Basında Hizb-ut Tahrir Haberleri

 

24 Eylül 2008

Hizbu't Tahrir'den Önemli Açıklama

Ergenekon soruşturması kapsamanda tutuklanan Teğmenlerin bazılarının Hizbu't Tahrir grubu içinde faaliyet yaptığı yönünde ileri sürülen iddialara Hizbu't Tahrir'den..

 

Ergenekon soruşturması kapsamanda tutuklanan Teğmenlerin bazılarının Hizbu't Tahrir grubu içinde faaliyet yaptığı yönünde ileri sürülen iddialara Hizbu't Tahrir'den yeni bir tekzib geldi.

 

İnternet sitelerine Hizbu't Tahrir adına gönderilen yeni bir açıklamada metninde, Hizbu't Tahrir ile Ergenekon arasında bir ilişki olduğu yönündeki iddia ve haberlere tepki gösterilerek bu tür haberlerin ve ortaya atılan iddiaların tamamen "iftira" niteliğinde olduğu belirtildi.

 

Yayınladığı açıklamada, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Mahmut Oğuz'un kendilerinin bir üyesi olduğunu kabul eden Hizbu't Tahrir, ancak bu kişinin Ergenekoncularla bir ilişkisinin olup olmadığını bilmediklerini konuyu hassasiyetle araştırdıklarını belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü:

 

"Yine de Rabbimizin kavline icabeten kalplerin mutmain olması için daha açık, daha somut ve daha kesin ifadelerle diyoruz ki: Hizb-ut Tahrir'in Ergenekon gibi hiçbir yapılanmayla herhangi bir bağı yoktur, olmamıştır ve de asla olamaz! Hizb-ut Tahrir hiç kimseyle İslâmî Dâveti taşımak dışında bir maksatla hiçbir temas kurmamıştır, kurmayacaktır ki bu temaslar hiçbir zaman kurumsal düzeyde olmaz, bilakis sadece fertler düzeyinde kalır. Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir'in Ergenekon yapılanması ile kesinlikle hiçbir teması olmamıştır ve olamaz da! Ergenekon mensubu olarak bildiğimiz hiç kimseyle de teması olmamıştır ve olamaz da! Fakat biri gelmiş veya biz birini görmüşüz, onunla temas kurmuşuz, dâvetimizi kendisine taşımışız, sonra da adam başka bir şey çıkmışsa, her halükârda bundan biz sorumlu olmayız ve böyle bir durum, bizim o adamın mensup olduğu yapılanma ile alâkamız olduğu anlamına gelmez. Öyle olsaydı, her tür Müslim ve gayri-Müslime İslâm dâvetini taşıyan bir parti olarak, dünyadaki her tür yapılanma ile bağlantılı olduğumuz söylenirdi ki bu açıkça hezeyandır. Bilakis biz dâvetimizi taşırız ve taşıdığımız herkesten İslâm'a tam bir teslimiyetle teslim olmalarını ve sahip oldukları önceki her tür İslâm karşıtı fikri, inancı, kültürü silip atmalarını talep ederiz. Bunun için bünyemize dâhil ettiğimiz herkesi, yaşına, kültürüne, akademik kariyerine, makam-mevki sahibi oluşuna bakmaksızın, benimsediğimiz arı-duru ideolojik kültür ile yeni baştan kültürlendirip fikrî-siyâsî açıdan ideolojik İslâmî şahsiyetler inşa ederiz. Beşerî nazarla kişinin İslâmî ideolojik şahsiyete sahip olduğuna karar verdiğimiz takdirde o kimseyi Hizb'e üye yaparız. Buna sahip olmadığına henüz kanaat getirmediğimiz kişileri, dâris olarak tanımlarız ve onları, arzulanan seviyeye gelinceye kadar kültürlendirmeye devam ederiz, kimseyi de vehimlere, kuşkulara ve benzeri faktörlere binaen dışlayamayız. Dolayısıyla böylesi kimseleri, "Hizb-ut Tahrir üyesi" olarak kabul etmeyiz. Üstelik üyelik kazandırdığımız kişilerin, aslî üyeliğini İslam akidesine ve Hizbî ideolojik İslâmî kültüre bağlılığı ile ilişkilendiririz. Buna göre, kişi görünürde üye sıfatına sahip olsa bile, -beşerin her an yanılabileceği ve dalâlete düşebileceği gerçeğinden hareketle- bu İslâmî kültürü benimsememeye yahut bununla bağdaşmayan tavırlarda bulunmaya başlaması halinde, onu Hizb'e bağlayan bağını kesmiş olur. Bizim üyelik anlayışımız işte budur.

 

Bu çerçevede, söz konusu operasyon dahilinde alınanlardan sadece birisine Hizb tarafından üyelik verilmiştir ve ismi Mahmut Oğuz'dur. Kendisi daha önce de tutuklanıp hapsedilmiştir. Bizler şu dakikaya kadar bu kardeşimiz hakkında hayırdan ve faziletten başkasını bilmiyoruz. Varsayalım ki -Allah muhâfaza- Şeytan bu kardeşimize musallat oldu, kendisini hak yoldan çıkardı ve onu mel'un Ergenekon şebekesi için çalışmaya sevk etti, bu durumda Hizb-ut Tahrir, Ergenekon bağlantılı mı sayılır? Kesinlikle hayır! Bilakis bu ferdî bir yanlış ve günah olarak kalır ve Hizb'e etki etmez. Öte yandan kardeşimiz Hizb içerisinde yönetici konumunda değildir, sadece bir üyemizdir. Dolayısıyla bu açıdan da ona bir şekilde nüfûz edilmesi kesinlikle Hizb'e etki etmez. Velev ki yönetici konumda olsaydı dahi, yine etki etmeyecekti… Yinelemek gerekirse; Hizb-ut Tahrir'in Ergenekon şebekesiyle veya üyeleriyle hiçbir bağı yoktur ve olamaz. Tutuklananlardan sadece bir tanesi Hizb'in üyesidir ve o kardeşimiz hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyoruz. Allah korusun eğer İslâm'a aykırı herhangi bir suçu varsa, hesabı Allah'a aittir, Hizb de hakkında gerekli idârî prosedürünü işletecektir. Fakat suçsuzsa, şu mübârek Ramazan günü ona zulmedenlerden de Allah hesap soracaktır. Ne Ergenekon, ne de başka herhangi bir grup, Hizb-ut Tahrir'i kendi amaçları için asla kullanamaz, kullanmamıştır ve kullanamayacaktır."


VELFECR'İN NOTU:

 

Hizbu't Tahrir'in bu açıklamasına hüsnü zan ile bakma durumundayız. Ancak, Hizbu't Tahrir Bu İddialara Cevap Vermeli başlıklı haberimiz üzerine yapılan bu açıklama, başka bir gerçeği ortaya çıkarmakta ve bazı kişilerin Hizbu't Tahrir içine sızdığı kabul edilmektedir. Nitekim Taraf gazetesinin haberinde geçen "MAHMUT O • Topladığı arkadaş grubunu ve bazı kişileri Hizbut Tahrir grubuna sokarak örgütün tabanının güçlenmesini sağlıyor." şeklindeki ifadeler de doğrulanmaktadır. O halde, bu tür örnekliklerin nasıl meydana geldiği üzrinde durulmasının da müslümanların maslahatı açısından hayati bir önem taşıdığını da belirtmek durumundayız.

 

Kaynak:

http://www.velfecr.com/haber_detay.php?haber_id=8580

 

---------------------------------------

 

24 Eylül 2008

Ergenekon’un mezhebi

Mehmet ALTAN

mehmetaltan@stargazete.com

 

New-York’da saat sabahın yedisi.


Türkiye’de ise öğleden sonra iki.


Tam bir saati aşkın bir süredir ‘bilgisayar penceresinden’ ülkeyi gözlüyorum.

Keşke hepimiz topluca ülke dışına çıkıp, olup bitene bir de oradan baksak.


Çünkü yirmi dört saat içinde ölüveren bebeklerden raydan çıkarak devrilen mavi trenlere, küçük çaplı depremlerden, yeniden gerilen Kafkaslar’a, ‘halka karşı darbe’ yapmaya kışkırtılan Ergenekon’cu genç teğmenlerden yeni gözaltılara, CHP’nin sürmeye devam eden sarsıcı ‘Deniz Feneri’ iddialarından, uzatılacak olan Kuzey Irak tezkeresine kadar ‘esas resmi’ galiba bu bakış veriyor...

* * *

 

Soruşturma derinleştikçe Ergenekon yöntemlerini de daha iyi tanıyor, geriye yönelik provokatif olayların iç yüzünü daha net görüyoruz...


Yedinci dalgayla beraber ortaya çıkan ‘Hizb-ut Tahrir Örgütü’ meselesini de görmüşsünüzdür:

‘Türkiye Hizb-ut Tahrir örgütü ile 2005 yılının Eylül ayında tanıştı. Fatih Camii’nde toplanan örgüt üyeleri, hilafet talep ettiler ve Atatürk aleyhine sloganlar attılar.


Daha sonra İstanbul ve Ankara başta olmak üzere beş ilde aynı anda yapılan operasyonlarda, örgüt lideri Yılmaz Çelik ile iki Filistinli’nin de aralarında olduğu 67 kişi gözaltına alındı. Bu eylemi ‘cesurca’ bulan Ergenekon’un Hizb-ut Tahrir ile temasa geçme kararı aldığı belirlendi. 2005 yılındaki operasyonlardan sonra dağılan örgüte Ergenekon desteği geldi. 3 yıl içerisinde örgüt yeniden toparlandı.


Eğer gözaltılar yapılmasaydı büyük bir camide Türkiye’yi karıştıran eylemlerinin bir benzerini yapacaklardı.’


Kısacası ülkeyi ‘cami avlularından’ germek, hatta birbirine kırdırmak isteyen sinsi bir plan var...

 

Kaynaklar:

http://www.stargazete.com/gazete/yazar/mehmet-altan.htm

http://www.tumgazeteler.com/?a=4147299

http://www.cafesiyaset.com/haber/20080924/Ergenekonun-mezhebi-olur-mu.php

http://www.haberx.com/Gundem-Haberleri/Eylul-2008/Ergenekonun-mezhebi.aspx

http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=88849