-Basın Açıklaması- Kana Kan, Yıkıma Yıkım Ey Müslümanların Orduları!
Bir taraftan Müslümanlar ile dünya, Gazze'deki halkımızdan olan çocukların, gençlerin ve yaşlıların kanlarına, cesetlerine ve şehit düşmelerine şahit olurlarken, öteki taraftan kınama, eleştiri ve serzeniş açıklamalarını, Yahudi varlığının yaptığı insafsız saldırı ve soykırımına meşruiyet verildiğini işitmekteyiz. Bu saldırının öncesinde de Yahudi liderleri tarafından tehditvâri açıklamalar yapılmıştır ki bunların en önemlisi, Devlet Başkanı Mübarek ile görüşmesinin akabinde Livni’nin Kahire'de yaptığı şu açıklamadır: "Artık iş çığırından çıkmıştır. Bu durum ileride değişecektir." Gerek Yahudi varlığı tarafından yapılan bu vahşî saldırı ile soykırım, gerekse bu saldırıya yönelik Arap ve devletlerarası gizli anlaşma bağlamında aşağıdaki hususları vurgularız:
1. Livni'nin yaptığı açıklamaların Mısır'daki siyasî liderler tarafından bir karşılık görmemesi, Mısır'ın bu saldırıya muvafakat ettiğini göstermektedir ki Gazze-ti Hâşim topraklarının susuzluğunu gideren masum kanlar; hem Yahudileri ve Amerikalıları hoşnut edecek bir ateşkese ulaşmak için, hem de Batı Şeria ile Gazze'deki otoritenin tarafları arasındaki diyalogun başarıya ulaşması için kullanılsın. Böylelikle de Abbas Otoritesi'nin meşruiyeti ile Yahudi varlığını ve güvenliğini koruyacak hıyanet anlaşmaları pekiştirilmiş olsun.
2. Eğer Yahudi varlığı, Arapların ve Müslümanların yöneticileri tarafından temellerini sarsacak ve varlığını yıkacak bir tepkinin geleceğini bilmiş olsaydı, kesinlikle böyle bir işe kalkışamazdı. Ne var ki o, en büyük Arap devletinin başkentinde küstahça konuşan bir kadının ağzıyla tehditler savurduğu ve gözdağı verdiği halde, kovulmak ve defedilmek yerine Mısır yöneticileri tarafından iltifat görmüştür. Kaldı ki saldırıya cevap vermede yöntemce onların en iyisi, insafsız saldırgan lehine daha fazla taviz verilmesi için saldırının örtbas edilmesi ve masum kanların istismar edilmesiyle sonuçlanacak Arap Dışişleri Bakanlarının toplanmasına muvafakat etmek olmuştur.
3. Yahudi varlığının işleyedurduğu soykırıma ve katliamlara verilecek gerçek cevap ise; Ümmetin ordularını bu varlığa karşı harekete geçirmek yoluyla, onu kökünden söküp atmak, şerlerinden kurtulmak, şeytanın vesveselerini ona unutturmak, Filistin'i ve halkını Yahudilerin pençesinden kurtarmaktır.
وَإِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ "Eğer onlar dîn hususunda sizden yardım isterlerse, onlara yardım etmek üzerine borçtur." [el-Enfâl 72]
4. Orduların görevi ise; beldelerinin ile insanlarının kurtuluşu ve cihat meydanlarında onlara, "kurtarıcılar, hayrın ve adaletin yayıcıları, günahta aşırıya kaçan herkesten intikam alıcıları olmak üzere Allah'ın adıyla ve Allah'ın bereketi üzerine harekete geçiniz" diyerek liderlik edecek bir Halîfe'nin naspedilmesi için harekete geçmelerini engelleyen bu asalak yöneticileri alaşağı etmektir.
وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ "Şüphesiz ki Allah, emrine ğâlibdir, muktedirdir. Velâkin insanların çoğu bunu bilmezler!" [Yûsuf 21]
|
||||