07 Ocak
2009
Ergenekon'un
Kronolojisi
Ergenekon ismi ilk kez NATO’nun kontrgerilla örgütlenmesi
olarak bilinen Gladio’nun Türkiye’deki yapılanması
şeklinde gündeme geldi.
Özel Harp Dairesi olarak da bilinen yapılanmanın,
siyasetçilerden bilim adamlarına, medya mensuplarından
hukukçulara kadar uzandığı iddiaları sürekli gündemde
kaldı. Bu örgülü yapının soruşturulmasına dayanak
oluşturan bilgiler, 2001’de kendisini gazeteci olarak
tanıtan ve JİTEM adını kullanarak dolandırıcılık yapan
Tuncay Güney’in ofisine yapılan baskınla ele geçirildi.
Şimdi Ergenekon’un sanıkları arasında yer alan eski polis
müdürü Adil Serdar Saçan tarafından bizzat sorgulanan
Güney, sözkonusu çete oluşumuyla ilgili çok önemli
bilgiler verdi, ama soruşturma kapatıldı. Güney’in
ifadesine göre, örgütün ‘manifestosu’ İşçi Partisi lideri
Doğu Perinçek’in yönlendirmesiyle yazılmıştı. Güney, Veli
Küçük hakkında da bilgi vermişti. Bu ilk işaretin ardından
çeteye ilişkin ilk ipuçları Danıştay’a düzenlenen
saldırıda ortaya çıktı. Ergenekon operasyonunun ipuçları,
ilk olarak Danıştay 2.Daire’ye yönelik silahlı saldırının
ardından belirdi. Daire üyesi Mustafa Yücal Özbilgin’i
öldüren avukat Alparslan Arslan ve saldırı için Ankara’ya
gelen diğer sanıkların, Cumhuriyet gazetesine farklı
tarihlerde 3 kez bomba attıkları da anlaşıldı. Ardından bu
saldırıda kullanılanlarla aynı seriden oldukları anlaşılan
Ümraniye’de bir evde bulunan 27 el bombası bulunmasıyla
bugün yaşanan Ergenekon süreci de resmen başlamış oldu.
12 Haziran 2007’de, Ümraniye’de bir gecekondunun çatısında
gizlenen 27 el bombası, TNT kalıpları ile fünyelerin ele
geçirilmesiyle başlayan süreçte önce bombaların sahibi
olmakla suçlanan emekli Astsubay Oktay Yıldırım ve
bombaların bulunduğu evin sahibi Mehmet Demirtaş
tutuklandı. AKP iktidarından sonra pıtrak gibi çoğalan
kuvvacı derneklerin üyeleri tarafından yakından tanınan
Yıldırım, yapılan sorgusunun ardından tutuklandı. Haliyle,
bu tutuklama benzer ideolojik görüşleri paylaşan kişi ve
kurumlar tarafından tepki çekti. Bu tepkiyi ortadan
koyanlardan biri de, kanlı Danıştay baskınının ardından
tutuklanıp salıverilen ordudan atılma Muzaffer Tekin’di.
Tekin’in, dava arkadaşını savunmak için gazetecilere
yaptığı bir açıklamada, “O bombalar bir işe yaramaz hurda”
demesi üzerine savcılık açıklamasından bombaları bildiği
izlenimi uyanan Tekin’i de gözaltına aldırdı.
Bombaların bulunduğu evin kiracısı ve aynı zamanda
bombaları güvenlik kuvvetlerine ihbar eden kişinin oğlu
olan Ali Yiğit’in, ifadelerinde Tekin’in de zaman zaman
sözkonusu eve gelip gittiğini söyleyince bir anda
genişleyen soruşturma Ergenekon terör örgütü
soruşturmasına dönüştü. Soruşturmayı başlatan İstanbul
Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’e daha sonra diğer savcılar
Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın da katıldı. Gözaltına
alınan onlarca kişinin ilişkilerinin odağında hep Muzaffer
Tekin’in adı anıldı.
Yapılan sorgulamalar sonunda yeni operasyonlar yapılıp bir
çok kişi gözaltına alındı çoğu tutuklandı. Soruşturma
çerçevesinde bugüne dek farklı tarihlerde çeşitli
kentlerde 9 ayrı dalga halinde operasyonlar yapıldı.
Aralarında emekli askerler, gazeteciler, polisler,
akademisyenler, çete liderler, sanatçılar ve siyasilerin
de bulunduğu birbirinden ilginç ve siyaseten farklı
kutuplarda durdukları düşünülen isimler gözaltına alındı,
kimisi tutuklandı. AKP iktidarını devirmek amacıyla
biraraya geldiği öne sürülen bu isimlerden 86’sı hakkında
iddianame düzenlenerek dava açıldı. Temel olarak, “Halkı
isyana teşvik, devletin gizli belgelerini ele geçirmek,
darbe ortamı hazırlamak” için faaliyet yürüttüğü öne
sürülen “Ergenekon örgütü”nü ortaya çıkarmak amacıyla
başlatılan soruşturma, davası görülmeye başlamasına rağmen
halen sürüyor. Ergenekon soruşturması kapsamında o kadar
çok operasyon yapılıp yüzlerce insan gözaltına alındı ki
konuyla ilgili sonradan çıkan haberlerde de ciddi bir kafa
karışıklığı ortaya çıktı. İddianameden yola çıkarak dalga
dalga Ergenekon Operasyonları şöyle gelişti:
1. DALGA: Ergenekon'un bombaları
2007 yılı Haziran ayında Trabzon İl Jandarma
Komutanlığı’nın 156 ihbar hattını gizli numaradan arayan
bir kişi, “Ümraniye Çakmak Mahallesi Muhtarlığı'nın
karşısındaki tek katlı binanın çatısında elektrik
direğinin yanında el bombası ve C-4 patlayıcı madde
bulunuyor. Patlayıcı maddeyi Mehmet Demirtaş isimli şahıs
saklıyor. Bu patlayıcıları bir astsubay temin etti”
şeklinde ihbarda bulundu. Bu ihbar önce İstanbul İl
Jandarma Komutanlığı’na, sonrasında da İstanbul Emniyet
Müdürlüğü’ne bildirildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü
ekipleri 12 Haziran 2007’de verilen adreste bulunan
gecekonduya baskın düzenledi. Yapılan aramada,
gecekondunun çatısında bir sandıkta 27 adet savunma ve
taarruz tipi el bombası bulundu. Ev sahibi Mehmet Demirtaş
ile evde daha önceden kiracı olarak oturduğu anlaşılan
yeğeni Ali Yiğit şüpheli olarak gözaltına alındı. Evde
yapılan aramalar sırasında Mehmet Demirtaş ve Ali Yiğit
bombaların Oktay Yıldırım adlı eski askere ait olduğunu
söyleyince Yıldırım da gözaltına alındı. Şüphelilerin
sorgulanması sırasında Mehmet Demirtaş susma hakkını
kullandı. Oktay Yıldırım suçlamaları kabul etmedi. Ali
Yiğit ise bombaların Oktay Yıldırım’a ait olduğunu,
kendisinin bu evde geçici olarak ikamet ettiğini söyledi.
Yiğit ifadesinde, “Babam Şevki Yiğit bir gün evin
çatısında tahta ararken bombaların bulunduğu sandığı gördü
ve bana sordu. Ben de ev sahibi Mehmet Demirtaş’a sordum.
Mehmet Demirtaş, sandığı Oktay Yıldırım’ın getirdiğini
söyledi. Oktay Yıldırım ve Mahmut Öztürk sürekli Mehmet
Demirtaş’a ait LPG istasyonu ve manava geliyor, gizli
görüşmeler yapıyorlardı. Ben odaya girince susuyorlardı.
Mehmet Demirtaş bana çatıda askeri sandıkların olduğunu,
içinde el bombalarının bulunduğunu, bunlara bir şey
olursa, o evde oturduğumuz için bizim de başımızın belaya
gireceğini söylemişti. Babam hemen ihbarda bulunmamız
gerektiğini söylüyordu ama ben korktum” dedi.
Yine Ali Yiğit ifadelerinde bombaların nereye konulduğunu
kontrol etmeye gelenler arasında Muzaffer Tekin’in de
olduğunu söyledi. Yıldırım’ın tutuklanmasına neden olan
bombalarla ilgili , “hurda” açıklamasını yapınca da
savcılık Danıştay saldırısı soruşturmasında da adı geçen
Muzaffer Tekin ile emekli Astsubay Mahmut Öztürk’ü de
gözaltına aldırdı. 23 Haziran gününe dek süren
operasyonlarda Gazi Güder, Ayşe Asuman Özdemir, Muzaffer
Şenocak, Halil Behiç Gürcihan, Aydın Yüksek, İsmail Eksik
(İsmail Paker), ve Kuddusi Okkır’ında aralarında bulunduğu
15 kişi gözaltına alındı. Birçoğu tutuklandı. Gözaltına
alınanların ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda birçok
evrak ve bilgisayarlara el konuldu. Bilgisayarlara kayıtlı
belgelerin arasında Ergenekon yapılanmasının temel
taşlarından kabul edilen Lobi belgesinin de bulunması ve
el bombalarının Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırılarda
kullanılanlarla aynı seriden olduğu anlaşılınca soruşturma
genişletildi. Gözaltına alınanların ifadeleri ve
bilgisayarlarda yer alan isimler yeni operasyonların da
önünü açtı.
Bu arada aynı günlerde Ankara’da Vatansever Kuvvetler Güç
Birliği’ne (VKGB) yönelik bir soruşturma başlatıldı İsmi,
tetikçi Alparslan Arslan’ın üzerinde bulunan bir kimlik
kartı nedeniyle Danıştay saldırında da gündeme gelen
derneğin başkanı Taner Ünal ve bazı dernek üyeleri
tutuklandı. Asker ve polis bağlantılı olduğu iddia edilen
derneğin, Türkiye genelindeki bazı eylemleri organize
ettikleri ve Ergenekon yapılanmasıyla paralel hareket
ettiği öne sürüldü.
2. DALGA: Örgütün cephaneliği
Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan en önemli
operasyon 26 Haziran 2007 günü Eskişehir’de gerçekleşti.
Emekli binbaşı Fikret Emek’in gözaltına alındığı bu
operasyon, her ne kadar 1. Dalga operasyonların devamı
olsa da, Ergenekon örgütünün en önemli silah deposunun
ortaya çıkarılması açısından önem taşıyordu. Muzaffer
Tekin’in, evinde bulunan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ni
Fikret Emek‘ten aldığını söylemesinin ardından Emek 26
Haziran 2007’de Eskişehir’de gözaltına alındı. Emek’in
Ankara ve Eskişehir’de adeta bir cephaneliği andıran
evlerinde yapılan aramada çok sayıda bomba ve mühimmat ele
geçirildi. 11 kilogram C-3 tipi plastik patlayıcı ve
suikast silahı Kanas dürbünlü tüfek, 10 adet el bombası
ele geçirilenler arasındaydı. El bombalarından birinin
seri numarasının, Cumhuriyet gazetesine 5 ve 11 Mayıs
2006’da atılan el bombalarının numarasıyla birebir
örtüştüğü anlaşıldı. Basına yansıyan ve yalanlanmayan
haberlere göre, evden çıkan belgeler arasında ise
Genelkurmay Başkanlığı’nın bulunduğu Eskişehir yolu
üzerindeki tüp geçidin havaya uçurulmasına yönelik bir
plan bulundu. Ayrıca Emek’in evlerinde çeşitli kişiler
hakkında siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî
kökenlerine, ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına,
sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin
çok sayıda fişleme evrakları da bulundu. Fikret Emek
getirildiği İstanbul’da 29 Haziran günü tutuklanarak
cezaevine gönderildi.
3. DALGA: İslami partilerin belalısı yazar tutuklandı
Temmuz ayında yapılan 3. dalga operasyonda kimi kamuoyunca
bilinen bir çok isim daha gözaltına alınanlar kervanına
katıldı. Kuvva-i Milliye Derneği Genel Başkanı Bekir
Öztürk’ün yanı sıra yazar Ergun Poyraz, SESAR araştırma
şirketinin sahibi İsmail Yıldız, Akın Birdal’a yönelik
suikast sırasında ismi gündeme gelen ve Susurluk’un meşhur
Yeşil’i Mahmut Yıldırım’la ilişkili olduğu öne sürülen
Mete Yalazangil, gazeteci Hayrullah Mahmud Özgür de polis
tarafından gözaltına alındı. Bu isimlerle bağlantılı
olarak da eski polisler Kemal Şahin, Mehmet Murat Yücel ve
Ferudun Refik Nuhoğlu, Fuat Ermiş, Tuğrul Derme, Zeki
Yurdakul Çağman, Tuncay Hacıbektaşoğlu, Saipir
Debzlelvidze İstanbul ve Ankara’da yapılan operasyonlarda
gözaltına alındı ve bir çoğu tutuklandı.
4. DALGA: Susurluk Paşası Küçük cezaevinde
Daha önceki operasyonlarda gözaltına alınan ya da
tutuklanan isimlere dava açılması beklenirken yürütülen
soruşturmanın daha büyük kapsamlı olduğu yeni gözaltılarla
ortaya çıktı. Yürütülen soruşturmada Ümraniye’de ele
geçirilen bombalarla, Necip Hablemitoğlu suikastında adı
geçen Susurluk Çetesi’nden kimi isimlerle ve mafyayla
bağlantılı bir kişiolan İbrahim Çiftçi’nin İzmir’de
öldürülmesinde kullanılan el bombasıyla aynı seriden
olduğu ortaya çıktı. Bu gelişme ve gözaltına alınanların
ifadeleri, cep telefonları ve internet ortamındaki
iletişimlerin yapılan teknik takipleri sonunda yeni bir
operasyon dalgası gerçekleşti. Her yeni gözaltıyla giderek
ilginçleşen Ergenekon soruşturması 22 Ocak’ta başlayıp
Şubat sonuna dek süren 4. dalga operasyonlarda daha da
ilginç bir hale geldi. Bu kez hedefte Susurluk Çetesi
soruşturmasında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’la
bağlantıları tespit edilip hakkındaki birçok iddiaya
karşın ifadesi bile alınamayan emekli Tuğgeneral Veli
Küçük vardı. Muzaffer Tekin’le birlikte çekilmiş
fotoğrafları kamuoyuna yansıyan Veli Küçük’ün evinde Milli
Güvenlik Siyaset Belgesi’nden, Ergenekon yapılanmasına,
Lobi örgütlenmesine kadar çok sayıda gizli doküman
bulundu. Küçük, dokümanları, “kişisel merakından dolayı”
sakladığını öne sürdü.
Küçük’ün yanı sıra, Kuvvayı Milliye Derneği Başkanı emekli
Albay Fikri Karadağ, avukat Kemal Kerinçsiz, gazeteciler
Gülay Kömürcü ve Vedat Yenerer, Susurluk hükümlüsü Sami
Hoştan, “Drej Ali” olarak tanınan mafyacı Ali Yasak ve
Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol
gözaltına alındı. Toplam 31 kişinin gözaltına alındığı
İstanbul dışında Antalya Bilecik Mersin, Adana ve
Erzurum’da da yapılan bu operasyonlarda üniversitelerde
faaliyet gösteren ve örgüte hem teorik hem de yeni eleman
kazandırma desteği verdiği iddia edilen akademisyenler de
gözaltına alındı. Operasyon başlamasıyla birlikte adı
sürekli olarak Ergenekon çetesiyle anılan ve “Askeri darbe
hazırlıklarına yönelik” bilgisayar kayıtlarıyla gündeme
gelen İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ümit Sayın
ile Sakarya Üniversitesi öğretim görevlisi Emin Gürses de
gözaltına alındı. Bu isimlerin yanı sıra emekli asker
Mehmet Zekeriya Öztürk, Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer
Karabulut, Emin Caner Yiğit, Ümit Oğuztan, Vatan
Bölükbaşoğlu, Orhan Tunç, Hayrettin Ertekin, Abdulmuttalip
Tonçer, Murat Özkan, Satılmış Balkaş, Asım Demir, Atilla
Aksu, Erkut Ersoy, Kahraman Şahin, Erol Ölmez, Muhammet
Yüce, Abdullah Arapoğulları, Erdal İrten, Raif Görüm,
Yusuf Görüm, Oğuzhan Alparslan Abdülkadir, Hüseyin Gazi
Oğuz, Recep Gökhan Sipahioğlu, Hüseyin Görüm, İhsan Göktaş,
Coşkun Çalık, Ayhan Çelik, Tanju Okan, Yaşar Arslanköylü
de gözaltına alındı. Şüphelilerden bir çoğu tutuklandı.
5. DALGA: Cumhuriyet, İP, çete liderleri
Veli Küçük’lerin tutuklanmasıyla kamuoyunun giderek daha
fazla merak içinde kaldığı operasyonlarla ilgili olarak 11
Mart 2008 günü, başka bir suçtan Erzurum Cezaevi’nde
tutuklu bulunan Selim Akkurt da talimatla ifadesi
alındıktan sonra Ergenekon zanlıları arsına karıştı.
Operasyonların devam edeceği sinyalini veren bu gelişmenin
ardından, 21 Mart 2008’de kamuoyunda en çok tepki çeken 5.
Dalga operasyonlar geldi. Bu kez gözaltına alınanlar
arasında Cumhuriyet gazetesi başyazarı İlhan Selçuk,
İstanbul Üniversitesi eski rektörü Profesör Kemal
Alemdaroğlu ve İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve
partili arkadaşları da vardı. Özellikle İlhan Selçuk’un
evine sabaha karşı ani bir baskın yapılması ve yıların
gazetecisinin gözaltına alınması çok tepki çekti.
Operasyonun ertesi günü İslami çizgide ya da iktidarın
yanında açıkça saf tutmayanlar dışında kalan birçok
gazetede gözaltılardan çok biçimi eleştiri konusu oldu. Bu
olayla Ergenekon soruşturmasına yönelik olarak basında da
önemli bir ayrışma yaşandı. Selçuk’ların gözaltına
alınması üzerinden soruşturmanın hoyratlaştığı, nereye
doğru gittiği bilinmediği, iddianamenin bir türlü
hazırlanmamış olması nedeniyle soruşturmaya yönelik bir
muhalefet başladı. Bu operasyonlardan kısa süre önce 14
mart günü AKP’ye kapatma davası açılması ve son
operasyonda gözaltına alınan isimlerin iktidar muhalif
kişiler olması nedeniyle Ergenekon soruşturmasının AKP
tarafından siyasi koz olarak kullanıldığı eleştirilerini
de beraberinde getirdi. Basın sektörü “yandaş medya
olanlar” ve “AKP’ye muhalif olanlar” şeklinde ayrıştı.
Yandaş medya sınıfındaki basın organları can siperane
şekilde operasyonları savunurken, diğerleri ise
operasyonlar üzerinden AKP’ye yönelik bir muhalefete
başladı. Kamuoyunu bilgilendirecek organlarda yaşanan
karmaşa haliyle kafa karışıklığının artmasında da başrol
oynadı.
İstanbul, Ankara ve İzmir’de yapılan bu son dalga
operasyonlarda Selçuk’ların yanı sıra mafya liderleri
Sedat Peker, Akın Bİrdal suikastı azmettiricisi Semih
Tufan Gülaltay, İşçi Partililer Serhan Bolluk, Ferid
İlsever, Mehmet Adnan Akfırat, Hikmet Çiçek, Hayati Özcan,
iş adamı İbrahim Benli, Mahir Çayan Güngör, Yusuf Tunçer,
Aydın Gergin, Yusuf Beşirik, Fuat Turgut ve Nusret Senem
de gözaltına alınıp bir çok şüpheli tutuklanırken Selçuk
ve Alemdaroğlu serbest kalanlar arasındaydı. 5. Dalga
operasyonları 13 Nisan’da Mersin’de Ali Kutlu, 24 Mayıs’ta
Sakarya’da Rasim Görüm ve 16 Haziran’da Antalya’da Murat
Çağlar’ın da gözaltına alınıp tutuklanmasıyla devam etti.
6. DALGA: Operasyon komuta kademesine uzandı
Bazı basın organları ve muhalefetin eleştirilerin odağına
yerleştirdiği Ergenekon soruşturması 1 Temmuz 2008 günü
yapılan 6. dalga operasyonlarla ordunun komuta kademesine
de ulaştı. Ankara’da başlayıp İstanbul ile Trabzon ve
Antalya’ya da sıçrayan eş zamanlı operasyonlarda bir
zamanların kudretli paşaları eski Jandarma Genel Komutanı
ve Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı emekli
Orgeneral Şener Eruygur, eski 1. Ordu Komutanı emekli
Orgeneral Hurşit Tolon, emekli Tümamiral İlker Güven,
emekli Albay Atilla Uğur, Ankara Ticaret Odası Başkanı
Sinan Aygün, Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa
Balbay, Halka ve Olaylara Tercüman gazetesi Genel Yayın
Yönetmeni Ufuk Büyükçelebi, Antalya’nın Yeşil’i olarak nam
salmış sabıklaı Osman Gürbüz, emekli Binbaşı ve yazar Erol
Mütercimler ile Prof. Dr. Ercüment Ovalı’nın da aralarında
bulunduğu 20 kişi gözaltına alındı. Görevde olduğu dönemde
Şener Eruygur’un ekibinde yer alan emekli Tuğgeneral
Levent Ersöz ise hakkında gözaltı kararı olmasına karşın
yurdışında olduğu için yakalanamadı. Halen dönmeyen Ersöz
hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkartıldı. Hakkında
gıyabi tututklama kararı çıkarılanlarsan biri de yine
yurtdışında olan eski AKP milletvekili Turhan Çömez oldu.
Komuta kademesine ulaşan son gözaltılar ilginç
zamanlamasıyla da dikkat çekti. Operasyon, Yaşar
Büyükanıt’tan sonra Genelkurmay Başkanı olacağı bilinen
dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ ile Başbakan
Tayyip Erdoğan’ın haziran sonunda yaşanan ve içeriği
açıklanmayan buluşmasından sonra ve tam da Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın, AKP’nin
kapatılması istemiyle açtığı davada, Anayasa Mahkemesi
heyetine sözlü açıklama yaptığı gün gerçekleşti .
Gözaltına alınıp tutuklananlar arasında bulunan eski
Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur emekliye ayrıldıktan
sonra Atatürkçü Düşünce Derneği’nin başkanı olmuş ve başı
kapatma davasıyla dertte olan AKP’ye karşı yapılan
Cumhuriyet mitinglerinin düzenlenmesinde etkin rol
oynamıştı. Gözaltına alınan diğer emekli paşa Orgeneral
Hurşit Tolon ise son dönemde ulusalcı çizgisiyle ön plana
çıkmış, Türkiye’nin çeşitle yerlerinde düzenlenen hükümet
karşıtı konferans ve panellere katılarak sivrilmişti.
Gözaltına alınanlar arasında İşçi Partisi Öncü Gençlik
Genel Başkan Yardımcısı Tunç Akkoç, Siyami Yalçın, Murat
Avar ve Hamza Demir, Barbaros Hayrettin Altıntaş, Durmuş
Ali Özoğlu, Kemal Aydın, İbrahim Özcan ve ADD Kadıköy Şube
Başkanı Birol Başaran da yer alıyordu. Eruygur ve Tolon’un
da aralarında bulunduğu 10 kişi tutuklandı.
7. DALGA: JİTEM'in kurucusu Ergenekon'dan gözaltında
Eski kuvvet komutanlarının tutuklanmasıyla artık bir darbe
soruşturması yapıldığı iyice ayyuka çıka Ergenekon
soruşturmasının Ağustos başında yapılan son ayağında ise
yine önemli bir isim gözaltına alındı. Faili meçhul bir
cinayetle öldürülen Binbaşı Cem Ersever’in yakın arkadaşı
ve varlığı sürekli inkar edilen JİTEM’in kurucularından
emekli albay Arif Doğan Ankara’da gözaltına alınarak
İstanbul’a getirildi. Operasyon kapsamında Doğan’ın depo
olarak kullandığı İstanbul Beykoz’daki bir evde yapılan
aramalarda ise çok sayıda gizli olduğu ileri sürülen
belgeler, 2 kaleşnikof marka tüfek, bin adet mermi ve bin
boş kovan ile 280 adet el bombası bulundu. Doğan’la
ilişkili olan ve sözkonusu deponun görevlileri olduğu öne
sürülen iki kişi de bu kapsamda gözaltına alındı. Emekli
albay Arif Doğan’ın gözaltında verdiği ifadede, “Ben
JİTEM’in kurucusuyum. Yasalara uygun olarak terörle
mücadele ettik. JİTEM komutanların bilgisi doğrultusunda
denenmek üzere kurulmuş bir yapılanmadır. Faaliyet alanı
OHAL bölgesidir” dediği öne sürüldü. Arif Doğan, kendisine
ait depoda çıkan çok miktarda askeri mühimmatın da Cem
Ersever’e ait olduğunu öne sürdü.
8. DALGA: Muvazzaf subaylara gözaltı
Ergenekon operasyonlarının darbe soruşturması için
yapıldığı söylenmesine karşın, gözaltına alınanlar ya da
tutuklananlar arasında hiçbir görevli subayın olmaması
dikkat çekiciydi. Darbe yapmak için bir araya geldikleri
öne sürülmesine karşın gözaltına alınanlar ya da
tutuklananlar kimisi rütbeli birkaç eski asker, milliyetçi
hezeyanlarla sokaklara dökülen hukukçu ya da “sivil toplum
örgütü” üyeleri, kamuoyunun ilk kez adlarını duyduğu
mafyavari tipler ve kimi gazeteci ve siyasetçilerden öteye
gitmiyordu. Kapatılan Nokta Dergisi’nde yayımlanan eski
Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli oramiral Özden Örnek’e
ait günlüklerde anlatılan kimi darbe planlarının,
Ergenekon soruşturmasında yapılan operasyonlarda ele
geçirilen kimi belgelerde de yer almasına karşın o dönemin
kuvvet komutanlarına bile yönelik herhangi bir soruşturma
başlatılmamıştı. Bu arada soruşturmanın iddianamesinin ilk
bölümü de tamamlanarak kamuoyuna açıklandı. 2 bin 500
sayfayı bulan iddianame, sadece ilk 5 dalga operasyonda
gözaltına alınıp kimisi tutuklanan 86 sanık hakkında
düzenlenmiş geri kalanlar için ek iddianame hazırlanacağı
açıklanmıştı. Sözkonusu iddianamede sanıklara darbe
planlamak, darbe ortamı hazırlamak için provokatif
eylemler yapmak ve halkı isyana teşvik gibi bir dizi
suçlama yöneltilmişti. İddianamenin açıklanmasıyla
birlikte hükümet karşıtı kesimlerden ve operasyonların
laik Atatürkçü kesimleri hedef aldığını düşünen gruplardan
yoğun bir muhalefet başladı. Siyaseten nerede durursa
dursun haklı tek eleştiri noktası ise böylesine önem
atfedilen bir soruşturmanın iddianamesinin fazlasıyla
yoruma dayanıp, suçlamaları kanıtlayacak delillerden uzak
olmasıydı.
Bu hengâme arasında 18 Eylül’de İstanbul, Ankara, İzmir,
Mersin ve Hakkari’de yapılan yapılan 8. dalga
operasyonlarda 19 kişi gözaltına alındı. İlk kez muvazzaf
subaylara da uzanan Ergenekon operasyonunun 8. dalgasında
Hakkari, Bitlis, Foça, Ankara ve İstanbul’da toplam 5
teğmen ile bir askeri öğrenci gözaltına alındı. Ankara’da
düzenlenen operasyonda önceden adresleri belirlenen 8 ayrı
adrese eşzamanlı baskın gerçekleştirildi. Askerî
inzibatlar Ankara’daki bir birlikte görev yapan karacı
Teğmen Mehmet Ali Çelebi’yi kışlada gözaltına aldı. Mehmet
Ali Çelebi 2006-2007 eğitim dönemi sonunda dördüncülükle
mezun olmuş, diplomasını dönemin Genelkurmay başkanı olan
Yaşar Büyükanıt’tan almıştı. İzmir’de ise savcılığın
talimatıyla, İstanbul’da çalışan ancak görev için Urla
Menteş’teki askerî birlikte bulunan teğmen Ş.İ. de
gözaltına alındı. Şüpheli askerler Ankara'da görevli
komutanlar hakkında bilgi toplamak ve Ergenekon davasında
tutuklu bulunan Kemal Aydın'a iletmekle suçlandı. Teğmen
Mehmet Ali Çelebi'nin, genç subaylar ve askeri okul
öğrencileri ile irtibat kurarak darbe zemini oluşturmaya
çalıştığı ve bu kişilerden edindiği bilgilerin de
gözaltına alınıp serbest bırakılan Neriman Aydın'ın
bilgisayarından çıktığı da tutanaklarda yer aldı.
Gözaltına alınan zanlılardan Süleyman Solmaz’ın da Hizbul
Tahrir örgütü üyesi olduğu öne sürüldü. Solmaz ifadesinde,
Teğmen Mehmet Ali Çelebi'yi Ankara Kızılay'da taksi
şoförlüğü yaparken tanıdığını, dini konularda konuştuktan
sonra kendisine Hadis ve Ayet kitapları verdiğini söyledi.
Zanlı askerler ise Hizbul Tahrir örgütü hakkında hiçbir
bilgi sahibi olmadığını söyledi. Şüphelilerden Kurtça
Bektaş ise sorgusunda arkadaşlarından Mahmut Oğuz'un
sohbetlerde bu örgütten söz ettiğini, Rıza Demir'in de
internetten bu örgütü araştırıp kendilerini
bilgilendirdiğini söyledi. Gözaltına alınan askerlerden
biri savcılık sorgusunun ardından serbest bırakılırken;
diğer teğmenler Mehmet Ali Çelebi, Eren Mumcu, Noyan
Çalıkuşu, Hasan Hüseyin Uçar ve askeri öğrenci Yaşar
Tozkoparan tutuklandı. Hasdal askeri cezaevine gönderilen
askerlerden Teğmen Hasan Hüseyin Uçar ile askeri öğrenci
Yaşar Tozkoparan avukatlarının yaptıkları itirazlar sonucu
serbest bırakıldı. Diğer 3 teğmene ilişkin tahliye talebi
ise reddedildi.
Operasyonun İstanbul ayağında ise eski İstanbul Ülkü
Ocakları Başkanı Levent Temiz, 28 Şubat sürecinin önemli
aktörlerinden Sisi lakaplı Seyhan Soylu ile tiyatro
sanatçısı Nurseli İdiz gözaltına alındı. Levent Temiz,
Temmuz ayında yapılan Ergenekon operasyonunda da gözaltına
alınmış ve serbest bırakılmıştı. Kemal Kerinçsiz’in
başkanı olduğu Büyük Hukukçular Birliği yönetiminde de yer
alan Levent Temiz, TCK 301. maddeden yargılanan kimi
aydınların davalarında da yer almıştı. 28 Şubat postmodern
darbesi döneminin önemli aktörlerinden olan Seyhan
Soylu’nun adı da Ergenekon iddianamesinin ek klasörlerinde
Ali Kalkancı-Fadime Şahin olayını organize ettiği
iddiasıyla geçiyordu. Soylu bir süredir, Nurseli İdiz’le
birlikte “Cumhuriyet Kadınları” adlı bir proje üzerinde
birlikte çalışıyordu. Temiz, mahkemeden, Soylu ile İdiz
savcılıktan serbest bırakıldı. Operasyonın bu dalgasında
gözaltına alınan 19 kişiden Hamza Demir, Mahmut Oğuz,
Süleyman Solmaz, Kurtca Bektaş, Rıza Demir ve Rıfat
Yıldırım tutuklandı.
9. DALGA: Tuncay Özkan’ın tutuklanma isteği gerçekleşti
Ergenekon operasyonuna en başından beri muhalefet eden ve
İlhan Selçuk’ların gözaltına alınmasından sonra “Beni de
gözaltına alın” diye tepki gösteren gazeteci Tuncay
Özkan’ın bu isteği soruşturmanın 9. dalgasında yapılan
operasyonlarda yerine geldi. Şimdilik Ergenekon
soruşturmasına ilişkin yapılan son operasyon olan bu
dalgada İstanbul, Ankara ve İzmir’de düzenlenen
operasyonlarda Özkan ve sahibi olduğu televizyon kanalında
birlikte çalıştığı ekip arkadaşları hedefteydi.
Operasyondan kısa süre önce, hükümete yakın bir isim olan
ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yakın arkadaşı olan Yeni
Şafak Gazetesi yazarı Fehmi Koru'nun Özkan'ın gözaltına
alınacağı isim vermeden belirtmişti. Özkan’la birlikte,
eski Emniyet Müdürü Adil Serdar Saçan, eski Esenyurt
Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, eski Ankara DGM
savcılarından emekli Albay Tanju Güvendiren’in de
aralarında bulunduğu toplam 16 kişi gözaltına alındı.
Tuıncay Özkan’ın başını çektiği AKP karşıtı “Biz kaç
kişiyiz?” hareketine mensup bazı kişilerin de gözaltına
alındığı operasyonda zanlılardan Gürbüz Çapan’ın
Cumhuriyet gazetesinin hisse satışıyla ilgili emekli
Tuğgeneral Veli Küçük’le yaptığı görüşme nedeniyle
gözaltına alındığı iddia edildi. Ayrıca emekli polis Adnan
Kılıçarslan, Özkan’ın doktoru Mesut Özcan, emekli askeri
hakim Tanju Güvendiren, adli sicil memuru Mahir Akkar,
gazeteciler Adnan Bulut, Tuncay Mollaveyisoğlu ve Evrim
Baykara, Şafak Akbaş, Yıldıray Baran ve Mustafa Tavşan İle
Doğu Perinçek'in eski avukatı ve Aydınlık yazarı Emcet
Olcayto gözaltına alınan diğer zanlılar oldu. Zanlılardan
Mahir Akkar daha önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , TBMM
Başkanı Bülent Arınç , AKP ve AKP MKYK üyeleri hakkında
''Anayasal sistemi, çağdaş ve uygar yaşamı, demokratik
cumhuriyeti, laik devlet ve hukuk yapısıyla çağdaş
değerleri hedef alıp, şeriat rejimini çağrıştıran eylem ve
söylemlerde bulunarak anayasal suç işledikleri''
iddiasıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç
duyurusunda bulunmuştu.
Sorgularının ardından zanlılardan Tuncay Özkan, Adil
Serdar Saçan, Gürbüz Çapan Tanju Güvendiren, Emcet Olcaytu
ve Hüseyin Nazlıkul, “Ergenekon terör örgütü üyesi olmak
ve örgüt adına faaliyette bulunmak” suçundan sevk
edildikleri İstanbul nöbetçi 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce
tutuklandı. Diğer zanlılar ise serbest bırakıldı.
Avukatlarının tutuklama kararına yaptıkları itirazı
değerlendiren mahkeme 10 Ekim günü de zanlılardan emekli
Hakim Albay Tanju Güvendiren ile doktor Hüseyin Nazlıkul
hakkında tahliye kararı verdi.
21 Ekim 2008 günü ise eski Sarıyer Cumhuriyet Savcısı
Ertaç Giray ve koruması Hüseyin Keskin Ergenekon
soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Danıştay
saldırısı sonrası Muzaffer Tekin'i kaçırıp teslim olmasını
engellediği iddia edilen eski Cumhuriyet Savcısı Ertaç
Giray Ergenekon sanıklarından yüzbaşı Zekeriya Öztürk,
Gökhan Sipahioğlu ve İsmail Eksik'in avukatlığını
yapıyordu. Giray, Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı yaptığı
dönemde kesinleşmiş cezası bulunan ve "Banker Bako" olarak
bilinen Baki Cengiz Aygün'ü sakladığı gerekçesiyle 2 yıl 4
ay hapis cezasına çarptırılmış ve ardından emekliliğe sevk
edilmişti. Bu operasyonda önce, eskiden Giray’ın yanında
çalışan ve koruması olduğu öne sürülen Hüseyin Keskin Kars
Sarıkamış'ta gözaltına alındı. Keskin’in, gayriresmi
korumalığını yaptığını söylediği Giray'ı zan altında
bırakacak bazı açıklamalarda bulunması üzerine de gözaltı
kararı çıktı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ndeki
sorgularının ardından savcılıkta da sorgulanan Ertaç Giray
serbest kalırken Hüseyin Keskin ise tutuklandı.
26 Ekim 2008 günü yapılan operasyonlarda ise yine Tuncay
Özkan ekibinde yer alan eski Kanaltürk çalışanlarından
Özkan’ın yardımıcları Anet Şahakyan ve Fuat Garip ile
şoförü Şener Öztürk İstanbul'da, gazeteci Merdan Yanardağ
da Ankara'da gözaltına alındı. Zanlılar sorgularının
ardından serbest bırakıldı. Yanardağ’ın gözaltına alındığı
gün Kanalbiz televizyonunda Fetullah Gülen’i ele alan bir
program yapacağı ve bunun engellenmesi için operasyona
dahil edildiği iddia edildi.
Kaynak:
http://www.jurnal.net/turkiye/2009/01/07/ergenekon-un-kronolojisi
|