Basında Hizb-ut Tahrir Haberleri

 

14 Eylül 2007

Usame Bin Ladin'in "Aleni" Şifresi: Bahsi Geçen Müslüman Lider Halife El Mutasım, "Yıkılan İki Kule" İse Ankara ve Hisarköy'dür

Emre KIZILKAYA/DIŞ AÇI

 

El Kaide lideri Usame bin Ladin'in 11 Eylül saldırılarının altıncı yıldönümünde yayınlanan yeni ses kasetinde Ankara ile ilgili sarfettiği sözler, Türk medyasında yeterince irdelenmedi. Bin Ladin'in hangi tarihi olayı kastettiği bile doğru düzgün ortaya konmadı; oysa bu ifadeler, Türkiye ve dünyanın geleceği açısından hayati ipuçları taşıyor.

47 dakikalık görüntülü mesajda Bin Ladin'in yeni bir fotoğrafı ve ses kaydı yer alıyor.  "New York ve Washington Akınının Kahramanlarının Vasiyeti" başlığıyla El Kaide sitelerinde yayınlanan mesajın ana teması, İkiz Kuleler'den birine çarpan uçakta bulunan Suudi hava korsanı Velid el Şehri'ye yönelik övgüden ibaret. Daha sonra El Şehri'nin "video vasiyeti", saldırı görüntüleri eşliğinde yayınlanıyor ve mesaj son buluyor.

Videonun genel havasından, Bin Ladin'in amacının Müslüman gençlere ölümden korkmayan "mücahitleri" örnek göstererek El Kaide saflarına yeni askerler katmak, tüm İslam aleminde daha fazla gencin "
şehitler kervanına" katılmasını sağlamak olduğu söylenebilir. Fakat daha da ilginci, bu mesajın Ankara ile ilgili satır aralarında gizli.

 

AMAÇ MİLİTAN DEVŞİRMEK

 

Mesajda, New York ve Washington ile birlikte sadece Ankara'nın adının zikredilmesi, başkentimizde son anda engellenen terörist saldırıyla ilgili bir şifre de olabilir, ama kuşkusuz asıl amaç videonun genel hedefiyle bağlantılı: El Kaide'ye yeni militanlar toplamak.

Ankara ile yeni militan "devşirmenin" ne ilgisi mi var?
 

Usame bin Ladin, yeni kasette, yüzyıllar önce Müslüman bir liderin, bir kadının yardım çağrısı üzerine Ankara'yı zaptedip buradaki "iki kuleyi" yıktığını söylüyor.
Bin Ladin'in kastettiği Müslüman lider, 9. yüzyılda yaşayan
Abbasi halifesi Ebu İshak El Mutasım'dır. Bu dönemde Bizans İmparatoru Teofilus, Zibatra kasabası dahil Anadolu'da Müslümanların çoğunlukta olduğu birçok yerleşimi haritadan silmiştir.

 

"YETİŞ YA HALİFE MUTASIM"

 

838 yılında Bizans İmparatorluğu sınırları dahilindeki bir ticaret kasabası olan Ankara'da bir Müslüman kadın da, Rum'un haksızlığına uğramıştır. Efsaneye göre, taciz edilen kadın "Vâ Mutasımâh" (Yetiş ey Mutasım) diye feryat ederken, sesi Bağdat'taki halifeye kadar ulaşır. Harun Reşid'in oğlu olan Halife El Mutasım bunun üzerine bir ordu toplayıp Bizans'a savaş açar. Ankara ve daha sonra Afyon'daki Hisarköy (Amorium) kalelerini (yâni Bin Ladin'in bahsettiği "iki kule") yerle bir eder. Ankara şehri Araplarca fethedilip yağmalanırken, Anadolu'da Bizans zulmüne uğrayan Müslümanları temsil eden -ve belki de Türk olan- o kadın da kurtulur. İslam'ın Anadolu üzerinden Batı'ya ilerleyişi başlamıştır.

 

Usame Bin Ladin, Ankara ismini zikrederken, Halife El Mutasım'ın çevresinde gelişen bu tarihi olayları da hatırlatmak istemiş olmalı. El Kaide'ye yakın Irak İslam Ordusu'nun, ABD işgali sonrasında Amerikan askerleri ve Irak polisinin tecavüzüne uğrayan Müslüman kadınların intikamını almak üzere kurduğu birliklere "Mutasım Tugayı" ismini vermesi de bundandır.

 

TÜRK PARALI ASKERLER

 

Dahası, Abbasi Halifesi El Mutasım'ın annesi Türk'tür. 833-842 yılları arasında halifelik yapan ve Irak'tan Mısır ve Hicaz'a uzanan Abbasi topraklarına hükmeden El Mutasım'ın hilafetine damgasını vuran icraat, ordusuna ilk kez Türk paralı askerleri (gulamları) katmak olmuştur. Gelecekte Osmanlı'nın geliştireceği "devşirme" sisteminin asıl mucidi olan ve ismi "yardım arayan" anlamına gelen El Mutasım'ın bu hamlesi kısa bir süre sonra Türklerin bölgede etkisini giderek artırmasıyla sonuçlanacaktır. Ancak kendisi de kısa vadede Bizans'a (Batı'ya) karşı Türklerin yardımıyla büyük zaferler kazanarak Arapları Anadolu'ya taşımıştır.
 

Resmi tarihimizde yazılanın aksine, Anadolu'daki Türk hakimiyeti  1071'deki Malazgirt zaferi ile değil, Abbasiler'den bağımsızlık kazanan Tolunoğulları'nın henüz 880'li yıllardan itibaren Suriye ve Mısır'dan Adana-Tarsus yöresine doğru yayılmasıyla başlar. Oğuz Türkleri'nden olan Tolunoğulları'na bu imkanı sağlayan da, Abbasi Halifesi El Mutasım'dan başkası değildir.

 

PAPA 16. BENEDİKT GİBİ ALINTI YAPTI

 

Öyleyse Bin Ladin'in, Ankara şifresi ile "aslında" ne demek istediği açık:
 

1) Ankara'da düzenlenecek ve çapı 11 Eylül ile kıyaslanabilecek kadar büyük olması planlanan terörist eyleme bir gönderme yaparak ses kaydının yeni olduğunu ve hala El Kaide'nin başında bulunduğunu kanıtlamak.
 

2) El Kaide'ye yeni militanlar "devşirmek." Örgütün misyonunu, Rum'un (yabancıların) zulmune uğrayan Müslümanları kurtarmak şeklinde belirlemek. Bu noktada Türkiye'yi, Türkleri ve Anadolu'yu kilit bir kale olarak sunmak.

 

Katolik aleminin başında bulunan ve Hıristiyan kiliselerini birleştirmek isteyen Papa 16. Benedikt, yüzyıllar önce Hacı Bektaş Veli ile Ankara'da dini bir tartışmaya girişen ve Osmanlılar'a rest çeken ilk Bizans İmparatoru olan İkinci Manuel Paleologos'tan alıntı yaparak İslam dünyasını kızdırmıştı.

Şimdi de İslam dünyasını birleştirip güç kazanmak isteyen El Kaide lideri Usame Bin Ladin, yine Bizans (Batı) - Türk (İslam) ve Ankara simgeleri üzerinden bir başka tarihi alıntıyla karşılık veriyor.


Tüm bunları, Hizb'ut Tahrir'in Endonezya'da düzenlediği ve onbinlerce kişinin katıldığı "
Halifelik geri gelsin" temalı  gösterileri de hatırlayarak bir kez daha düşünelim.
 

Tuhaf ve ürkütücü, değil mi?

 

Kaynak:

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/7282129.asp?gid=200&a=884504

 

------------------------------

 

14 Eylül 2007

Bu Önemli Konu Neden Geçiştiriliyor?

Yazarlar / Güler Kömürcü

 

El Kaide lideri USAme bin LadinMAN’in 11 Eylül saldırılarının altıncı yıldönümünde yayınlanan yeni ses kasetinde Ankara ile ilgili sarfettiği sözler sizce yeterince irdelendi mi? Bence kesinlikle yeterince irdelenmedi (her ne kadar dün El-Cezire ekibi ‘çeviri hatası, Ladin Ankara demek istemedi’ dese de, geçiniz, mesaj adresini çooktan buldu).

Türkiye ve dünyanın geleceği açısından hayati ipuçları taşıyan ‘o malum ifadeler’ hakkında çıkan üç-beş analiz içinde dün bir gazetede yayınlanan Emre KIZILKAYA’nın yorumu özellikle de ‘analizden cımbızladığım’ şu bölümü oldukça dikkat çekici buldum, aynen aktarıyorum efendim;

‘Usame Bin Ladin’in “aleni” şifresinin analizi;....Şimdi de İslam dünyasını birleştirip güç kazanmak isteyen El Kaide lideri Usame Bin Ladin, yine Bizans (Batı) - Türk (İslam) ve Ankara simgeleri üzerinden bir başka tarihi alıntıyla karşılık veriyor. Tüm bunları, Hizb’ut Tahrir’in Endonezya’da düzenlediği ve onbinlerce kişinin katıldığı “Halifelik geri gelsin” temalı gösterileri de hatırlayarak bir kez daha düşünelim...Tuhaf ve ürkütücü, değil mi?’

Evet, son derece tuhaf ve ürkütücü... Analizdeki ‘Ladin’in İslam dünyasını birleştirme planının Endonezya’daki ‘halifelik gerigelsin temalı gösterilere’ bağlanması, bilhassa bu vurgu SAM AMCAMIN ‘uzun süredir rafta beklettiği ‘HALİFELİK-HİLAFET’ planında ‘yeni bir aşamaya mı geçildi acaba’ sorusunu aklıma getirdi...

HİLAFET projesi... Bir uzman dostun yorumuyla (ki bu önemli analizi aylar önce yazmıştım) ‘BOP’un omurgasında yer alan belirleyici stratejinin ‘hızla terörize olduğuna inanılan Müslüman dünyasını, -ılımlı İslam modeli- ile törpülemek olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Washington’ın efendilerinin seçtiği ‘Ilımlı İslam modeli’nin temsilcisi de şimdilik AK Parti üzerinden Türkiye. Bunun için de Türkiye’nin geçmişteki mirasından faydalanmak isteniliyor, yani; ‘Osmanlı’ modelini bugüne uyarlayıp, ‘Yeni Osmanlı Modeli’ adı altında ‘Türkiye’nin hatta tarihsel yüklemelerden ötürü İstanbul’un merkez olacağı bir model peşindeler. Bu modelin çekirdeğinde de İslam dünyasının liderlik kurumu olan HİLAFET’ makamı bulunmakta. HİLAFET’ ile yani ‘uzlaşılarak seçilecek bir HALİFE’ ile tüm Müslüman dünyasını Türkiye üzerinden yöneteceklerine inanan BOP’un yaratıcısı onlarca şahin var.. ‘

Daha önce defalarca konuştuğum Washington’ın malum uzmanlarına göre de; ‘Yeni Osmanlı modeli Türkiye için ideal bir model, bu çerçevede, Türkiye, İslam dünyasına ‘Hilafet’ kurumunun tekrar canlandırılmasıyla önderlik edebilir. İslam dünyasında şu anda yaşanan çok seslilik her kafadan çıkan farklı görüşü toparlayıcı olacak tek kurum ‘Yüksek İslam Konseyi’nin oluşturulması’ ya da hilafettir...

Tam bu yorumlamaların merkezine şimdi USAme LadinMAN’in son ‘Ankara’ şifresini koyalım. İslam alemini ‘mağduriyet’te birleştirmeye yarayacak Ankara’da ‘yıkılacak kuleler’ imasının açılında başka hangi planlar olabilir? Yıkılan ‘sanal’ kulelerin yerine inşaa edilmesi planlanan yeni yapı ne ola ki?

Bizler, ‘Ankara’ büyük tehlike atlattıktan hemen sonra ‘TV’lere servis yapılan kahraman köpek Rocky’ haberleri ile meşgul edilir iken... (bazı medya organlarının altını çizerek yaptıkları bu sunum bence devletin ilgili kurumlarını hafife almak ve de büyük haksızlık, neden uzmanlar çıkarılıp-konu tüm cepheleriyle masaya yatırılmamakta, şaşkınım)

Türkiye’mizin yeniden formatlanma süreci hızla tamamlanmak üzere...Bütün sistemi, bütün kurumlarımızı birileri istedikleri gibi yeniden şekillendirip, başkanlık sistemi, HİLAFET-halifelik sistemi, eyalet sistemi ve benzeri mevcut sistem dışı kavramlarla bizleri nereye doğru sürüklüyorlar ?

Nerede bu ülkenin stratejistleri, uluslararası terör uzmanları, bilirkişileri ve de ilgili makamlara soru önergesi fırtınası başlatması gereken milletin vekilleri, nerede?! Kucağımıza bırakılmak istenen ‘El-Kaideci sanal bomba’nın ulusal güvenliğimiz adına taşıdığı stratejik riskler nelerdir? USAme LadinMAN projesi üzerinden Türkiye’ye giydirilmeye çalışılan nasıl bir ‘kıyafet’? Bu son derece tehlikeli planın arka planında başka ne-neler var?

Bu sorular sadece benim mi aklıma geliyor? Elbette hayır. Peki o halde Ankara, ‘kırmızı kaplı Ankara dosyasını’ neden yok sayıyor, neden geçiştiriyor?

 

Kaynak:

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=91592,10,5