03
Mart
2008
Hilafetin kalkması İngiltere’nin şartıydı
Tam 84 yıl önce bugün 3 Mart 1924'te
hilafet ilga edildi. Türkiye Yazarlar Birliği Onursal
Başkanı Mehmet Doğan, “İngilizler Lozan’da Hilafetin
ilgasını olmazsa olmaz şart olarak dayattılar.
İsmet
İnönü Lozan görüşmeleri kesildiğinde, ‘Biz Müslüman
olduğumuz için bağımsız olmamıza izin verilmiyor’ dedi.
Bunun ardından Hilafet kaldırıldı” dedi
Tam 84 yıl önce bugün, 3 Mart 1924’te İslâm dünyasının
büyük fedakârlıklarla verdiği destek sayesinde kazanılan
Kurtuluş Savaşının ardından haçlı sömürgecilerinin
dayatmalarıyla Hilafet ilga edildi ve İslâm dünyası
sömürgeciler karşısında başsız kaldı. Başta bugün siyonist
soykırım ile karşı karşıya bulunan Filistin olmak üzere
işgal altındaki İslâm coğrafyası Hilafeti adeta mumla
arıyor.
SÖMÜRGECİLER İSTEDİĞİ İÇİN LAİKLEŞTİK
Türkiye Yazarlar Birliği Onursal Başkanı Mehmet Doğan,
Hilafetin ilgasının ardından İslâm dünyasının bu boşluğu
doldurmak için arayış içine girdiğini ancak hiçbir ülkenin
bunu başaramadığını dile getirerek, “Hilafet, İslâm
dünyasının ortak atıf merkeziydi, Türkiye İslâm dünyası
için anlam ifade eden tek bağımsız ülkeydi ve
sömürgeciliğe karşı güçlü bir motivasyon sağlıyordu. Bu
nedenle sömürgecilere göre Türkiye, İslâmi bir güç
olmaktan ve İslâm dünyası için değer olmaktan
çıkarılmalıydı. İngilizler bu nedenle Lozan’da Hilafetin
ilgasını olmazsa olmaz şart olarak dayattılar. İsmet İnönü
Lozan görüşmeleri kesildiğinde, ‘Biz Müslüman olduğumuz
için bağımsız olmamıza izin verilmiyor’ dedi. Bunun
ardından Hilafet kaldırılarak hızla laikleşme politikası
uygulandı. İslâm dünyasında ise hiçbir ülke Hilafeti
yeniden ikame edecek gücü kendisinde bulamadı” dedi.
“İRTİCA YALANINA ‘SEBUKMAZLAR’ İNANIR”
Hilafeti ilga edenlerin, Türkiye’nin bu kurumun ağırlığını
omuzlayacak cesareti kendisinde görmedikleri için ilga
ettiğini kaydeden Doğan, “Ancak daha sonra buna
çağdaşlaşmanın gereği gibi izahlar getirildi.
Mağlubiyetten bir ideoloji yazıldı. Buna savaş sonrası
ideolojisi denir, yani savaşın sonuçları bir ideoloji
olarak yüceltildi. Mağluplar böyle ideolojik sapmalar
yaşarlar. İşin aslını bilenler inanmış gibi görünürler
ancak kuru kalabalıklar bir dönemin konjonktürüne
gerçekten inanırlar. Mesela Misakı Milli sınırları içinde
Musul ve Kerkük de vardır ancak neden daha sonra
sınırlarımız dışında kalması kabul edilmiştir, bunu
sorgulamazlar. Eski dilde bunlara ‘sebukmaz’ yani kıt
beyinli denir. Konunun aslını bilmeden kendilerine
anlatılanlara inanırlar” diye konuştu.
Araştırmacı yazar Sadık Albayrak da Hilafetin ilgasıyla
İslâm dünyasındaki siyasi birliğin dağıldığını dile
getirerek, “Müslümanlar arasındaki bağ, devletler
düzeyinde koptu, birliktelik Hac ibadetinden ibaret kaldı.
Filistin gibi, Pakistan gibi İslâm ülkeleri hakkında
kararları gayrimüslimler veriyor. Peygamber Efendimiz'in
dediği gibi Müslümanların bir uzvun azaları olabilmeleri
için, vücudun sinirleri gibi siyasi organizasyonun da
olması gerekir. Tıpda bir tabir vardır; lokal teşhis
global tedavi gerektirir. Filistin sorunu sadece
Filistinlilerin olarak görülemez” dedi. Albayrak, Filistin
konusunda BM’nin aldığı onlarca kararı İsrail’in kaale
almadığını ve Güvenlik Konseyi kararlarının da ABD
tarafından sürekli veto edildiğini hatırlatarak, “İslâm
dünyası bugün Güvenlik Konseyinde temsil edilmiyor. Bu
sağlanmadıkça Hıristiyan aleminin hakkımızda vereceği
kararlara boyun eğmeye mahkumuz” dedi. (vakit)
Kaynak:
http://www.furkanhaber.com/haber_detay.php?haber_id=17112
|