|
بِسْـــمِ اللهِ الرَّحْمٰـــنِ الرَّحِيـــم Ecdadının İslam’ı Taşıdığı Beldelere, Başbakan Laiklik mi Taşıyor?
Başbakan Erdoğan’ın yanındaki kalabalık bir heyet ile 12-17 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirdiği Mısır, Tunus ve Libya ziyaretleri; “yaraya merhem sürmek değil, yeni bir virüs bulaştırmak” mesabesindedir. Bu ziyarete yüzeysel bir bakışla bakıldığında olumlu bir hava varmış gibi görünse de, biraz olsun derinlemesine bakanlar, gizli maksatları açıkça göreceklerdir. Zira tanklara ve mermilere karşı göğüs geren, diktatör yöneticilerini devirmek için kanlarını akıtan, yıllardır etraflarını saran korku duvarlarını yerle yeksan eden ve İslami söylemlerini gün geçtikçe artıran bölge halkları için yapılan insani yardımlar, onlar için sarfedilen hamasi sözler ve gerçekleşen bu son ziyaret, “yaraya merhem sürmek” olarak algılanmıştır. Ancak bölge halkının tam da bundan sonraki yol haritasını belirleyecekleri, yeni oluşacak rejimin nasıl bir rejim olacağı tartışmalarının yapıldığı bir süreçte, Başbakan Erdoğan tarafından kendilerine telkin edilen demokrasi ve laiklik önermeleri “gizli bir virüs taşımaktan” başka nedir ki?
Başbakan Erdoğan’ın karşılanmasındaki teveccühün ana nedeni ise hiç kuşkusuz -yapılan benzetmelerden de anlaşılacağı üzere- tarihten gelen Osmanlı sevgisidir. O sevginin kaynağında ise ne demokrasi, ne laiklik, ne milliyetçilik, ne de herhangi bir sömürgecilik fikri vardır. Tam aksine yalnızca İslam vardır. Osmanlı Hilafet Devleti, bu topraklardaki halkın teveccühüne, İslam’a olan bağlılığı, onlara gösterdiği adalet ve onlara sağladığı huzur sayesinde nail olmuştur. Osmanlı Hilafet Devleti’nin yıkılmasından sonra bölgeyi işgal eden ve daha sonra askeri işgallerini yerlerine bıraktıkları uşakları eliyle siyasi, iktisadi ve kültürel işgale dönüştüren Kâfir Batılılar idi. Onların o zamanki zehirli okları ise laiklik, demokrasi, milliyetçilik vs. küfür fikirleri ve ister demokrasi, ister diktatörlük, ister krallık şeklinde olsun küfür yönetimleri idi. Bu okların isabet ettiği her Müslüman belde, günümüze dek süregelen bir zulme, zillete, hezimete, katliama, adaletsizliğe, açlığa, aşağılanmaya mahkum olmuş, bu sayede Müslümanlar günden güne İslam’dan ve sahih siyasi çözümlerinden uzaklaştırılmıştır.
İşte bugün de görüyoruz ki hem Obama, Cameron, Sarkozy gibi küfrün elebaşları, hem de Müslümanların umut dolu gözlerle baktıkları yöneticiler, aynı sömürgeci çözümlere çağrıda bulunuyorlar. Şu halde Başbakan Erdoğan’ın ziyaretinin, Sarkozy ve Cameron’un Libya ziyaretinden farkı nedir? Bu ikisi de demokrasi ve laiklik diyor, Başbakan Erdoğan da demokrasi ve laiklik diyor, hem de İslam’a aykırı olmadığını iddia edecek kadar ileri giderek? Başbakan Erdoğan’ın ziyaretini, onların ziyaretinden ayıran fark nedir? Türkiye’nin Libya petrolleri üzerinde habis emellerinin olmaması mı?
İşte bu bağlamda, Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti olarak Başbakan Erdoğan’a bazı ikazlarda bulunmak istiyoruz:
» صنفان من الناس إذا صلحا صلح الناس وإذا فسدا فسد الناس العلماء والأمراء « İnsanlardan iki sınıf vardır ki onlar düzelirse insanlar da düzelir, onlar bozulursa insanlar da bozulur. Onlar, âlimler ve yöneticilerdir.
Hizb-ut Tahrir H. 22 Şevval 1432 Türkiye Vilayeti M. 19 Eylül 2011
|
Bu Beyannameyi İndirmek İçin Lütfen Tıklayınız!
|
|