) nin Çanakkale’de katıldığı
etkinlik sırasında, kendilerine göre karşı siyasi grup
olarak gördükleri diğer grup arasınada tartışma çıktığı,
Kuvayı Milliye Derneği (1919) üyeleri programı terk edip
İstanbul’a döndükleri, iki üç gün sonra gece saat 23.00
sıralarında sanık Veli KÜÇÜK’ün derneğe geldiği ve
dernekte tartıştıkları grupla alakalı Çanakkale mitinginde
Kuvayı Milliye olarak gösterilen tepkinin yanlışlığından,
mitingi düzenleyen dernek ve kurumların yandaş
olduklarından, birlik ve beraberlik içersinde bulunulması”
gerekteiği şeklinde öğütler verdiği, dolayısıyla,her iki
dernek üyelerinin birbirlerini karşıt gruptaki kişiler
olarak. görmelerine karşın, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst
düzey yapılanması içinde yer alan kişilerce bilinen gizli
irtibatların olduğunu göstermektedir Mersin ve diğer
illerde meydana gelen bayrak yakma olayları sonucu oluşan
atmosfer ortamında ,İşçi Partisi tarafından organize
edilen bayrak mitingi yürüyüşlerinin Diyarbakır da
tertiplenmesi de ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN kaos ortamı
oluşturmak için her yöntemi denediğini ortaya koymaktadır.
Yine aynı dosyadaki delilerden, Mersinde başlayan bayrak
yakma olayının,VKGB derneği üyelerince provake edildiği
belirtilmiştir.
Bilgi sahibi sıfatıyla ifadesi alınan Ohal Gaziler ve
Şehit Aileleri Derneği Başkanı Müslüm ÖZTÜRK’, Doğu
PERİNÇEK’ in daveti üzerine, Bursa Dernek Başkanı Hemşire
Yıldız NAMDAR ile birlikte İşçi Partisi Genel Merkezine
gittiklerini, Doğu PERİNÇEK’ in yanında Vural SAVAŞ’ ı
gördüklerini, kendilerine şehit ve gazi aileleri olarak
partisinden milletvekili aday adayı olmalarını
istediklerini, kendilerini idare edenlerin Türk olmadığını
söyleyerek Musanın çocukları isimli kitabı okumalarını
önerdiklerini, Cumhuriyet mitinglerinde şehit ve gazi
aileleri derneği olarak yardımcı olmalarını istediklerini,
etkinlikler için kendilerinden ve partilerinden
faydalanabileceklerini söylediklerini, hatta bazı şehit
aile derneklerinin bu söylemlere inanıp sokağa
döküldüklerini, mevcut hükümeti bu şekilde çıkmaza sokmaya
çalıştıklarını, bu görüşmeden sonra Yıldız NAMDAR’ ın
Diyarbakır’dan bağımsız milletvekili adayı olduğunu,
dernek içersinden edindiği bilgilere göre Yıldız NAMDAR’
ın finansörlüğünü Doğu PERİNÇEK’ in üstlendiğini
duyduğunu, , Diyarbakır’daki derneğe Hurşit TOLON’ un
girişimleriyle bir oto alındığını, parasının nasıl ve ne
şekilde ödendiği konusundan bilgisinin olmadığını, otonun
Bursa’dan getirildiğini, plakasının Bursa plakası olduğunu
beyan ettiği,
Aynı konuyla alakalı olarak,PKK terör örgütü elebaşısı
Abdullah ÖCALAN’ın yargılandığı davaya müdahil olarak
katılan ve astsubay olan kocası PKK tarafından şehit
edilen Yıldız Hemşire olarak bilinen Yıldız NAMDAR’ın
beyanında; 2007 genel seçimler için Diyarbakır’dan
bağımsız milletvekili adayı olduğunu, bu karardan sonra
Diyarbakır’a gitmeden VKGB (Vatansever Kuvvetler Güç
Birliği) başkanı Taner ÜNAL’ ın kendisini arayarak,
yanında olduklarını, Diyarbakır’a gittiğinde VKGB’ nin
Diyarbakır şubesinde görevli arkadaşlarının kendisine
yardımcı olacaklarını, herhangi bir şeye isteği olması
halinde kendisini aramasını söylediğini, kendisine VKGB’
nin Diyarbakır şube başkanı Yüksel Bey’ in telefon
numarasını verdiğini, bir müddet sonra Diyarbakır’ dan
Yüksel BAYRAK’ ın kendisini arayarak sonuna kadar
yanındayız, Diyarbakır’a gelirken arayın bizi, sizi
karşılayacağız burada sizin yanınızda olacağız dediğini,
sonra seçim çalışması için Diyarbakır’a gittiğinde
havaalanında bile davul zurna ile ve Türk Barakları ile
karşıladıklarını, sonra VKGB’ nin Diyarbakır’ da ki
derneğine götürdüklerini, orada birçok üyenin olduğunu,
kendisini destekleyeceklerini ve kendisinin yanında
olacaklarını söylediklerini, birlikte esnaf ziyaretleri
yaptıklarını ve destek istediklerini, sonra kendisine
kalacak otel ayarladıklarını, seçim süreci boyunca bu
otelde kaldığını,seçim çalışmalarına başladıktan bir
müddet sonra VKGB üyelerinde bir kısmının seçim
çalışmalarından çekildiklerini, onlar çekildikten sonra
kendisinin bir araç ve şoför tutmak suretiyle seçim
çalışmalarına devam ettiğini, bu seçim çalışmaları
sırasında yalnız bırakıldığını hissettiği zamanlar
olduğunu, seçim sonrası seçimi kazanamayarak tekrar görev
yerine döndüğünü beyan ettiği,
2006 yılında Diyarbakır da Doğu PERİNÇEK tarafından
düzenlenen bayrak mitingi ve yürüyüşlerin de yine
VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ derneğinin üyelirinin de
katıldığı, organize içinde bulunan dernek başkanı Taner
ÜNAL ile Doğu PERİNÇEKin 06.06.2007 tarihinde yaptığı
görüşmede özetle ;
TANER: Nasılsınız efendim hürmet ederim kucak dolusu sevgi
ve saygılarımı sunuyorum efendim PERİNÇEK: Saygılar Taner
Bey çok sağolunuz, sağolunuz iyisiniz TANER: Şimdi
Diyarbakır'da ki mitinginize biz katılacağız efendim
PERİNÇEK: Güzel TANER: Hıı işte arkadaşları da şey yaptım
ben bayrakta gönderdim oraya 2 km bayrağımız var ya onu
gönderdim PERİNÇEK: Çok güzel, çok güzel TANER: Bütün
ilçelerde zaten biz teşkilatlanmış durumdayız
Diyarbakır'da PERİNÇEK: Güzel çok güzel TANER: Yani bütün
gücümüzle destek vereceğiz hatta işte Erzincan'dan,
Mardin'den yani çevre bütün teşkilatlardan da arkadaşları
aradım PERİNÇEK: Lütfen TANER: Hepsi bütün gücüyle
yanınızda olacaklar efendim PERİNÇEK: Sağolunuz, sizde
mehter takımı varmış var mı öyle bir şey TANER: Hayır yok
sayın genel başkanım PERİNÇEK: O zaman başka arkadaşlarla
karıştırdılar Vatan Severlerin mehter takımı diye ,
PERİNÇEK: Güzel çok güzel bekliyoruz bayrağınızla birlikte
bekliyoruz kardeşim….
Şeklindeki görüşmeden de aralarında yasal organik bağ
bulunmayan farklı iki topluluğun ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ
tarafından tek merkezden nasıl yönetildiğini
göstermektedir. Yine eski dosyamızda bu konda bulunan
telefon görüşmelerinde, Taner ÜNAL’ın yaptığı görüşmede,
bayrak yürüşüşü organizasyona bazı askeri şahıslarında
katılıp silahlarıyla kendilerini koruyacaklarını
konuştukları anlaşılmaktadır.
Mehmet Ali ÖZALTIN’ ın bilgi sahibi sıfatıyla emniyet de
alınan ifadesinde özetle; 1993 yılından itibaren Türk
Metal Sendikasının Manisa Şube Başkanlığını yaptığını,
genel başkanları Mustafa ÖZBEK’ in talimatı ile SARUHANBEY
federasyonunu kurduğunu, bunun için altı derneği bir araya
getirdiğini, başkanlığını kendisinin yaptığını, üyelerinin
çoğunluğunun sendikaya üye kişilerden oluştuğunu, İzmir
ilinde yapılan Cumhuriyet mitinglerine destek olduklarını,
harcamaların sendikanın imkanları ile yapıldığını, Bursa
ilinde yapılan mitinge de genel merkezin talimatı ile
zorunlu olarak katıldıklarını, 24.06.2007 tarihindeki
bursa mitingine gittiklerinde oradaki tüm talimatları
HURŞİT TOLON’ dan aldıklarını, konuşmacıların sırasını
bile Hurşit TOLON’ un belirlediğini, otobüslerin parasını
da baskı ile işverenden sağladıklarını, ancak toplu
sözleşmelerde sorun yaşanmaması için bu isteklerine yerine
getirdiklerini, İstanbul ilinden katılanlara en büyük
desteği koç grubunun sağladığını, beyan etmiş olup,
buradan da emekli orgeneral olan şüpheli Ahmet Hurşit
TOLON’ ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ adına hem sivil toplum
kuruluşlarını hem de örgütün kontrolünde olan bazı
sendikaları üyeleri ve yöneticilerini yönlendirdiği gibi
sonucuna ulaşılmıştır. aynı kişinin ifadesinde belirttiği,
2007 yılı Aralık ve 2008 yılı Mayıs ayı içersinde Türkiyem
Topluluğu üyeleri siyasi parti kurmak için üç gün Ankara
ilinde Büyük Anadolu otelinde toplantı yaptıklarını,
toplantıya Hurşit TOLON, Osman ŞAHİN, Alaaddin PARMAKSIZ,
Mustafa BALBAY, Profesör Dr. Yaşar HACISALİHOĞLU’nun
katıldığını, bu toplantılarda mevcut hükümete karşı yeni
bir hareket oluşturulması gerektiğini söylediklerini,
Şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’un ifadesinde, hiçbir siyasi
oluşum içinde olmadığını beyan etmesine rağmen birçok
siyasi oluşumu doğrudan yönlendirip koordine etmesi de
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlarına uygun faaliyetlerde
bulunduğunu göstermektedir.
Yine şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’un birçok ortamda birlikte
olmak istemediğini beyan ettiği sanık Doğu PERİNÇEK için,
Tape No:4299 de kayıtlı 15.03.2008 saat:10.46 da, X Şahıs
/ Başkent Üniv. Rektörü ile yaptığı görüşmede, “…(kapatma
davası için) öbür konuda inşallah öbür konuda mutlaka hele
bu aşamada çok ciddi şekilde yürümek zorunda artık efendim
ama orda da bir sıkıntım var o bitane eski siyasi partinin
bişeyi var …. varya birisi” “İŞTE ESKİ SİYASİ PARTİNİN
BİLMEM NESİ VAR HER ŞEYE DALAŞIYO BACAĞI SAKAT HANİ”
dediği, Rektör’ün “ANLADIM ANLADIM” dediği, A. H. TOLON’un
“HIH İŞTE O O. YOKSA BİZİM BÜYÜĞÜMÜZ MUHTEREM İNSAN YANİ.
EVET ALLAH VAR” dediği, Rektör’ün “Ha anladım da şimdi
tabi şöyle şimdi malum hep söylüyoruz ya ülke bize emanet
edilmiş bu köprüden geçmek zorunda işte gele gele nereye
geldik” dediği, A. H. TOLON’un “Doğru işte o köprüde
köprünün bacağı demesemde tahtalarından biri o doğru yoksa
bizim büyüğümüz muhterem insan yani Allah var” diyerek
övgüyle bahsetmesi, köprünün bacağı olarak sanık Doğu
PERİNÇEK’i göstermesi, özellikle isminden bahsetmemek için
telefonda vasıflarını anlatarak gizliliğe riayet etmesi
hususlarının, örgütsel irtibatın mahiyetini ve gizliliğe
verilen önemi ortaya koymaktadır.
İşçi Partisinden elde edilen ve iddianame yazıldıktan
sonra dosyaya dijital raporların ekinde sunulan,
ULUSLARARASI SUSURLUK KONFERANSI isimli metinde, Erol
MÜTERCİMLER’in konferansta ERGENEKON terör örgütünü
anlattığı anlaşılmaktadır. Söz konusu yazı içeriğinde,
EROL MÜTERCİMLER’in bir süre ERGENEKON’u anlattıktan
sonra,
. “Herkes Ergenekon'un içinde değil. Örneğin, her
genelkurmay başkanı Ergenekon'un içinde yer almıyor.
Burada bu topraklarda bir eylem geliştirilecekse eğer, o
zaman buna uygun kişiler bunun içine alınıyor. …Herkesi
bunun içine dahil etmiyorlar. Ama dahil ettikleri de daha
sonra iflah olmuyor. Çünkü içine giren valisi, bunun
içinde işadamları var, gazeteciler var, şu anda köşe
yazarlığını işgal eden kişiler var. Ama isimlerini
kullanmamaya söz verdiğim için kullanmıyorum, üstelik
bunlar bizim karşımıza televizyonlarda çok temiz adamlar
olarak çıkıyorlar. Bir takım gazete patronları var. Daha
da önemlisi çok çok önemli iki tane işadamı var. Çok büyük
sermayeli iki işadamı var ve uzun yıllar Ergenekon'u bu
anlamda destekleyen kişiler. Genel çerçevesi bu.
Ondan sonraki süreçte, Ergenekon adını sıkça duymaya
başladıktan sonra, Oramiral Kayacan'la olan iki konuşmamı
aktarıp konuşmama son vermek istiyorum. Kayacan Paşa'nın
evinde çok bulundum. Onun manevi çocuğu sayılırım. Çok
nedenle pek çok sırrını biliyorum. iki şey çok önemli ve
bunun da bilinmesini istiyorum. Niçin öldürüldüğünün
bilinmesini istiyorum. Ikinicisi de, Ergenekon hakkındaki
düşüncesinin bilinmesini istiyorum. Ben şunu sordum: Siz
oramiraldiniz, üstelik de ta yüzbaşılığından itibaren
birliğin en güçlü subaylarından birisi, Yani sonuçta, iyi
bir Laz ve iyi bir yapıcı subay. Deniz subaylarının yapıcı
olması çok önemli. Çünkü sonuçta bileği kuvvetli oluyor.
Bunlara rağmen, neden özellikle deniz subaylarının
tasfiyesini engelleyemediniz? Bana söylediği tek bir şey
oldu o da şu: "Sen, bizim güçlü olduğumuzu mu düşünüyorsun?
Bizim dışımızda öyle bir örgüt vardı ki, bizim rütbemizin
or olması hiç bir anlam ifade etmiyordu.” Ergenekon diye
bir örgit duyup duymadığını sordum. "O örgütü ciddiye
alacaksın. Çünkü her şeyi tezgahlayan örgütün adı odur.”
Ancak konuşmalardan Kemal Kayacan Amiralden benim
edindiğim izlenim, bu örgütün temel yapısal şemasını oda
iyi bilmiyordu. Çünkü içinde yer almamış. Kemal Kayacan'ın
öldürülme nedeni bana göre şu: Kemal Kayacan amiral,
Ergenekon konusundaki çok fazla bilgilerini yavaş yavaş
kamuoyuna çıkartmaya başlıyor. Yalnızca o değil, onunla
birlikte o dönemde öldürülen üst düzey subaylara,
orgenerallere bakın hepsi de bu örgütün içinde yer almamış
ama Türkiye'nin kritik dönemlerinde görev almış ve bu
örgütü çok iyi bilen Adnan Ersöz gibi, artık konuşabilecek
duruma gelmiş olanlardı. Neden konuşacak duruma gelmiş
olanlardı diyorum. Onu şundan dolayı söylüyorum. Orgeneral
rütbesine gelip, o şaşa bittikten., köşenize çekiIip
aradan yıllar geçtikten sonra size birşey anlatmanızı
bekleyen insanların kapınızı çalmasını bekliyorsunuz. Ben
yaşadığım için çok iyi biliyorum. Işte o ilgiler nedeniyle
bu bilgiler aktarılmaya başlanıyordu. O aşamada tek tek
öldürüldüler. Öldürülürken de, taşeron firmalar kullanıldı.
şunu da altını çizerek söylüyorum, Ergenekon dediğimiz bu
örgüt taşeron olarak ülkü ocaklarını da kullanmıştır, Dev-Sol'u
da kullanmıştır. Teşekkür ederim.
EROL MÜTERCİMLER, Türkiye'de Özel Harp Dairesi ya da
kontrgerilla denilen tanımda altını çizdiğim tanımda
yanlışlık yapıyoruz, o nedenle hedefe gidişte hep hata
yapılıyor dedim. Sayın (Ferit) İLSEVER de, aynı hatayı
sürdürdü. Tanım yanlış. Bakın, Özel Harp Dairesi Silahlı
Kuvvetler içerisinde yasayla kurulmuş. Bütçesi belli, ne
yapacağı belli olan bir kurumdur. Bu kurum içinde görev
alan kişiler bu yasanın dışında hareket edemezler. Ancak
bizim sözünü ettiğimiz Ergenekon gibi adına ne derseniz
deyin o adla anılan örgütler bu kollardan birisidir.
Eylemleri yapan örgütler işte bu kollardır. Bu nedenle
merkezle merkez çıkışı birbirine karıştırmayalım. Biz
merkezle merkez çıkışı karıştırırsak, işte merkez sapa
sağlam kaldı, bu merkezin altındaki asıl mücadele edilmesi
gereken kollar yaşamlarını sürdürdü. Çünkü herkes merkezle
uğraşıyor. Merkez yasal bir kurumdur. Yasal olduğu sürece
hiçbir şey yapma şansınız yok. Bütçesi belli, yasası belli,
ne yapacağı belli, kadroları belli. Ama kadronun içinde
yer alan bazı kişiler öteki örgütlere girip çıkıyorlar.
Onun için Türkiye'de kontrgerilla, gladyo ne ad verirsek
verelim, bu örgütlerin ilk eylemi TKP tutuklaması değildir.
Çok yanlış. Ilk eylem, Selanik'e atılan bombadır. Neden
ilk eylem? Çünkü bu kurum ve kuruluşlar, önce yurtdışında
bir eylemde sınanacaklar. TKP tutuklaması içerde ve henüz
daha bu gücü kendinde bulup, toplu bir tutuklamaya
girişecek konsept geliştirilmemiştir. Bunu ne zaman
gerçekleştirdiler? 12 Mart'ta gerçekleştirdiler.
Selanik'te bomba atıldı. Toplumun nasıl reaksiyon
gösterdiğini gördüler. Ardından 7 Eylül olayı tezgahlandı.
ilk eylemler bunlardır. Sayın Ilsever'in altını çizdiği
fakat netleştirmediği bir şey var. 1990'larda şekil
değişikliğine gittiler. Ergenekon örgütü dağıtıldı. Haydar
Saltıkların tasfiyesinden sonra bu örgüt gücünü yitirdi,
bu da bir gerçek. Ancak çok önemli yeni bir yapılanma var,
Gazi Olayları. Gazi olaylarında şu denendi: Ordunun yerine
polis olgusunu koyabilir miyiz? Ancak görüldü ki, Türk
polis teşkilatı henüz daha bu anlamda örgütlü eylemleri
yürütecek ve sürdürecek güce sahip değil. O nedenle Gazi
olaylarına devam edilmedi.” şeklindeki beyanları yanında
aynı konu hakkında yazılan ERGENEKON isimli kitap içinde
şüphelinin aynı konferansta ERGENEKON örgütüyle alakalı "bunun
içinde Subaylar var, emniyetçiler var, profesörler var,
gazeteciler var, iş adamları var, sıradan insanlar var ,bu
gün çeteler dediğimiz bu küçük birimler varya işte bu
birimler ERGENEKON un içindeki birer bölüm birer parça,
adını saydığımız kişilerde ERGENEKON adı verilen bu üst
örgüt tarafından kullanılan tetikçilerdir.” şeklindeki ,şüpheli
Erol MÜRTERCİMLER tarafından kabul edilmiş beyanları ,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN aynı zamanda suç örgütleriyle
bağlantısını ortaya koyar niteliktedir.
Bu konuda önceki iddianamenin deliller belirtilmiş olmakla
birlikte, aynı konuda bu dosyada mevcut askeri şahısların
örgütsel irtibatlarına bakıldığında, hem görevli askeri
şahısların hem de emekli olan askeri şahısların
irtibatlarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı
görülmektedir.
Bu cümleden olarak;
Sami HOŞTAN ve diğer çıkar amaçlı suç örgütü liderleriyle
irtibatları önceki iddianamede anlatılmıştır. Ancak ayrıca
yeni elde edilen deliller çerçevesinde,
Şüpheli Veli KÜÇÜK’ün görevli iken örgüt üyelerinden Sedat
PEKER, Sami HOŞTAN’la, görüştüğü tanık beyanlarıyla sabit
olup ,ayrıca birçok suç örgütü lideri ve mafya olarak
adlandırılan kişilerle irtibatları Susurluk raporu olarak
adlandırılan rapor içerisinde de belirtilmiştir. Veli
KÜÇÜK’ün aynı kişilerle emekli olduktan sonra da
görüşmeler yaptığı dosyadaki telefon görüşmeleri, beyanlar
ve delilerden anlaşılmıştır. Hatta Veli KÜÇÜK’ün Sedat
PEKER vasıtasıyla yurt dışındaki bir çok örgütlenme ve
diğer faaliyetlerini organize ettiği tespit edilmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK’ün gazi mahallesi olaylarında kahve
tarama eylemini gerçekleştirdiği iddia edilen şüpheli
Osman GÜRBÜZ le de eski yıllardan beri görüştüğü, bu
konudaki tanık beyanlarında Habil Küçük isimli emekli
generali bizzat Veli KÜÇÜK’ün getirip Osman GÜRBÜZ le
tanıştırıp ortak güvenlik şirketi kurdurttuğu,
Aynı kişi ile ortak olduğu dönemde Beyoğlu’nda ki
ofislerinde yapılan arama sonucunda birçok silah ve
mühimmatın ele geçirildiği, Osman GÜRBÜZ ün bu sırada
kendini aşağı atarak kaçmaya çalışırken belini kırdığı
dosyada mevcut evraktan anlaşılmıştır.
Emekli albay olan şüpheli Arif DOĞAN beyanında , JİTEM’ İ
1987 YILINDA İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANLIĞI’ NA BAĞLI OLARAK
KURDUĞUNU, Veli KÜÇÜK’ ü tanıdığını, zira 1990 yılında
Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı görevini Veli KÜÇÜK’
e devrettiğini ,Sedat Peker’ i tanıdığını, 1984-1985
yıllarında tanıştığını, kendisi ile ağabey, kardeş gibi
görüşmeleri olduğunu beyan ettiği ve dosyada mevcut Sedat
PEKER ile çok eski yıllara dayanan irtibatlarının halen
devam ettiği anlaşılmaktadır.
Tape :1177 21.07.2004 tarihinde Ayrıca Sedat PEKERin Güler
KÖMÜRCÜ ile görüşmesinde “Şuan bu ülkede kaosa ihtiyaç yok.”
“Ben zaten böyle bi tip bişeylerin içersinde zaten
bulunmam. O da yapalım derken böyle yuvarlak ortada
bırakmıştı hani. Şöyle yapmak böyle yapmak lazım filan
diye.” .” “Şimdi napıcaz yani. Onu soruyorum. Bide bunlar
cahil. Bide tutar bi kahve mahve tarattırırlar. Bi iki
genç çocuğun eline verip.” dediği, Güler’in “Yok canım
yapmazlar öyle şeyler. Bunlar 40 kişiler aman yani hiç
zannetmiyorum. Böyle yollara sapacaklarını umut etmiyorum.
O tür illegal şeylere sapmazlar.” dediği, Sedat’ın “…On
sene evvelinde olan olayların içinde Güler aklı başında
insanlar vardı. Devlet kararı, Hükümet kararı vardı.”
Şeklindeki görüşmelerden, kendini hep devletin tek sahibi
olarak gören ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN illegal kararlar
aldığı ve kendi hakimiyetini sürdürmek için irtibatta
olduğu illegal kişileri bu tür eylemlerin içine
sürükledikleri anlaşılmaktadır. Aynı görüşme içinde
devletin istihbarat ve güvenlik birimlerinin önemli
kademelerinde görev yapan Yavuz Ataç ile Veli KÜÇÜK’ün ve
susurluk davasından mahkum olan Korkut Eken’in
aralarındaki anlaşmazlıklardan o tarihlerde çok genç olan
Sedat PEKER gibi birinin aracılık yapıp bu kişileri
birleştirmeye çalışmasından , devlette üst düzeyde farklı
birimlerde görevli bu üç şahsın Sedat PEKER le irtibatta
oldukları anlaşılmaktadır. Bu sıra dışı irtibatlar,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN dokümanları arasında yer alan
MAFİANIN Yeniden Yapılanmasının(reorganizasyonu) nasıl
uygulamaya konulduğu ortaya koymaktadır.
Şüpheli Osman GÜRBÜZ ün, 2002 yılında Necip HABLEMİTOĞLU
nun öldürülmesi işini Veli KÜÇÜK’ün huzurunda gizli tanık
9 a teklif ettiği ,tanığın kabul etmemesi sebebiyle
şüpheli Veli KÜÇÜK’ün Osman Gürbüz’e hitaben “bu iş yine
sana kaldı”dediği, aradan geçen zaman sonucunda şüpheli
Osman GÜRBÜZ ün aynı tanığı Necip HABLEMİTOĞLU nun
paralarını kumar masalarında bitirdik diyerek kendisinin
bu cinayeti işlediğini itiraf ettiği, bu husustaki evrakın
tefrik edilerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ‘na
gönderildiği anlaşılmıştır.
Gizli Tanık Kıskaç 30.11.2008 tarihli beyanında;
...Osman GÜRBÜZ’ün Veli KÜÇÜK’ün adamı olduğunu, 2003
yılında Osman GÜRBÜZ isimli şahıstan tehdit telefonları
almaya başladığını, bu şahsın HACI lakabını kullandığını,
Genelkurmay eski başkanı Doğan GÜREŞ’in Hasdal Kışlası’nda
zehirlenmeye çalışılması olayı sonrası emekli edilen
Tuğgeneral Habil KÜÇÜK ile Taksim Sıraselviler’de ortak
bir büro açtığını öğrendiğini, Osman GÜRBÜZ’ü Habil KÜÇÜK
ile Veli KÜÇÜK’ün tanıştırdığını, Osman GÜRBÜZ’ün polisle
çatışmaya girerek bir polis memurunun şehit edilmesi
eylemini gerçekleştirdiğini öğrendiğini, Osman GÜRBÜZ’ün
bürosuna o dönem Korkut EKEN, Veli KÜÇÜK, Ziya
BANDIRMALIOĞLU, Kürşat YILMAZ ve Sedat PEKER’in de gelip
gittiği,yönündeki beyanlarında,bu örgütlerin bir merkezden
yönetildiği ortaya koymaktadır.
Ayrıca Necip HABLEMİTOĞLU nun bir seneye kalmadan
öldürüleceği tutuklu sanık Habip Ümit SAYIN’ın
bilgisayarlarında yapılan dijital incelemelerde bulunan
email yazışmalarından anlaşıldığı, aynı yazışmalar içinde
Necip HABLEMİTOĞLU nun örgüt üyelerince çok sevilmediği
tehlikeli kişilerle ilişkilerde bulunduğu mit
müsteşarlığına adının geçtiği ve sakıncalı hareketler
yaptığı belirtilerek bir seneye kalmadan öldürüleceği
belirtilmiş ve öldürmüştür. Ancak failleri bugüne kadar
bulunamadığı gibi fail olarak adı geçen İbrahim ÇİFTÇİNİN
‘de bu hususta şüpheli olarak ifadesi alındıktan sonra
herhangi bir dava açılmadan 2.10.2006 tarihinde iki adet
el bombasıyla öldürülmesi ve bu bombaların tutuklu sanık
Oktay YILDIRIM dan elde edilen bombalarla benzerlik
göstermesi de örgütsel ilişkilerin boyutlarını
göstermektedir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK’ün ERGENEKON terör örgütünce alınan
kararlara istinaden siyaset dünyasının yönlendirilmesinde
Sedat PEKERe görev verdiği bu konuda yapılan telefon
görüşmelerindeki geçen isimlerle Cumhuriyet Çalışma
Grubunda alınan kararların tarih ve kişiler bazında
paralellik gösterdiği anlaşılmaktadır.
Suç örgütü kurup yönetmek suçundan mahkumiyet cezası
bulunan Sedat PEKER in yapmış olduğu telefon görüşmesinden
de açıkça anlaşılmaktadır. Yine aynı dosyadaki
görüşmelerde Sedat PEKER’in şüpheli Güler KÖMÜRCÜ ile
yaptıkları görüşmede: gizli toplantıda ülkede karışıklık
çıkarma kararının alındığı bu aşamada olayın basında yer
alması üzerine Sedat PEKER nin şu an kaosa ihtiyaç yok
ülkenin durumu iyiye gidiyor şeklinde görüşmeler
yaptıkları bu görüşmeleri Sedat PEKER in bir çok şahısla
tekrarladığı, bunu da muhtemelen telefonlarının
dinlendiğini bildiği için dezenformasyon amaçlı olarak
yaptığı anlaşılmaktadır.
Tutuklu sanık Fikri KARADAĞ görevde iken hem Sedat PEKER
hem de Semih Tufan GÜLALTAY ile irtibatta olduğu, hatta
Almanya’da uyuşturucu parası yüzünden öldürülen Ertuğrul
Yılmaz’ın cenaze törenine resmi üniformasıyla katıldığı,
buna ilişkin fotoğrafların bulunduğu,aynı tutuklu sanığın
emeklilik döneminde de bu kişilerle irtibata geçtiği, bazı
gazeteciler ve milletvekillerine suikast yaptırılması
amacıyla tutuklu sanık Muhammed Yüce ile irtibata geçtiği
ve hakkında adam öldürmekten yakalama kararı bulunan Selim
AKKURT’ u bu iş için görevlendirdikleri anlaşılmıştır.
Emekli Kıdemli Albay Fikri KARADAĞ’ ın emekliliği
döneminde kurulmasına öncülük ettiği Kuvayı Milliye
Derneği (1919) nin çatısı altında tüm bu işlemleri yaptığı
,bu dernekte uyuşturucu içiminden adam kaldırılıp dernekte
dövülmesine kadar her türlü illegal işlerin yapıldığı,bu
derneklerinde yine ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN faaliyetleri
doğrultusunda kurulan Cumhuriyetçi Çalışma Grubu kararları
sonucu birçok ulusal isimli derneğin faaliyete geçirilip
örgütlenmede araç olarak kullanıldığı,birçok dernek
üyesine illegal olarak askeri rütbelerin verildiği,
şüpheliler kendi aralarındaki konuşmalarında dahi bu
rütbeleri kullandıkları belirlenmiştir.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca yakalanan şüpheli Yüksel
DİLSİZ beyanlarında, kendisinin sivil bir kişi olmasına
rağmen Jandarma İstihbarat başkanı olarak görev yapan
şüpheli Levent ERSÖZ ün kendisine askeri rütbe verdiğini
ve kendisinin de bu rütbeyi birçok kişiyle görüşürken
kullandığını, kendisini binbaşı olarak tanıttığını, bu
yolla birçok milletvekilini fişleyip gizli görüntülerini
yasadışı olarak kaydettiği beyanlarından anlaşılmıştır.
Yine tutuklu sanık Fikri KARADAĞın Tape : 56 01.07.2004
tarihinde Hüseyin NALBANTOĞLU ile görüşmesinde özetle;
Hüseyin’in “Ben Hüseyin NALBANTOĞLU. Atilla Beyin yanından
ben.” “Komutanım saygılar ellerinizden öpüyorum.” diyerek
kendisini tanıttığı, Fikri’nin “Bir arayıp sorayım dedim.
Ne oldu bu çocuklara hiç ses soluk çıkmıyor dedim. İyiler
mi dedim.” dediği, Hüseyin’in “İyiler Allah’a şükür.”
dediği, Fikri’nin “Reis nasıl iyi mi?” diye sorduğu,
Hüseyin’in “İyi Allah’a şükür.” dediği, Fikri’nin “Hepsine
selam söyle.” şeklindeki konuşmasından da daha görevdeyken
REİS(kod) Sedat PEKER le görüştüğü tespit edilmiştir.
Yine sanık Fikri KARADAĞ’ın Osman GÜRBÜZ’ ile birlikte
Kuvayı Milliye Derneği (1919) etkinliklerine katıldıkları,
Osman GÜRBÜZ ün Antalya’ da Kuvayı Milliye Derneği (1919)
üyesi olduğu, Yök başkanına suikast yapma teşebbüsünde
iken yakalanan kişi üzerinde Kuvayı Milliye Derneği (1919)
kartı çıktığı, , Nurullah İLGÜN isimli şahsın YÖK başkanı
Erdoğan TEZİÇ e silahlı suikast girişiminde bulunduğu ve
cebinden Kuvayı Milliye Derneği (1919) kartının çıktığı
anlaşılmaktadır.
Tape no:86, 25.04.2007 tarihinde saat:17.05 de Mehmet
Fikri KARADAĞ ve ALI isimli şahısların yaptığı görüşmede
özetle; M.Fikri KARADAĞ’ın “ Mümin KELEŞ diye bir tane
şeyle tanıştım. Özel harpçiyim falan diyor. ...Osman bizim
Osman GÜRBÜZ’e elli tane suç, yapmadığı kalmamış” dediği,
ALİ’nin de “yani Osman demiyoruz ki şey sütten çıkmış
bilmem ne kaşık, demiyoruz ki biz, yatmış çıkmış, cezasını
çekmiş, aslan gibi de geziyor, vatanı milleti müdafaa
ediyor, yani şimdi birisini öldürdü, birisini vurdu,
cezaevinde hangimiz yatmadık ki, ...ben de yattım, çıktım,
... mühüm olan vatanımızı sevmek” dediği, M.Fikri
KARADAĞ’ın da “ Osman GÜRBÜZ’ü tanırım da, o da….”şeklindeki
görüşmeden sanık Fikri KARADAĞ’ın Osman GÜRBÜZ ü tanıdığı
ve geçmişine de bildiği, konuştuğu ali isimli kişinin
bizde ceza evine girdik çıktık sözlerinden Kuvayı Milliye
Derneği (1919) çatısı altında genel de daha önce suç
işlemiş kişilerin toplandığını ortaya koyduğu,bu durumunda
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN sistemle barışık olmayanların
örgüte alınması prensibini uygulamaya koyduğunu açıkça
ortaya koymaktadır.
3-Şüpheli MEHMET ŞENER ERUYGUR VE AHMET HURŞİT TOLON’ unda
TİT üyesi olmak suçundan mahkumiyet hükmü bulanan Semih
Tufan GÜLALTAY ile görüştüğü ve ulusal güç platformuyla
alakalı kendisine teklifte bulunulduğu,şüpheli Semih Tufan
GÜLALTAY ın da ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMU adı
altında platform oluşturduğu, bu platformla alakalı olarak,
16.12.2006 günü saat 13.10’de Necdet ATIŞ ile arasındaki
telefon görüşmesinde; (yargılandığı dosyadan alınmıştır)
Necdet’in “Başkanım ben şimdi o şeyleri yapayım ulusal
birlik…” dediği, Semih’in “He yaz derneğimiz adına.” “
ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMU hareketi derneğimizi
temsile yetkilidir.” dediği, Necdet’in “Yani her hangi bir
dernek üyeleri de bunu ben dışardan bir insan
ayarlayacağım için başkanım bir derneğe üye olan bir kişi
böyle bir yazıyı kendi derneğinden alıp bizim ulusal
birlik platformumuza üye olur.” dediği, Semih’in “O kadar
o kadar o kadar…….Necdet’in “… Şimdi aklıma geldi
dernekler genel başkanı Ziya’nın iyi bir dostuydu. İşimize
yarar değil mi başkanım?” diye sorduğu, Semih’in “Çok
önemli o adam bize.” “O çok ağır bir top o bize çok lazım.”
dediği,
21.12.2006 günü saat 21.59’da Selçuk isimli şahıs ile
arasındaki telefon görüşmesinde;
….“Ben size bir şey söyledim dedim ki benim zaten bir
hedefim ve bir projem var yürüyorum birlikte yürüyelim”
“BEN KUTLU BİR DAVA YOLUNDA YÜRÜYORUM SELÇUK ABİ. Bana
yardımcı olun bana köstek olmayın…” “Üç dört gündür kendi
kendimi yiyorum” “Şimdi bir dakika son derece rahatsızım
üç dört gündür kendi kendimi yiyorum. Orada bir kelime
bahane edildi. BURDA DEDİLER DİN KELİMESİ GEÇMİYOR YANİ
MANEVİ DEĞERLER.” “ONU ULUSAL DEĞERLER OLARAK TADİL ETTİK.”
dediği ve bir süre toplantıda ve sonrasında yaşandıkları
hakkında görüştükleri, daha sonra Semih’in Selçuk abi ve
bu iş benim için her şeyden üstün. BEN BU İŞİN SONUNDA KAN
DÖKÜLMESİNİ İSTEMİYORUM.” dediği, Selçuk’un “Yani kimse
kimseye memurluk yapmıyor. Bu işe ben inanmasam zaten ben
bu işe girmezdim.” dediği, Semih’in “Ben bu platformu
kuracağım. Bunun başkanı olarak bu işi, BU OPERASYONU BEN
YÜRÜTECEĞİM. Ben orda bana muhalif olacak adamın AĞZINA
MERMİYİ SIKARIM. Bana destek olacak bana ağ sakal insana
ihtiyacım var.” “Şimdi Selçuk abi bunlar açık anlatılmaz.
Ben size dedim ki; benim bir yolum var, bir hesabım var,
ben yürüyorum dedim mi” “Birlikte yürüyelim dediniz peki”
dediği, Selçuk’un “Konuştuğumuzda böyle konuşmadık.”
dediği, Semih’in “Şimdi bir dakika sen o gün gecikiyorsun.
Her gün toplantıya geç kalan Kemal Ata erken geliyor, Arif
Akdeniz erken geliyor.” “Beyler … yere vuruyor. Vay
efendim burda din kelimesi vaaz edilmemiş. BİR SONRAKİ
TOPLANTIDA BEN PAŞAYI ÇAĞIRIYORUM. Bu sefer mealen
diyorsunuz ki; yav öyle bir organizasyon kuruyorsun da
paşanın senden haberi var mı tabi” “… BU SEFER ERTESİ GÜN
PAŞA GELİYOR. Diyorum kalk gel buraya paşa diyorum
arkadaşlarla görüşelim.” “Paşa geliyor toplantının
bitimine doğru. Sen dönüyorsun diyorsun ki Arif bey bir
söyleyeceğin var mı?” “Arif bey kalkıyor, din tasavvuf
dergah tarikat. Yav biz ne kuruyoruz ya” dediği ve bir
süre aynı konu hakkında görüştükten sonra “… bir kaç
gündür ben rahatsızım. Ya yollarımızı şimdiden ayıralım ya
da konuşun aranızda… BEN BU YOLDA YÜRÜYECEĞİM. BU YOLDA DA
BABAM SIRRI GÜLALTAY’I KURBAN EDERİM TANIMAM. EMRE Yİ
YATIRIR BAŞINI KESERİM.” “Bak ben şimdi bu saatte
gidiyorum 6 tane dernek başkanıyla toplantı yapmaya. 6
dernek davası kazanırım diye ben yırtınıyorum.” “Selçuk
abi, Arif Akdeniz gibi bir adam, bir KUVVET KOMUTANININ
YANINDA BUNLARI KONUŞMASI hiç tesadüfi bir şey değildir.”
“BEN ŞİMDİ BİZ ŞİMDİ O ADAMI RAZI ETMİŞİZ BU PLATFORMUN
BAŞKANLIĞINA GETİRMİŞİZ.” dediği,
21.12.2006 günü saat 22.18’de Selçuk isimli şahıs
arasındaki telefon görüşmesinde;
Görüşmenin başında telefonun kesildiğinden bahsettikleri
ve bir önceki telefon görüşmesinde bahsettikleri
deklarasyonun imzalanmaması ile ilgili görüşmeye devam
ettikleri, bu çerçevede önceki görüşmenin devamı olarak
Semih’in “Selçuk abi açık söylüyorum. BU İŞİN KELEYİ
KOLTUĞUNA ALMIŞ OLAN ADAM BENİM. Benim askere ihtiyacım
var. Benim kendime komutana ihtiyacım yok. Bana akıl
verecek adama ihtiyacım yok. Hele beni engelleyecek insana
hiç ihtiyacım yok. Lütfen bana destek verilecekse bundan
sonraki toplantıya gelin.” “Bak Selçuk abi aynen politika
yapmadan neyse söylüyorum çünkü bu benim namus meselem
namus namus burada yolumuzu ayırdıktan sonra da İNTİKAM
ALIRIM HEPİNİZDEN aynen söylüyorum.” “Ailemi koymuşum her
şeyi mi koymuşum bu yola.” “HERKESE TETİK KESERİM” “Yani
ben bu işin boyutlarını anlatıyorum. ÖLÜMÜNE YÜRÜYORUM BU
İŞTE…” “Benim bu işle uğraşmamın sebebi BEN ULUSAL BİRLİK
HAREKETİ PLATFORMUNU KURUP BUNUN BAŞKANI OLARAK MÜCADELEYİ
HEDEFE ULAŞTIRMA AZMİNDEYİM…” dediği ve bir süre aynı
konularla ilgili görüştükten sonra Semih’in “YANİ BEN
ORADAKİ… HADİ HARP AKADEMİLERİ ADRESİ OLMASIN. BUNU BİR
YERDE BİR KAÇ SEFER TEKRARLADIKTAN SONRA… OLABİLİR YANİ
MAKUL.” dediği, … görüşme içeriğinden sanık Semih Tufan
GÜLALTAY o tarihlerde kendi kendine oluşturduğunu iddia
ettiği ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMU adlı oluşumu
kurduğu zaman kendisini emekli kuvvet komutanı olduğunu
söylediği kişilerin yönlendirdiğini,hatta bu hareketin
inandırıcı olabilmesi ve arkadaş çevresini ikna edebilmesi
için paşayıda toplantıya çağırdığını beyan ettiği,telefon
konuşmasındaki bahsi geçen paşaların bu konuyu kendi
ifadelerinde de kabul eden şüpheliler Mehmet Şener ERUYGUR
ve Ahmet Hurşit TOLON olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Her
iki şüphelide gittikleri yerin Semih Tufan GÜLALTAY a ait
olduğunu bilmediklerini söylemiş iseler de, bu husustaki
beyanlarının gerçeğe uymadığı bizzat Semih Tufan GÜLALTAY
çağırması sonucu bu toplantılara her iki şüphelinin de
ayrı zamanlarda katıldıkları tespit edilmiştir.
Şüpheli Levent ERSÖZ hırsızlıktan sabıkası bulunan şüpheli
Yüksel Dilsiz’i bir çok illegal işinde kullandığı, bu
konuda yaptığı çalışmalar sebebiyle Yüksel Dilsiz’i Mehmet
Şener ERUYGUR ile görüştürdüğü , şüphelinin birçok üst
düzey bürokratla istihbarat elemanı olarak irtibat kurduğu,
milletvekillerinin fotoğraflarını çekip telefon
numaralarını illegal dinlemeler için verdiği, birçok
kişiyi illegal yolla dinleyerek, bu kişilerle alakalı
bilgileri karşı siyasi görüşte olan kişilere verip,
değişik şekilde gazetelerde yayınlattıkları, bu konuyla
alakalı birçok raporun Cumhuriyetçi Çalışma Grubu dönemsel
devre raporlarında yer aldığı anlaşılmaktadır.
YÜRÜTME ORGANINI ORTADAN KALDIRMAYA YÖNELİK EYLEM VE
FİİLERİN ORGANİZESİ İÇİN KURULAN Cumhuriyet Çalışma Grubu
ve faaliyetleri,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyelerinin görevde iken
Ergenekon’la bağlantıda oldukları, emekli olduklarında da
örgütte ayrı görevlere getirildikleri iddianamede
belirtilmiş olup ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN , ülkeyi kendi
istedikleri gibi yönetmek için ülkede kaos ortamı
oluşturmaya çalıştıkları,bu amaçla suikast dahil her türlü
yasadışı yolu yöneldikleri, bu amaçla darbeye zemin
hazırlamak ve yürütme organını ortadan kaldırmaya yönelik
çalışmalar yaptıkları anlaşılmıştır. Elde edilen resmi
içerikli ve gizli belgelerde , oluşuma CUMHURİYET ÇALIŞMA
GURUBU (CÇG) adı verildiği, bu isimle oluşturulan grubun
askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla, yaptıkları
planlara SARI KIZ, AY IŞIĞI, YAKAMOZ ve ELDİVEN gibi kod
isimleri verdikleri belirlenmiştir.
Şüphelilerden elde edilen Ergenekon Terör Örgütüne ait
örgütsel dokümanların içeriğinde, örgütün TSK içerisinde
yer alan yapılanma olarak gösterildiği, ancak,Genelkurmay
Başkanlığının cevabi yazısında ERGENEKON YAPILANMASININ ve
bu belgelerin TSK’ya ait olmadığı belirtilmiş olup,bu
durum örgüt üyesi şüphelilerin söz konusu belgeleri ve
planları görev yaptıkları dönem içerisinde gizlice
hazırlayarak uygulamaya koyduklarını ortaya koymuştur.
TCK. 314. maddesinde belirtilen Silahlı Terör Örgütü kurup
yönetmek ve üye olmak suçunun temadi eden bir suç olduğu,
şüpheliler Şener ERUYGUR, Ahmet Hurşit TOLON, Levent ERSÖZ,
Hasan Atilla UĞUR ’ve diğer askeri görevlerde bulunmuş
kişilerin daha görevdeyken diğer şüpheliler gibi Ergenekon
Terör Örgütü üyesi oldukları, emekli olduktan sonra da
örgütsel irtibatlarını ve eylemlerini devam ettirdikleri,
şüpheli Şener ERUYGUR’un emekli olmadan önce hükümeti
devirmeye yönelik eylem ve fiilleri sırasında alınan
örgütsel kararlar gereği emekli olunca da aynı eylem ve
fiillerini devam ettirmek için Atatürkçü Düşünce
Derneğinin (ADD) başına geçirildiği, aynı fiilere iştirak
eden şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’un da Anadolu Uyanış
Hareketi Platformunun başına geçirildiği, örgütsel
dökümanlarda yer alan daha önce Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK
ve diğer şüphelilerden elde edilen Milli Güç Birliği,
Kuvayı Milliye gibi örgütlenmelerin Ergenekon Terör Örgütü
adına baskı unsuru ve istihbarat toplama amacıyla kurulup
kullanılmasının benimsendiği, ayrıca Milli Güç Birliği ,Kuvayı
Milliye isimli örgütsel dokümanda milli mücadele
yıllarında kurulan milli derneklerle alakalı olarak
çalışmalar yapıldığı, daha sonra CÇG çalışmalarının
bulunduğu klasörler içinde alınan kararlarda milli
mücadelede görev almış derneklerin aynı isimle kurulup UBP
adı altında örgütlenmesi ve milli güç birliğinin tek
merkezden yönetilmesi gibi kararlarının alındığı, bu
kararlardan sonra tüm Türkiye’de Kuvayı Milliye ve değişik
isimde derneklerin kurulup faaliyete geçirildiği
anlaşılmıştır.
Şüpheliler Muzaffer TEKİN, Fikri KARADAĞ, Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK, soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR gibi
şüphelilerin kuruluşunda fiilen yer aldıkları ve daha
sonra bir suç merkezi haline dönüşen Taner ÜNAL tarafından
kurulan VKGB derneği ile yine şüpheliler Fikri KARADAĞ,
Durmuş Ali ÖZOĞLU ve İbrahim ÖZCAN tarafından kurulan
Kuvayı Milliye 1919 isimli derneğinde Mersinden
Diyarbakır’a kadar miting ve provokatif eylemlere
katıldığının bizzat bu derneğin tutuklanan üyelerinin
beyanlarında anlaşılmıştır. Örgütsel dokümanlar içinde yer
alan OLUŞUM isimli belgenin ADD’den de ele geçirilmesi ve
o tarihte USİAD başkanı olan Kemal ÖZDEN’in de Ergenekon
Terör Örgütü’ne verdiği raporda ADD’nin nasıl ele
geçirilmesinin gerektiği ve yönetim şekline ait ayrıntılı
bilgilerin bulunması örgütün amacını açıkça ortaya
koymaktadır..
Örgütün aldığı kararlarda,Ulusal Birlik Hareketi’nin
başına emekli bir generalin geçirileceği belirtilmiş ve bu
karar doğrultusunda şüpheli Şener ERUYGUR emekli olmasına
müteakip Ulusal Birlik Platformu ve ADD’nin başına
geçirilmiştir.
Ayrıca CÇG’nin çalışmasında medya ile ilgili ayrıntılı
raporlar hazırlanmış ve yürütme organını otadan kaldırmaya
yönelik eylem ve fiillerde medyanın desteği olmadan başarı
elde edilemeyeceği belirtilmiştir.
Şüphelilerden Mehmet Şener ERUYGUR, Ahmet Hurşit TOLON,
İlker GÜVEN, Tuncay ÖZKAN, Durmuş Ali ÖZOĞLU, İbrahim
ÖZCAN, Birol BAŞARAN, Adnan TÜRKKAN, TUNÇ AKKOÇ, LEVENT
TEMİZ in doğrudan ve dolaylı olarak dernek sivil toplum
kuruluşlarında görevli veya yönetici konumunda oldukları,
şüpheli Sinan Aydın AYGÜN Ankara Ticaret Odası başkanı
olduğu ve başkanı olduğu odanın tüm imkanlarının ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN faaliyetlerinin kullanımına açtığı,bazı
panel ve mitinglerin bizzat ATO sosyal tesislerinde
yapıldığı,ayrıca şüpheli Sinan Aydın AYGÜN , şüpheli
Levent ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR la görevli olduğu
zamanlarda görüşmeler yaptığı belirlenmiştir.
Ergenekon Terör Örgütü’nün etkisi altında bulunan sivil ve
askeri üyeler ile medya ,sivil toplum ve siyasi partilerde
bulunan örgüt üyelerinin hepsinin aynı merkezden
yönetildiği, alınan kararların aynı anda uygulamaya
konulduğu ve tüm birimlerin aynı anda harekete geçirildiği
anlaşılmıştır.
Cumhuriyetçi Çalışma Grubu tarafından hazırlanan sunumlar
ve şemaların içinde yapılacak tüm eylem ve filler
ayrıntılı yazılıp vasıflandırıldığı halde ,Terörle
Mücadele edileceğine ilişkin herhangi bir eylem ve
faaliyetin bulunmaması da bu oluşumun ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNÜN amaç ve faaliyetleri doğrultusunda hareket
ettiğini göstermektedir. Soruşturma aşamasında vefat eden
Kuddusi OKKIR’ın hazırladığı Devletin Yeniden Yapılanması
belgesinde , devlet kurumlarından mafyaya, tarikatlardan
orduya ve istihbarata kadar sızılması gerektiği
belirtildiği halde, terör örgütlerine sızılması diye bir
amacın bulunmaması da her iki belgenin aynı merkez
tarafından oluşturulan planların uygulanması için
oluşturulduğu ortaya koymaktadır.
Ayrıca ele geçirilen örgütsel dokümanların büyük bir
kısmının askeri kişilerin görev yaptıkları askeri
kurumlara ait bilgisayarlarda yazılmış olmasına rağmen,
Genelkurmay Başkanlığı askeri savcılığından gönderilen
inceleme raporunda birçok dijital verinin kayıtlarda
bulunmadığı ve bir çoğununda Türk Silahlı Kuvvetlerine ait
olmadığının belirtilmesinin, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN
üyelerince büyük bir gizlilik içerisinde çalışmaların
yapıldığı ve belgelerin hazırlandığını ve bu belgelerin
resme kayıtlara konulmadan örgütün üst düzey yönetici
konumunda bulunan şüphelilere verildiği sonucunu ortaya
çıkarmaktadır.
Bu belgler incelendiğinde, AKP hükümetiyle alakalı,
bakanlar, milletvekilleri ve bürokratları fişleme
çalışmalarının olduğu ve bu illegal çalışmalarına legal
görüntüsü vermek için resmi kurum belgelerindeki yazışma
ve şablon biçiminin kullanıldığı anlaşılmıştır.
Örgütün talimatları ile oluşturulan CÇG ‘nin planlarına
uygun olarak,şüpheli Mehmet Şener Eruygur ‘un bazı
rektörlere hitaben yazdığı resmi nitelikteki mektupta ,
bazı gazetelerin köşe yazarlarının işlerine son
verilmesinden üniversitelerle işbirliğine kadar bir çok
konuda istek ve görüşlerine yer verdiği,bu suretle
örgütün,Üniversitelerin kontrol altında
tutulması,Rektörlerin yönlendirilmesine ilişkin örgütün
stratejisini gerçekleştirmeye çalıştığı anlaşılmıştır.
Mektup içeriğindeki konuların tamamının ,ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNÜN dönemsel gizli toplantılarından bir kısmını
oluşturan Cumhuriyetçi Çalışma Grubu devre raporlarında
konuşulup karara bağlandığı, adı geçen şüphelinin bu
mahiyetteki mektupları değişik birimlerde bulunan kişilere
gönderdiği CÇG’nin raporlarından ve dosyada ifadesi mevcut
şüpheli Mustafa KOÇ un beyanlarından anlaşılmaktadır. CÇG
‘nin faaliyetlerinin anlatıldığı kısımda bahse konu
mektubun içeriği tafsilatlı olarak yazılmıştır.
Yine şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR un yaptığı görüşmede
bazı örgüt üyelerine yapılan operasyonlardan sonra
Atatürkçü Düşünce Derneğine sekreter olan,( Tape No: 6077,
08.04.2008 tarihinde saat:17.53 te.) Nermin…? ile yaptığı
görüşmede özetle; Nermin’in “odanızı temizlerken”
“Temizledim bazı şeyler buldum efendim gönderilmemiş
mektuplar buldum Üniversite rektörlerine” dediği, Mehmet
Şener ERUYGUR’un “Atın onları yırtın” dediği, Nermin’in
“Atayım mı” dediği, Mehmet Şener ERUYGUR’un “He o şeyle
ilgili eski” dediği, Nermin’in “Eski çok eski sizin
imzanız var imzalamışsınız ayrıyeten özel kağıdınızıda
koymuşsunuz” dediği, Mehmet Şener ERUYGUR’un “biliyorum
vazgeçtik ondan sonra gönderelim dedik vazgeçtik” şeklinde
yaptığı görüşmeden de Cumhuriyet Çalışma Grubu adına
alınan kararların uygulamaya konulduğu ve o tarihten kalan
evrakın imha edilmesi için sekreterine talimat vermesi de
şüphelinin İlhan SELÇUK ve Doğu PERİNÇEK’in gözaltına
alınması ve bazı şahısların tutuklanması üzerine eski
dönemde yaptığı illegal işlerle alakalı evrakı kendisinin
de göz altına alınma riski sebebiyle imha ettirmeye
çalıştığı anlaşılmaktadır.
Şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN, Durmuş Ali ÖZOĞLU
ve İbrahim ÖZCAN’ın birlikte hareket ettikleri, Ergenekon
Terör Örgütü yapılanmasının gizli askeri yapılanması
içerisinde örgütlenme ve eleman teminine yönelik
faaliyetlerde bulundukları , ayrıca Ergenekon Terör
Örgütünce istihbarat toplama ,toplumu yönlendirmek ve
toplumsal olayları yönetmek amacıyla kurulması
kararlaştırılan sivil toplum dernekleri kuruluş ve
işleyişine katkı sağladıkları, Durmuş Ali ÖZOĞLU ve
İbrahim ÖZCAN’ın Fikri KARADAĞ ile irtibatlı olarak Kuvayı
Milliye derneğinin kuruluş çalışmalarına katıldıkları,
Durmuş Ali ÖZOĞLU ve İbrahim ÖZCAN’ın aynı zamanda Erkut
ERSOY ve VKGB oluşumunun üst düzey yöneticilerinden Ahmet
CİNALİ ile irtibatlı olduğu tespit edilmiştir.
Şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun , gizli askeri örgütlenme
ile görevli Kemal AYDIN, NERİMAN AYDIN’ la irtibatlı
olduğu,örgüt üyelerinin bir kısmının yazdıkları kitapları
kendilerine ait yayınevlerinde bastırarak satış ve
dağıtımını yaptırdıkları,aynı şüphelilerin Neriman ve
Kemal AYDIN üzerinden Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ ,
Ergün POYRAZ ve Erkut ERSOY’la irtibatlarının
bulunduğu,yine şüpheli İbrahim ÖZCAN yoluyla sanıklar,
Fikri KARADAĞ, soruşturma sırasında ölen Kuddusi OKKIR,
Muzaffer TEKİN,Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK , Hüseyin GÖRÜM,
Raif GÖRÜM ve Rasim GÖRÜMLE örgütsel irtibatlarının
bulunduğu belirlenmiştir.
Mit Müsteşarlığınca tanzim edilen raporda belirtilen İ.P
karargah evleri yapılanması benzeri bir yapılanmanın da
harp okulu öğrencilerine yönelik olarak şüpheliler Kemal
ve Neriman AYDIN tarafından organize edildiği .belirtilmiştir
Şüpheli Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN’ın Durmuş Ali
ÖZOĞLU’na bağlı olarak, Hamza DEMİRve Ercüment OVALI’nın
da yardımıyla Türk Silahlı Kuvvetleri ve Harp Okullarına
sızma, örgütlenme ve elaman kazanma faaliyetleriyle
doğrudan yönettikleri, Harp Okullarına muhtemelen önceden
yerleştirdikleri elemanlar vasıtasıyla, irtibata
geçtikleri askeri öğrencileri kendi evlerine veya bu
amaçla kiraladıkları evlere getirdikleri, burada evlere
gelen öğrencilere ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN fikri ve
ideolojik eğitimini verdikleri, bu öğrencilerin değişik
zamanlarda işlemiş oldukları suçların ve disiplin
suçlarının kaldırılmasına yönelik her türlü işlemi de
takip ettikleri, bu amaçla oluşturdukları grubun başına
teğmen olarak görev yapan Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan
ÇALIKUŞU’nu görevlendirdikleri, bu şüphelilerin kendi
arkadaşlarını da örgüte kazandırmak amacıyla Kemal AYDIN
ve Neriman AYDIN’ın yanına getirdikleri ve şüphelilerin
yanında, Hasan Hüseyin UÇAR, Eren MUMCU, Yaşar TOZKOPARAN,
Önder KOÇ’un kademeli olarak Kemal AYDIN ve Neriman
AYDIN’la tanıştırılıp, daha sonra örgüte ait gizli
toplantılara katıldıkları, bu şüpheliler tarafından askeri
yapının içine dahil edilen teğmen ve harb okulu
öğrencilerini havacılık, pilotluk, özel kuvvetler gibi
birimlere yönlendirdikleri, askeri yapılanma içinde yer
alan örgüt üyeleri arasında yapılan telefon görüşmelerinin
dinlememesi ve örgütün deşifre olmaması için şüpheli
Mehmet Ali ÇELEBİ tarafından temin edilen ÖZEL HAT tabir
edilen telefon hatlarını kullandıkları,şüpheli Mehmet Ali
ÇELEBİnin Kemal AYDIN’la olan irtibatlarından rahatsız
olan ailesinin ikazlarına rağmen bu kişi ile ilişkilerini
devam etttirerek, tutuklanan Kemal AYDIN’ı kurtarmaya
yönelik girişimlerde bulunduğu, şüpheli Doğukan YORULMAZ
‘ın askeri okuldan atılmasına rağmen örgütsel
faaliyetlerine örgütün talimatları ile okuduğu
üniversitede örgütsel faaliyetlerine devam ettiği
anlaşılmıştır.
Şüpheliler Mehmet Ali ÇELEBİ ve
Noyan ÇALIKUŞU’nun Kemal AYDIN’ın talimatlarıyla Hizbut
Tahrir örgütü üyesi olduğu anlaşılan diğer şüpheliler
Süleyman SOLMAZ, Kurtça BEKTAŞ, Rıza DEMİR, Mahmut OĞUZ,
Rıfat YILDIRIM, Mahmut Oğuz KAZANCI, dan oluşan Hizbut
Tahrir örgütü adına faaliyette bulunan grupla irtibata
geçtikleri, bu grubun gizli toplantılarına katıldıkları ,grupla
alakalı tüm bilgi ve raporları Kemal ve Neriman AYDIN’a
ilettikleri,tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde
,başka terör örgütlerine sızma ve bu örgütleri yönlendirme
faaliyetlerine devam ettikleri belirlenmiştir.
Şüpheliler Mehmet Şener ERUYGUR, Levent ERSÖZ ve Hasan
Atilla UĞUR’un, Cumhuriyet Çalışma Grubu ve ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN medyayı yönlendirme ve örgütün amaçları
doğrultusunda kamuoyu oluşturmaya yönelik olarak alınan
kararlarını uygulamaya koydukları,bazı medya patronlarını
çağırıp,sahip oldukları medya kuruluşlarında bazı örgüt
üyelerinin çalıştırılması konusunda baskı yaptıkları,
Şüpheli Ahmet Tuncay ÖZKAN’ın, bir dönem Kanal TÜRK adlı
televizyon kanalının görünüşte sahibi ve biz kaç kişiyiz
isimli platformun kurucusu ve başkanı olduğu, Tanju
GÜVENDİREN’ in legal olarak televizyon ve platformla
alakasının bulunmamasına rağmen Tuncay ÖZKAN ile ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst düzey görevlileri arasında irtibatları
ve maddi olarak Tuncay ÖZKAN a finansman desteği sağladığı,
ayrıca Tuncay ÖZKAN’ ı yönlendirdiği, Kanaltürk’ün
borçları yüzünden Ahmet Tuncay ÖZKAN tarafından satılması
üzerine ATO başkanı olan ve resmiyette Kanal Türk le
alakası bulunmayan Sinan Aydın AYGÜN ün kanalı alan şahsı
arayarak,özetle; Sinan AYGÜN’ün: Valla iyi ama millet
biraz rahatsız olmuş … şimdi Flash tv yi alsaydın, tv8,
kanal D’yi alsaydın bir şey olmazdı da, o kanalın bir
özelliği var biliyorsun o kanal böyle çok hassas bir
kanaldı…O kanalın kuruluşunda, bak o kanalın kuruluşunda
gayri resmi bende vardım. Biz o kanalın hikayesini
anlatacağım ben sana nasıl olduğunu bil diye anlatacağım
sana o kanalı Yani kimden telefon gelip nasıl kurulduğunu
duyunca şaşıracaksın zaten ve o sende kalacak tabi ki.
dediği, görüşme içeriğinden kanalın Ahmet Tuncay ÖZKAN A
ait olmadığı kimlerden gelen telefonlarla ve kimlerin
parasıyla kurulduğunu anlatmaya çalışmasından, kanalın
örgütün faaliyetleri için özel olarak kurdurulduğu
anlaşılmaktadır. Yine aynı konuyla alakalı şüpheli Mustafa
Ali BALBAY ile İlhan SELÇUK’un yaptığı görüşmede, İlhan
SELÇUK’un kanalın kendilerinin haberi olmadan satılmasına
kızdığı ama buna rağmen Ahmet Tuncay ÖZKAN hakkında
Mustafa Ali BALBAY ın aleyhine yazı yazmamasını söylediği
,
Şüpheli Adil Serdar SAÇAN’ın, hem emniyet müdürü olduğu
dönemde hem de meslekten atıldığı dönemde görevi gereği
elde ettiği bilgi ve belgeleri şüpheli Tuncay ÖZKAN’a
verdiği ,Tuncay ÖZKAN nın da bu bilgileri televizyon
kanallarında yayınlamak suretiyle ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNÜN amaçlarına uygun faaliyetlerde bulunduğu ,
Şüpheli Adil Serdar SAÇAN ın görev gereği edindiği ve
elinde bulundurduğu birçok gizli içerikli yazışmanın
Tuncay ÖZKAN dan elde edildiği gibi, bazı çok gizli
belgelerinde daha önce hakkında dava açılan sanık Halil
Behiç GÜRCİHAN da yapılan aramalarda elde edildiği,şüpheli
Adil Serdar SAÇAN ın kendisine düşman olarak
nitelendirdiği Veli KÜÇÜK’ün denetiminde bulunan Bekir
ÖZTÜRK ün sahibi olduğu kuvvaimilliye.net isimli internet
sitesinin yazarlarından olduğu, uzun süre bu sitede
yazılarının yayınlandığı,hatta Oktay YILDIRIM hakkında
övücü mahiyette yazılar yazdığı , Gürbüz ÇAPAN la
irtibatını bulunduğu ,
Şüpheli Hüseyin NAZLIKUL, Murat AĞIREL,Selim Utku GÜMRÜKÇÜ,
Evrim BAYKARA, Mahir AKKAR, Merdan YANARDAĞ ve Mesut
ÖZCANın Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda
kurulan televizyon kanalı ve sivil toplum örgütlerinin
faaliyetlerinde görevli oldukları, şüpheli Fatma Sibel
YÜKSEK’ Ufuk Mehmet BÜYÜKÇELEBİ’ nin de medya yapılanması
içinde yer aldıkları,
Şüpheli Tuncay ÖZKAN’ın geçmişte çalıştığı bazı televizyon
kanallarından ayrılması üzerine o dönem Ankara’da Jandarma
Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı ve Teknik daire
Başkanı olarak yapan şüpheliler Levent ERSÖZ ve Hasan
Atilla UĞUR’a gelip kendisinin TSK’nın adamı olarak
bilindiğini ve işinden kovulduğunu ,bu nedenle çalıştığı
medya gurubunun sahibini çağırarak uyarıda bulunmalarını
istediği ,bunun üzerine adı geçen şüphelilerin Ahmet
Tuncay ÖZKAN’ın o dönem çalıştığı kanalın sahibini
çağırarak “Şener ERUYGUR paşanın bu işe çok üzüldüğünü ve
kendilerine yapılmış bir hareket olarak
algılandığını”belirterek , Tuncay ÖZKAN’ın tekrar işe
alınması ve oradaki konumuna geri iade edilmesi için baskı
yaptıkları ve buna ilişkin görüşmeyi gizlice kayda
aldıkları, yine bu konuyla alakalı olarak aynı gizli
görüşme içeriklerinde, Tanju GÜVENDİRENin Tuncay ÖZKAN’a
bundan sonra hangi kanalda çalışması gerektiği hususunda
talimat verdiği, Tuncay ÖZKAN’ın da o kanala gitmesinin
kendisinin de batması olduğunu söylemesi üzerine Tanju
GÜVENDİREN in görev gereği bu kanalda çalışmasını
gerektiğini söylediği,bunun üzerine Tuncay ÖZKAN’ın bunu
emir gibi telakki ederek belirtilen kanalda çalışmaya
başladığı,daha sonra bu kanalla anlaşamaması üzerine
kendisiyle birlikte aynı TV kanalına gelen şüpheli M.Kemal
YAVUZ ‘un da gerekmediği halde bu kanaldan ayrıldığının
tanık Mehmet Emin KARAMEHMET’in beyanlarından anlaşıldığı,
Ahmet Tuncay ÖZKAN’ın bu işe çok gönüllü olmadığını ve
çalıştığı kanalda durumunun çok iyi olduğunu beyan
etmesine rağmen şüpheliler Tanju GÜVENDİREN ve Erdal
ŞENEL’in kendisine sana bir medya grubundan teklif gelecek
bunu kabul et diye talimat vermeleri üzerine, SHOW medya
grup başkanlığına transfer olduğunu şüpheliler Levent
ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR’a anlattıkları dosyada mevcut
Cumhuriyet Çalışma Grubu arşivi için kaydedilen görüşme
kayıtlarından tespit edildiği,
Şüpheli Gürbüz ÇAPAN’ın, Ahmet Tuncay ÖZKAN ve Doğu
PERİNÇEK grubundan Adnan AKFIRAT, Ferit İLSEVER ile
irtibatlarının bulunduğu,İlhan Selçuk’un Şener Eruygur ile
olan telefon görüşmelerinden ve Mustafa Balbay’dan ele
geçirilen notların içeriğinden,örgütün üyesi olduğu ve
talimatları doğrudan örgüt yöneticisi İlhan Selçuk’tan
aldığının belirlendiği, ,
Şüpheli Emcet OLCAYTU’nun, örgüt üyesi olduğu ve ERGENEKON
soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcıları hakkında
istihbari bilgiler topladığı, şüphelilerden Adil Serdar
SAÇAN, Adnan TÜRKKAN ve Tunç AKKOÇ ile sanıklardan Doğu
PERİNÇEK, Emin GÜRSES, Serhan BOLLUK, Aydın GERGİN, Nusret
SENEMle örgütsel irtibatlarının bulunduğu,
Şüpheli Adnan TÜRKKAN’ın, Tunç AKKOÇ ile TGB adı altında
sanık Doğu PERİNÇEK’in talimatlarına uygun olarak eylem ve
gösteri yürüyüşleri tertip ettikleri, bu şüphelilerin
birçok toplumsal olayda şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’ dan
talimat aldıkları, Adnan Türkkan’ın genç olmasına rağmen
Atatürkçü Düşünce Derneği Yönetim kurulunda olması da
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN yönetimini ele geçirmek için ADD
hakkında örgütsel rapor hazırladığı,
Şüpheliler Tunç AKKOÇ, Mehmet Şener ERUYGU, Kemal Yalçın
ALEMDAROĞLU, Sevgi ERENEROL, Ufuk Mehmet BÜYÜKÇELEBİ,
Kemal KERİNÇSİZ, Yalçın KÜÇÜK, Erol MÜRTERCİMLER, Durmuş
Ali ÖZOĞLU, Doğu PERİNÇEK, Hikmet ÇİÇEK, Ferit İLSEVER,
Serhan BOLLUK, Aydın GERGİN, Nusret SENEM le örgütsel
irtibatlarının bulunduğu,
Şüpheli Levent TEMİZ’in eski ülkü ocakları başkanı olduğu,
dosyada mevcut iletişim tespit tutanakları ve diğer
delillere göre Ergenekon Terör Örgütü adına
kararlaştırılan ve Sedat PEKER’in organize ettiği KIZIL
ELMA koalisyonu olarak adlandırılan örgütsel birlikteliğin
oluşturulmasında görev aldığı, daha sonra sanıklar Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK, Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN, Fikri
KARADAĞ, Halil Behiç GÜRCİHAN ve Bekir ÖZTÜRK’le irtibatlı
olarak örgütsel eylem ve birlikteliğini sürdürdüğünü,
özellikle Danıştay saldırısından birkaç gün önce gece
yazdığı,“BUGÜN TÜRK TARİHİNDE GÖRMEDİGİ KADAR
ASAGILANMAKTADIR. AVRUPANIN VE ABD’NIN SALDIRGANLIGI
TEHLİKELİ BOYUTLARA ULASMISTIR. ISBIRLIKCI KOMPRADOR
SİSTEM GÖRÜLMEDİK DERECE ASAGILIKTIR. BU DURUMDA TÜRKCÜ
DEVRİMCİ GENCLERE İHTİYAC VARDIR. BEN T.C’NİN SADECE TAM
BAGIMSIZLIGINI İSTEDİM. BU NEDENLE BEN VE ÜLKÜDASLARIM
EMPARYALİZME VE İSBİRLİKCELERE KARSI SAVASTIK. BUNDAN
DOLAYI ÖLÜMDEN KORKMUYORUZ. VE BEN GENC YASTA ÜLKEMİN
BAGIMSIZLIGINA KENDİMİ ARMAGAN ETMEKTEN ONUR
DUYUYORUM.TÜRKLÜGÜN TEK KURTULUS ÇARESİ KALMIŞTIR ODA
SİLAHLI MÜCADELEDİR.AV.LEVENT TEMİZ”şeklindeki mesajı
örgüt üyelerinden Veli KÜÇÜK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK,Kemal
KERİNÇSİZ , Fikri KARADAĞ ve Sevgi ERENEROL’a göndermesi ,birkaç
gün sonra gerçeleştirilecek olan Danıştay saldırısından
haberdar olduğunu ortaya koyduğu,
Şüpheli Ertaç GİRAY’ın yanında çalışan şüpheli Hüseyin
KESKİN’E kendisine ait ruhsatlı silahı verdiği, şüpheli
Hüseyin KESKİN’in bu silahı sürekli olarak üzerinde
taşıdığı ve toplumda infial uyandıracak bir eylem yapmak
amacıyla gittiği Kars’ın Sarıkamış ilçesinde silahı ile
birlikte yakalandığı,
Şüpheli Turan ÇÖMEZ’in örgütün amacı doğrultusunda,
ERGENEKON'un siyasi partileri bölüp parçalama veya farklı
partilerin tek merkezden yönetilmesi amacı kapsamında
özellikle kapatma davası sürecinde şüpheli Ferda PAKSÜT
ile irtibata geçerek ondan aldığı gizli ve stratejik
bilgileri, örgütün yöneticilerine ulaştırarak kamu oyunu
yönlendirmeye çalıştıkları, aynı zamanda örgütün
stratejisine uygun olarak partiyi bölüp etkisiz ve yürütme
yetkisini kullanamayacak hale getirmeye hedefledikleri,
Şüpheli Emin ŞİRİN’in,ERGENEKON'un siyasi partileri bölüp
parçalama veya farklı partilerin tek merkezden yönetilmesi
faaliyetlerine, milletvekili olduğu dönemde ve görevi sona
erdikten sonrada devam ettiği belirlenmiştir.
Şüpheliler Şener ERUYGUR, Ahmet Hurşit TOLON, Levent ERSÖZ,
İlker GÜVEN, Hasan Atilla UĞUR, Birol BAŞARAN, Halis Yavuz
IŞIKLAR, Adnan TÜRKKAN ve Tuncay ÖZKAN ın ADD içerisinde
örgütsel faaliyetlerini devam ettirdikleri, Atatürkçü
Düşünce Derneği yönetiminin tamamen Cumhuriyet Çalışma
Grubu kararlarında belirtilen hususlar çerçevesinde
şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR tarafından
yönetilip,yönlendirildiği ,birçok dernek şubesinin
istihbarat toplayıp genel merkeze gönderdiği,bu istihbari
raporlar içinde bazı kişi ve kurumlarla alakalı olduğu ve
kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki
kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine,
cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin
bilgilerin kaydedildiği,bu çalışmaların ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNÜN belgelerinde belirtilen sivil toplum
kuruluşlarının zengin bir istihbarat kaynağı olduğu
yönündeki stratejisini doğrular mahiyette olduğu
anlaşılmıştır.
Şüpheli Ahmet Hurşit TOLON ve Şener ERUYGUR’un Ulusal
Birlik Platformunun kurucusu olan sanık Semih Tufan
GÜLALTAY’la görüştükleri ve her iki şüphelinin de Semih
Tufan GÜLALTAY’ın ofisindeki gizli örgütsel toplantılara
iştirak ettikleri, ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMU
kuruluş aşamasında Mehmet Şener ERUYGUR’ un bu
toplantılara gelip oluşumun arkasında kendilerinin
bulunduğunu belirttiği, Semih Tufan GÜLALTAY ile Şener
ERUYGUR arasında buna ilişkin telefon görüşmelerinin
bulunduğu, Semih Tufan GÜLALTAY’ın,Akın BİRDAL’ın
vurulması olayının faili olarak yargılanıp mahkum olduğu,
yine Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmaktan tutuklu olarak
yargılanan sanık Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU’nun da TİT (Türk
İntikam Tugayı) adlı örgüt adına Başbakan ve İstihbarat
Daire başkanının öldürülmesi için silahlı tetikçi teminine
yönelik internet ve telefon görüşmelerinin olduğu ve bu
görüşmelerde,Veli KÜÇÜK’ten talimat alıp bu işleri
yaptığını, Veli KÜÇÜK’ün de tutuklanmasının intikamının
alınmasının gerektiğini belirttiği,
Semih Tufan GÜLALTAY’ın Türk İntikam Tugayı adına eylemler
yapmadan önce Muzaffer TEKİN ve Mete YALAZANGİL ile
tanıştığı, eylemden sonra da yakalandığında da Muzaffer
TEKİN’in çok yakın arkadaşı olan emekli bir askerin evinde
yakalandığı, Muzaffer TEKİN’in Mete YALAZANGİL’e Semih
Tufan GÜLALTAY’ı cezaevinde ziyaret etmesi için talimatlar
verdiği ve kendisininde Semih Tufan GÜLALTAY’ın da
cezaevinde ziyaret ettiği, Danıştay olayı öncesi ve
sonrasında da Muzaffer TEKİN ile irtibat halinde oldukları
,
Yine hakkında evrak tefrik edilen şüpheli İbrahim Şahin’in
şüpheli Fatma CENGİZ’le yaptığı telefon görüşmesinde,sözde
terörle mücadele için S1 adı altında bir oluşum meydana
getirdikleri, Fatma CENGİZ’in keşke ‘TİT koysaydık bari
TİT adını temize çıkarmış olurduk’ diyerek TİT olarak
bilinen örgütün kendi içlerinde oluşturulmuş bir eylem
hücresi olduğunu konuştukları anlaşılmıştır.
ÖRGÜTÜN İŞLEMEYİ PLANLADIĞI SUÇLAR
Birinci bölümlde
DEVAMEDEN SORUŞTURMA SIRASINDA,
ŞÜPHELİ (Zafer kod)Muzaffer TEKİN’ le irtitbatlı olan
İbrahim ŞAHİN’in bazı dini lider konumundaki insanlara
suikast yapmayı palanlaması üzerine yapılan operasyonlarda,
ele geçirilen suikast palanlarında,
1- Alevi Bektaşi konfederosyonu Genel Başkanı Ali Balkız’a
bombalı suikast planı,
2- Alevi Bektaşi konfederosyonu Genel sekreteri Kazım
Genç’e bombalı paketle suikast,
3- Ermeni Patriği Mesrob Mutafyana suikast planı,
4- Ankrada bir AVM (alış veriş merkezine) bombalı eylem
planı,
5- Sivasta ermeni cemaati kanaat önderlerin Minas Durmaz
Güler’e el bombasıyla suikast.
DEVAMI
- Ergenekon Davası 2. İddianame - V
Kaynak:
http://www.usakgundem.com/haber/31019/ergenekon-davas%C4%B1-2-%C4%B0ddianame-iv.html
İlgili
Linkler:
http://www.yeniadana.net/web/HaberDetay.aspx?id=32573
http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1238062229&year=2009&month
=03&day=26
http://www.haberalemi.net/88922_Ergenekon-un-kullandigi-orgutler.htm
http://www.medyayenigun.com.tr/news_details.asp?News=11583
http://afyonkocatepehaber.com/v2/icerik_detay.asp?id=38868
http://www.usakgundem.com/haber/31015/ergenekon-yap%C4%B1lanmas%C4%B1-bir-ter%C3%B6r-%C3%B6rg%C3%BCt%C3%BC-m%C3%BCd%C3%BCr.html
http://www.spothaber.com/haber.asp?id=101076
http://www.sonsayfa.com/Haberler-turkiye-derin-bir-ucurumdan-donmus-105193.html
http://www.samanyoluhaber.com/yazar-143421.html
http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=32615
http://www.yeniasya.com.tr/2009/03/26/haber/h1.htm
http://www.gazeteport.com.tr/GUNCEL/NEWS/GP_421271
http://haber.sol.org.tr/mansetler/anamanset/11946.html
http://www.bugun.com.tr/haber-detay/64030-turkiye-derin-bir-ucurumdan-donmus-haberi.aspx
|